Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Başbakan rahat görünmeye mi çalışıyor?

Başbakan rahat görünmeye mi çalışıyor?

Bu ülkenin gerçek sahiplerinden birisiyim.. Kendimi böyle görüyorum. Bazıları gibi hiçbir zaman ayağımın biri bu ülkede bir diğeri başka bir ülkede olmadı. Ne zaman yurt dışına çıkmışsam en fazla bir hafta sonra ülkem burnumda tütmeye başlamıştır. Yıllar önce İslam-Hristiyan Konferansını izlemek için Libya'ya gitmiştim. Konferansın sonuna doğru Vatikan'dan Türk heyeti olarak bir davet aldık ve Roma'ya geçtik.Böylece gezi iyice uzadı. Roma'daki basın ateşesi kardeşimden dönüş biletiminin THY'na değiştirmesini rica etmiştim. O da bu ricamı kırmadığı için Roma'dan İstanbul'a THY ile uçmuştum. Çünkü, yurt dışı gezilerde nerede olursak olalım THY uçağı bir Türk toprağı niteliğindedir. Yani başka ülkelerde ev almak, oralara para transferi gibi bir düşüncem hiç olmadığı için benim açımdan gidecek bir başka ülke yok. Benim gibi gidecek başka yeri olmayan milyonlarca insan şu günlerde ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Bu sebeple de ülkemin içine yuvarlandığı sıkıntı acı veriyor.

Sözü uzatacak değilim. Özellikle serbest meslek mensubu ve ticaret erbabı kiminle konuşsam ayakta kalma mücadelesi verdiklerini söylüyorlar ve krizin kısa sürede sona ermesi için dua ediyorlar. Dar ve sabit gelirlilerin durumu da serbest meslek mensuplarından farklı değil. Özellikle emekli, memur ve işçiler ayrı bir sıkıntı yaşıyorlar. Gelirlerini giderlerine yetirebilmek için binbir yola başvuruyorlar. Bu noktada bankalardan alınan krediler ile bir taraf kapatılırken bir başka taraftaki borç biraz daha yükseliyor. Kısacası, bir yandan banka kredileri diğer yandan kredi kartlarında giderek sona doğru yaklaşılıyor. Diyebiliriz ki, milyonlarca kart sahibi ya limiti doldurmuş ödeyemediği için icra takibinde ya da aldıkları yeni kredi kartlarına yükleniyorlar. Serbest meslek mensupları da bu krizde ya işlerini küçülterek ayakta kalmaya çalışıyor ya da işyerlerini kapatıyorlar. Bu ise işsizler ordusuna yeni işsizlerin katılması demek. Bir işi varken aldığı ücret ile geçinmekte zorluk çeken bir işçi işini kaybedince iyice çıkmaza giriyor, sinir sistemi bozuluyor. Evinde huzuru kaçıyor. İş bulabilmek için yollara düşüyor. Daha iki üç ay öncesine kadar bir işi varken işyeri kapanınca işsiz kalan bir delikanlıya otostop yaparken rastladım. Bir iş bulabilmek için temizlik firmalarını dolaştığını söyledi. Evine dönebilmek için otostop yaptığını söyledi. Aynı günde benzer durumda üç işsizle daha karşılaştım.

Demek istediğim o ki, pek çok firma batmıyorsa da küçülerek ayakta kalmaya çalışıyor ya da hazırdan yiyorlar.

Bütün bu gelişmeler karşısında başta Başbakan olmak üzere yetkililer sanki ciddi bir ekonomik kriz yokmuş gibi açıklamalar yapıyorlar. Elbette Başbakan'ın öldük-bittik demesi beklenmez. İyimser açıklamalarla krizin paniğe dönüşmesini engellemeye çalışıyor olabalir. Ama, sadece iyimser açıklamalar kesinlikle yaşanan krizi önleyemez. Bu iyimser açıklamaların birtakım paketlerle takviye edilmesi gerekiyor. Ancak, ortada ne paket var ne de alınmış tedbirlerle ilgili bir açıklama. Sadece IMF ile görüşmelerin devam ettiği belirtiliyor. Bazen görüşmelerin çıkmaza girdiği, bazen de sonuca yaklaşıldığı ileri sürülüyor.

Belli ki bir paket söz konusu ise bile bu paketin açıklanması IMF ile anlaşmaya bağlı. Peki IMF ile anlaşma sağlanamazsa ne olacak? Hükumetin elinde ülke imkanlarını harekete geçirecek bir paket yok mu?

Belki var belki de yok. Ancak, Başbakan gerçekten rahat mı yoksa rahat mı görünüyor bilmek mümkün değil. Fakat kesin olan birşey var ki, Başbakan'ın rahatlığı ile piyasanın tedirginliği ve perişanlığı çelişiyor. Resmi rakamlara göre bile büyüme giderek geriliyor ve ekonomi büyüme bir yana küçülüyor. Küçülme demek işsizlik demek, ücretlerde gerileme demek. Kısacası ekonominin küçülmesi ülke olarak fakirleşme anlamına geliyor.

Bütün bunlara karşılık yetkililerin işler normal rayında gidiyormuş gibi bir üslupta ısrar etmeleri iyimserliğin ötesinde sanki vurdum duymazlık gibi algılanmaya başlanıyor. Çünkü, gerçekten toplum kavruluyor. Artık bu gerçeği sorumluların görmesi ve tedbir almaları gerekiyor. Bu vurdum duymaz tavrın daha fazla sürdürülmesi toplumun felakete sürüklenmesi anlamına geliyor. Bizden hatırlatması.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi