Davos eleştirileri ve milli savunma sanayi

Davos eleştirileri ve milli savunma sanayi

Davos’ta başbakan’ın tavrını toplumun kahir ekseriyeti destekledi. Her zaman olduğu gibi Erdoğan’dan haz etmeyenler mesnetsiz, amaçsız eleştirilerde bulundular.

Siyaset eleştiri üzerine kurulmuştur. Eleştiri olmadan eksikleri, yanlışları görebilmek bazen mümkün olmuyor. Onun için her eleştiriden de rahatsız olmamak lazım.

Başbakan’ın yüreklere su serpen çıkışından sonra, özellikle eleştiricilere ve eleştirilerin mahiyetine dikkat ettim. Bunlar içinde AKP düşmanlığını iş haline getirmiş, duygusal çıkışları bir yana bırakıyorum. Daha objektif görünenlerin çıkış noktası, Türkiye’nin İsrail’i karşısına almasıyla Askeri malzeme alımında sıkıntıya gireceğine dair iddialardı. Bu yöndeki eleştiriler tümüyle haksız değil. Türkiye 2000 ila 2004 yılları arasında İsrail’den bir milyar dolar civarında askeri malzeme aldı. İnsansız hava aracı Neronlar da son dönem siparişi verilen malzemeler arasında bulunuyor.

Her ülke gibi, İsrail ile Türkiye’nin de zaman, zaman ortak menfaatleri olabilir. İki tarafın kazanacağı ilişkiler, her zaman sürdürülebilir ilişkilerdir. Taraflardan birinin maliyetinin artması, diplomatik ilişkinin külfet haline gelmesi bu münasebeti bitirir.

Ortadoğu’da maliyeti en yüksek ilişki İsrail ile kurulan ilişkidir. Çünkü İsrail dostane ilişkilerden çok suç ortağı aramaktadır. Yaptığı her faaliyeti alkışlayacak, her icraatına destek verecek partnerler aramaktadır. Böyle bir ilişki biçimi ise İsrail’in vebalini, günahını omuzlamak anlamına geliyor.

Bu bakımdan İsrail ile yürütülen diplomatik ilişkinin devamı son derece zordur. Arap dünyası İsrail’e karşıdır. Aslında hür dünya da içten içe İsrail’den rahatsız olmakta ama ABD yi karşısına almamak için sükût yolunu tercih etmektedir. Davos krizinde Yunanistan basınının Erdoğan herkesin söylemek isteyip de söyleyemediğini söyledi şeklindeki yorumu bunun ispatıdır.

Lakin Davos eleştiricilerinden, menfaatlerimiz zarar görür, malzeme alamayız yakınmasından çok artık savunma sanayimize çeki düzen vermeliyiz tekliflerinin gelmesini beklerdim. Türkiye ilelebet ABD’ye, İsrail’e bağımlı olamaz. Hep şuradan, buradan silah alamayız diye düşünüyoruz. Oysa bu olaylar milli savunma sanayimizi kurmanın ne kadar elzem ne kadar gerekli olduğunu göstermiştir.

7-8 milyonluk bir ülke tanklarımızın modernizasyonuna talip olabiliyor. Bizim yapamadığımız İnsansız hava araçlarını yapabiliyor, kendi silahlarını üretebiliyor, ama 70 milyonluk Türkiye kendi silahını üretemiyor, kendi savunmasının ihtiyaçlarını kendi sanayinden karşılayamıyor.

Keşke bazı askerler, bazı bürokratlar darbelere, sağ iktidarları devirmeye kafa yordukları kadar savunma sanayimiz içinde kafa yorsalardı. Keşke laiklik, Atatürkçülük kadar ülke savunması içinde mesai harcasalardı. Keşke istemedikleri iktidarları çelmeleyeceklerine milli savunma sanayimiz için onlara destek olup, onları yüreklendirselerdi. O zaman ya İsrail silah vermezse, Ya ABD küserse diye karar, kara düşünmez, daha bağımsız, daha şahsiyetli bir dış politikamız olurdu. Bu bakımdan Başbakan, Perez’in eleştirilerini ihtiyaçlarımızın hatırı için sineye çekseydi diyenler, önce darbe düşünmekten ordumuzun ihtiyaçlarını düşünemeyen çevreleri eleştirmelidirler. Bu ülkeyi İsrail gibi bir Ülkeye mahkûm edenler utansın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi