Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Küresel tağutların nöbet değişimi

Küresel tağutların nöbet değişimi

Yeryüzünde insanoğlunun Allahû Teâla’ya ve Allahû Teâla’nın inzal ettiği hükümlere karşı istiğnası, tuğyanına sebep olmuştur. Allahû Teâla’ya ve hükümlerine ihtiyaç hissetmeyen her insan, her kurum ve sistem tağutlaşmış demektir. Tağutlaşmak, Allahû Teâla karşısında insanlık hududundan çıkıp ilahlık iddiasında bulunmaktır.
Allahû Teâla’ya karşı haddi ubudiyeti aşanlar, Firavunlaşanlardır. Tağut, kulluk kitabımız Kur’an’ın gündeme getirdiği Firavunlaşma sürecini tamamlayanın Kur’an’daki ifadesidir. Asrımız tağutları bol olan bir asırdır. Asrımızda “İnsanların elleriyle yaptıklarından ötürü” yeryüzünün felâkete sürüklendiği bir vakıadır. Bu vakıa şu ayet-i kerimede ortaya konulmaktadır:
“İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde fesad hakim oldu / düzen ve denge bozuldu. Ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın. Belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” (Rûm: 41)
İnsanların yeryüzünü fesada boğmalarının sebebi, Allahû Teâla’nın tespit ve tayin ettiği hududun dışına çıkmalarıdır. Bu durum incelendiğinde görülür ki: İnsanların içindeki güç ve sulta sahipleri yani yöneticiler, kendilerini Allah’ın emir ve nehyleriyle mukayyed görmedikleri zaman kendiliğinden azgınlaşırlar. Onların azgınlıkları yeryüzünü fesada boğar. İnsanlar da onlara tâbi olarak, ya da tepkisiz kalarak, onları yönetimden uzaklaştırmak için gereken çalışmayı yapmayarak bu fesadın hem faili, hem de mefulü olurlar. Tağutlara, Firavunlara, Zorbalara, Müstekbirlere karşı kıyam etme kudretine sahip oldukları halde kıyam etmeyip boyun eğen toplumlar, kendi tağutlarını, Firavunlarını üreten toplumlardır. Mü’min bir insan tağutlara, zorbalara boyun eğmez, onların emriyle gezmez. Allahû Teâla buyuruyor:
“Allah, iman edenlerin velisidir; onları zulümattan nura/aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tağuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürürler. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.” (Bakara Sûresi/ 257)
Tağutlar, karanlığın avcılarıdır. Onlar, insanları Allah’ın hükümleriyle sevkü idare etmek yerine kendi hevâ ve hevesleriyle, ekâbirlerinin düzmeleriyle idare ederler. Bunun için de insanları cehenneme sürüklerler. Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen idareciler, kendi halklarını cehenneme sürükleyenlerdir. Allahû Teâla haber veriyor:
“Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzeri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine, kazıklar (çadırlar, ordular) sahibi Firavun'a! Ki onların hepsi ülkelerinde azgınlık ettiler. Oralarda fesadı / kötülüğü çoğalttılar. Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı. Çünkü Rabbin (her an) gözetlemededir.” (Fecr Sûresi / 6-14)
Bu ayeti kerimeler de gösteriyor ki; yeryüzünü ifsad edenlerin, kirletenlerin başında tağutlar/azgın yöneticiler, azgın mal-mülk sahipleri, azgın liderler, Kur'an-ı Kerim’in tabiri ile azgın “meleül kavim” vardır. Bu tağutların; yöresel, bölgesel olanları olduğu gibi, bir de küresel olanları vardır. Devlet olarak Amerika küresel bir tuğyan şebekesidir. Bu şebekenin başına geçen yöneticiler de küresel tağutlardır. Küresel tağutlar, yıprandıklarında, yorulduklarında, yorgun düştüklerinde nöbet değişiminde bulunurlar. Onların nöbet değişimleriyle değişime uğrayanlar da, onları kurtarıcı ilan ederler. “Biz de Müslümanız” dedikleri halde küresel tağutları kendilerine mehdi, kurtarıcı ilan edenlere veyl olsun. Şunu bilelim ki; küresel tağutlar, nöbet değiştirseler bile birbirlerini aratmazlar. Yeni göreve başlayan tağut, bir önceki tağutun bıraktığı yerden zulüm devam ettirir. Gerek yöresel ve gerekse küresel tağutların nöbet değişimlerinin ana sebebi, zulmü kesintiye uğratmamak, kölelerin sayılarını çoğaltmak, uyanmış köleleri yeni ninnilerle, nağmelerle uyutmaktır.
Bu günlerde Barack Obama'nın Amerika’nın başına geçmesi konuşuluyor. ABD 2008 Başkanlık seçimi sadece Amerika'da değil, ülkemiz dahil tüm dünyada merakla ve büyük bir ilgiyle yakından takip edildi. Siyahî insanlara yönelik ayrımcılık, şiddet ve ırkçılık uygulamış olan ABD, zulmettiği kavmin içinden zulüm mekanizmasını çalıştıracak bir tağut ortaya çıkarmıştır. Amerika’da Obama yönetimi, kurulduğu günden itibaren kendi dışındaki ülkelere ve halklara karşı emperyalist politikalar uygulayan ABD'nin hükümeti olacaktır. Bu hükümet, bundan öncekileri gibi, ABD'nin emperyalist dış politikasını devam ettirecektir. Hatta Obama, bunu Bush'tan daha iyi yapabilir. Çünkü ‘sevimsiz Bush gitti, sevimli Obama’ geldi. Yani Obama yönetimi, Bush yönetimi döneminde hem ülkemizde, hem de diğer ülkelerde iyice sarsılan ‘Özgürlüğün, Demokrasinin ve Barışın Savunucusu / Lideri Amerika’ imajını ve ideolojik hegemonyasını yeniden tesis edebilir ve güçlendirebilir. Bunun için mazlum halkların bu tağutların nöbet değişimine sevinmemeleri gerekir. Müslüman olarak inancımıza göre insanları Allah’ın hükümleriyle idare etmeyenler, tağutlardır. Bu noktadan bakıldığında Bush da, Obama da birer tağutturlar. Bir tağut giderken yeni bir tağut göreve başlıyor. Yani küresel tağutların sayıları artıyor.
Tuğyan ehl-i dediğimiz tevağit zümresinin küresel tağutların nöbet değişimlerine sevinmeleri normaldir. Tağut yolunda olanlar, yöresel ve küresel tağutların çoğalmalarına sevinirler. Ama “Biz de Müslümanız” diyenlerin buna sevinmeleri hayret ve esef vericidir. Allahû Teâla’ya meydan okuyan, Allahû Teâla’nın mülkünde Allahû Teâla’nın dininin ferd, aile, toplum ve devlet seviyesinde yaşanmasına, hayata amir olmasına müsaade etmeyen yöresel ve küresel tağutların çoğalmasına sevinmek, imana münafi ters bir durumdur.
Allah’ın mülkünde Allah’ın dininin uygulanmasına müsaade etmeyenlerin nöbet değişimleri bizi sevindirmemelidir. Aksine derin derin düşündürmelidir. Amerika’sız bir dünya nasıl kurulabilir? Genelde dünya, özelde İslâm toprakları, yöresel ve küresel tağutlardan nasıl temizlenebilir? Çünkü insanlığın müşterek hasreti; Amerika ve Amerika modeli değil, Rasûlullah’ın (s.a.v) Medine’sidir. İnsanlık Medine’yi arıyor; Firavunsuz, Tiransız, Zorbasız sosyal adalet toplumunu, ayrımcılığın, ırkçılığın ve inkârcılığın egemen olmadığı Saadet Asrı’nı arıyor. Bunun için yüksek sesle haykırıyoruz; her yerde ve her zaman bize Asr-ı Saadet ölçü olsun. Asr-ı Saadet’in ölçüsüne uymayan ölçüye lânet olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi