Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Gazze’yi doğru anlamak!

Gazze’yi doğru anlamak!

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da Holldiay İnn’de Uluslararası Gazze Forumu yapıldı.. Onlarca Arap ülkesinden yüzlerce konuk katılmıştı.. Genel olarak da Arap ülkelerinin dini ağırlıklı sivil muhalefet kesiminin “marka isimleri” diyebileceğimiz kişiler!
Benim de kapanışta kısa bir konuşmam vardı..
Aceleye getirilmiş bir forumdu sanki.. Biraz teşekkür, biraz temenni, biraz kararlılık gösterisi, biraz da kutlama havasıdna geçti..
Böyle bir toplantı için “niçin Türkiye seçildi” derseniz, bugünkü şartlarda böyle bir toplantı Türkiye dışında bir yerde yapılamazdı da ondan. Ayrıca Türk halkının ve hükümetinin Gazze konusundaki duyarlılığına bir teşekkür de vardı burada..
Arap ülkelerinin, Gazze konusunda Arap olmayan ülkelerin konuya müdahelesine karşı çıkan resmi söyleme karşı, farklı bir duruşu da ifade ediyordu bu forum aslında..
Ama yine de “Arap” vurgusu özellikle bazı konuşmacılar tarafından altı çizilerek vurgulandı.. “Arap olmak, vatansever olmaktı, dürüstlüktü. Onun için de Erdoğan ve Chavez de Araptı, ama bir takım Arap ülkesi yöneticileri Araplıktan uzaklaşmışlardı.” Bu bildik, basit, sıradan milliyetçi söylemlerden başka bir şey değildi aslında.. ABD’ye ve batıya öfke vardı, ama toplantının Holiday İnn’de yapılması ya da arkası arkasına içilen Amerikan malı sigaralar konusunda çok da duyarlılık gösterilmemişti.
Biraz da “Sünni”lik vurgusu vardı.. “Gazze’nin ehli sünnet halkından selam” gibi mesajlardaki Sünni vurgusu bana biraz garip geldi..
Madem Kudüs’ün bekçileri Gazzeli Müslümanlardan söz ediyoruz, “Müslüman” kimliği yeterli iken bu tür vurguların en azından Türkiye’de anlaşılması çok kolay değil..
Öyle anlaşılıyor ki, direnişe destek verenlerin bazıları, bu cepheyi aynı zamanda Hizbullah’a kaptırmak istemiyor.. Madem Şii Emel ve Hizbullah kuzeyde cephelenmiş, Sünnü Gazzeliler de güneyde Kudüs’ün bekçiliğini yapıyorlar..
Hizbullah’ın sırtını dayadığı bir İran varsa, Sünni Müslümanların sırtını dayadığı bir Türkiye vurgusu var burada..
Türkiye her ne kadar rejim olarak laikse de, Müslüman halkın Gazze konusunda gösterdiği duyarlılık ve dayanışma, Gazzeli Müslümanları ya da İslâm dünyasındaki Müslüman aktörleri Türkiye ile dayanışmaya itmiş gözüküyor..
Bana göre Gazze konusunda Türkiye’de Müslümanlar “doğru” bir yerde durdu..
Gazze halkına yapılan haksızlığa karşı çıktık. Bu halk Müslüman olmamış olsaydı bile bizim bu duyarlılığı göstermemiz gerekirdi.
Kaldı ki, Gazze halkı Müslümandı ve dahası, onlar Filistin’de Mescid-i Aksa’nın bekçiliğini yapıyorlardı.. ‘İsra’nın gerçekleştiği makamın bekçileriydiler.. ve Eğer Gazze düşerse artık tartışacağım yer Kudüs olacaktı ve bunun bir adım sonrası da Arzı Mev’ud toprakları olarak Anadolu coğrafyası olacaktı..
Biz Filistin davası uğruna bir imparatorluk kaybetmiştik.. Gazze bizim için bir insanlık davası, bir din davası, bir tarih ve bir gelecek davası idi.
Biz ötekilerin, Arapların ya da Filistinlilerin davası olarak görmedik Gazze’yi, kendi öz meselemiz olarak gördük, onun için de ilgi bu kadar büyük oldu!
Ve zaten bizim insani, ahlaki, vicdani, felsefi, Müslüman kimliğimizle, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı durmamız gerekmiyor mu idi!
Hayır! Hiç kimse, doğduğu ana baba yüzünden, doğduğu toprak yüzünden, dersinin rengi yüzünden haksızlığa uğramamalı. Doğduğumuz ana babayı, doğduğumuz zamanı ve toprağı biz seçmedik. Derimizin rengini ve cinsiyetimizi de.. Hz. Ali zamanında Mekke’de doğup cehenneme gitmek de mümkün, Stalin zamanında Moskova’da doğup cennete gitmek de! Firavun sarayında büyüyüp Hz. Musa olmak da var, Hz. Nuh’un ocağında doğup gemiye binmemek de!
Konukların en azından bir kısmının bu gerçeği tam olarak anladıklarından emin değilim..
“Mezhebi” ve “etnik” bakış açısı, seküler bir bakış açısıdır.. Gazze sorununun insani boyutu, adalet ve zulüm temelli bir referans noktasına sahip olduğu için daha dini bir karekter gösterir.. İslâmi bir yönetim tarafından yönetildiği düşünülen kimi rejimlerin Müslüman halkları ile laik bir rejim tarafından yönetilen Türkiye gibi bir ülkede uzun bir mücadelenin içinden geçip gelen Müslümanların bazı konulardaki algılarındaki farklılık, bana kalırsa buradan kaynaklanıyor..
Aslında Gazze Forumu’na gelen konuklar önce Türkiye’deki gelişmeler hakkında bilgilenselerdi, çok daha iyi olurdu..
Sanırım Müslüman ülkelerin vatandaşı olan dostlarımızın Türkiye’ye, toplum, siyaset, tarih ve gelecek arayışı konusunda daha yakından bakmaları gerek. Gazze konusundaki uzlaşıya rağmen kendi içindeki çoğulluğu görüp ona göre plan yapmaları gerek..
Gazze Türkiye Müslümanları için bir okul oldu. Gazze bizim için geçmişi ve geleceği, Müslümanlığımızı sorguladığımız bir okul oldu.. Cihadı, şehadeti, ölümü ve hayatı yeniden sorgulama fırsatı bulduk. Ümmetin birliğini konuştuk Gazze’nin ışığında ve evrensel sorumluluklarımızı sorguladık..
Gazze bizim için Gazze’de başlayıp biten bir konu değil. Madem biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz, madem Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istiyor, madem yeryüzünün bütün açları ümmetitin yetimidir, madem, bir kavme düşmanlığımızın bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerekiyor, o zaman bizim Gazze’den yola çıkarak evrensel sorumluluklarımızı kuşanmamız gerekiyor.. Yani Gazzey’e takılıp orada kalmamamız gerekiyor.. Gazze bizim için bu anlamda cenneti kazanacağımız bir mücadele için tramplen tahtası görevi yapmalıdır.. Bizi tüm dünya ilgilendirmektedir.. Gazze işte bizim için bu anlamda büyük önem taşıdı ve bizim için, mezhebi, etnik, ideolojik ve politik farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşama irademizi canlandıran bir olay oldu..
Herkes bu dünyada yaptığı, yapması gerekirken yapmadığı, söylediği ve söylemesi gerekirken söylemediği her sözün hesabını verecek. Ve insanlar bu dünyada yaptıkları ve yapmadıkları ile ya kendi cennetlerine sırtlarında tuğla ya da kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşıyacaklar.
Biz hepimiz, onun için Gazzeliydik! Gazzeliler onun için mecazi anlamda Çeçen; Çeçenler, Çerkezler, Gürcüler, bizler, onun için Kürt! Kürtler onun için Türk ve biz hepimiz insanız, kardeşiz, hepimiz Adem’in çocuklarıyız ve Adem ise topraktandır!
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi