Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Saadet farkını fark edebilmek!

Saadet farkını fark edebilmek!

Seçimlerin anlamı sanıyorum farkı fark etmek ve ettirebilmektir. Bunun için partiler seçim kampanyası boyunca kendilerinin niçin farklı olduklarını ortaya koyabilmek için ve seçildiklerinde neyi nasıl yapacaklarını seçmene anlatmaya çalışırlar. Daha doğrusu normal olan böyle yapmalarıdır. Elbette genel seçimler ile mahalli seçimlerin seçim kampanyaları farklılık arz eder. Çünkü birinde aday olan il, ilçe ya da beldenin sorunlarına nasıl çözüm bulunacağı tartışma konusudur, genel seçimlerde ise ülkenin genel yapısına, ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlarına çözüm teklifleri sunulur, sunulması gerekir.

Şu anda partiler bir mahalli seçim kampanyası yürütüyorlar. Kampanyayı izlerken AKP, CHP ve MHP'nin yürüttüğü kampanyanın esasını "Tencere dibin kara, seninki benden kara" söylemi oluşturduğu görülüyor. Karşılıklı birbirini suçlama kampanyası ile seçmeni etkileme ve oyunu almaya çalışıyorlar. Bu arada kampanyanın bir diğer ağırlıklı konusu da yıllardan beri olduğu gibi yine "Aman, bölünüp parçalanmayalım. Bölünürken falan parti iktidar olur.

Ya da belediyeyi kazanır" diye seçmen adeta korkutulmaya çalışılıyor. Denebilir ki seçmen iki partiden birini seçmeye zorlanıyor. Bu oyuna gelen de zaten kendisini iki partiden birine mahkum etmiş oluyor.

Böyle bir durumda partilerin proje üretmeleri, problemleri nasıl çözeceklerine kafa yormalarına gerek kalmıyor. Bir yığın laf salatası ile toplum etkilenmeye çalışılıyor. Böyle bir kampanya içinde seçmenin, partilerin birbirinin farkını anlaması ve ona göre değerlendirme yapması oldukça zorlaşıyor. Sanıyorum bozuk düzenin aynen devamı için de seçmenin böyle bir kafa karışıklığına sürüklenmesi gerekiyor.

Bu noktada seçmenin "Ne yapalım bize gösterilen bunlardı, biz de bunlardan birini tercih ettik" diyerek kendisini sorumluluktan kurtarması mümkün olabilir mi? Seçmenin gerçek anlamda seçmen sayılabilmesi için farkı fark etmek için gayret sarf etmesi gerekmez mi?

Dikkat edin bu seçim kampanyası CHP, AKP ve MHP arasında her gün ortaya bir yolsuzluk iddiası atılması şeklinde yürütülüyor. Bu kampanyaya gazete ve televizyonlar da destek veriyor. Her akşam trilyonlarla ifade edilen yolsuzluk iddiaları gündeme taşınıyor. Ama tüm bu iddiaların arkası gelmiyor, belki de özellikle getirilmiyor. Sadece gündemi birkaç günlüğüne işgal etmek için malzeme olarak kullanılıyor. Aksi halde ortaya atılan iddialar doğrultusunda pek çok davanın açılması, başkan adaylarından bir kaçının tutuklanması gerekirdi. Ortada bir tutuklama yok. Hatta açılmış dava da. Bu arada yasal olarak suç olmayan bir takım uygulamalar da trilyonluk yolsuzluk olarak gündeme taşınıyor ve ardından da kitaba uygun ama ahlâkî değil şeklinde savunma yapılıyor. Kısacası bu seçim kampanyasının da geçmişte olduğu gibi tek farklı sesi vicdanına ipotek koydurmamışlar için yine Saadet Partisi. Elbette bu farkın fark edilebilmesi için Saadet Partililerin çok çalışması gerekiyor. Farkını anlatamadığı sürece farklı olması fazla bir şey ifade etmez.

Bir siyasi parti mensubu kesinlikle, "Ne yapalım biz anlatıyoruz ama seçmen anlamıyor ya da anlamak istemiyor" şeklinde bir savunma yapamaz; böyle bir savunmanın arkasına gizlenemez. Buna hakkı yoktur. Çünkü siyasi parti olarak meydana çıkmak demek kendisini 70 milyona anlatmak için çalışacağına söz vermek demektir.

Bir de o parti mensubunun bazı idealleri varsa, sorumluluğu çok daha fazlalaşır. İdeallerin sahibi olmak ciddi sorumluluklar yükler. Bu sorumluluğu üstlenemeyenlerin meydana çıkıp idealizm üzerine nutuk atmaları sadece kendilerini oyalamak anlamına gelir.

Şahsen şu seçim kampanyasında tek farklı sesin Saadet Partisi'ne ait olduğuna yürekten inanıyorum. Önemli olan bu farkı kitlelerin fark etmesini sağlamaktır. O takdirde laf salatası ile kampanya yürüten ve vakit geçiren partilerin balonu çabuk patlayacaktır

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi