Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Seçim bitti, sıra geçimde amma..

Seçim bitti, sıra geçimde amma..

Seçim sonuçlarını değerlendirirken çok farklı yorumlar gündeme geliyor.. Bu sebeple de doğrular hep yarım bir biçimde ifade ediliyor.. Tüm köşe yazarlarının değerlendirmelerini birleştirmiş bile olsanız "İşte seçim sonuçları ile ilgili tüm gerçekler burada" diyebilir miyiz bilemiyorum.

AKP'nin düşüşünden, oylarını artıran partilerin durumuna kadar çok farklı sebepler sıralanıyor. Aslında tüm bu değerlendirmeleri parti liderleri ile parti yönetimlerinin yapması gerekiyor, yapıyorlar da... Seçimlerin arkasından parti liderlerinin yaptığı açıklamalar bunu ortaya koyarken Başbakan Erdoğan'ın, "Gerekli mesajı aldık" sözleri de bunu gösteriyor. Bu değerlendirmeye hem partilerinin geleceğe yönelik harekat tarzını belirlemek için hem de insanımızın beklentilerine doğru cevaplar bulmak için ihtiyaç var.

Bir hususa hemen dikkat çekmek istiyorum..

Bu seçimlerde aylardan beri toplumu derinden sarsan ekonomik kriz önemli ölçüde belirleyici olmuştur. Bunun yanında parti liderleri ve yöneticilerinin teşkilatları ile inatlaşmaları sonucunda yanlış adayların belirlenmiş olması,Başbakan Erdoğan'ın topluma tepeden bakan tavrı ve sözleri, özellikle birtakım yardımların seçime giden günlerde milleti aşağılamak anlamına gelebilecek bir tarzda televizyonlara yansıtılması, daha doğrusu seçim öncesi bir yardım furyasının başlatılması ters tepmiştir.

Netice itibariyle iktidar partisinin durumunu, "Ne oldu, oldu.. Besleyemedim öldü" şeklinde değerlendirmek mümkündür. Sonuç olarak diyebililiriz ki seçim sonuçlarına yönelik değerlendirmelerle toplumu uzun süre meşgul etmenin anlamı yoktur. Çünkü, mahalli seçim sonuçları karakteri itibariyle bir hükumet krizine yol açacak nitelikte değildir.. Daha doğrusu mahalli seçimleri genel seçimler gibi değerlendirmek ve buna dayanarak hükumeti sıkıştırmak ve siyasi kriz oluşturmaya çabalamak, bundan yarar ummak anlamına gelir. Bu bakımdan şu noktadan itibaren yaşanan ekonomik krize bir çare bulunması gerekiyor. Bunun da ötesinde ekonomik kriz gündeme gelmeden de bu ülkede dar ve sabit gelirli büyük kitlelerin krizi yaşıyor olduklarını kabullenmek gerekiyor... Yani bu kesim ekonomik bakımdan yıllardan beri büyük sıkıntı içindeydiler. Bu sıkıntının üzerine bir de kriz eklenince çöp tenekelerinden ekmek parçaları toplayan insanları görmek ve bu manzara karşısında uykularımızı kaçırır bir noktaya geldik.

Sürekli okuyucularım bilirler ki bu köşede Erbakan Hoca'nın Başbakanlığının ardından kurulan hükumetler döneminde yanlış ekonomk politikalar uygulandığını her fırsatta dile getirdik. Bu uygulamalar ile ülkemizin aydınlık geleceği yakalamasının mümkün olmadığını sık sık tekrarlıyoruz. Yani yaşanan sıkıntıları küresel krizin etkisi şeklinde bir değerlendirme ülkemizde yaşanan ekonomik krizi izaha yetmez. Sürekli olarak borç yükü artan, buna bağlı olarak her yıl ödenmek zorunda kalınan faiz miktarı artmaya devam ettiği sürece bugün gelinen nokta kaçınılmazdı. Diyebiliriz ki, şu anda yaşadığımız kriz uygulanan yanlış ekonomik politikaların bir sonucuydu.. Buna bir de küresel kriz eklenince ekonomideki tüm göstergeler ters döndü..

Uygulanan ekonomik politikalar genellikle zenginleri ve para babalarını gözeten bir politikaydı. Krizin arkasından açıklanan paketlerde bile yine büyük firmalar ve zenginler gözetiliyor. Bu arada dar ve sabit gelirli milyonlar ya unutuluyor ya da gözardı ediliyor.. Çünkü, bu milyonların ellerinde bir yaptırım gücü yok, sesleri çıkmıyor, çıksa da medyada yankı bulmuyor. Ama zenginlerin durumu öylemi? Medya da onların kontrolünde.

Dar ve sabit gelirli kesimin sesini duyurabileceği tek yer seçim sandığı olduğu için burada verdiği oylarla sesini duyurmaya çalışıyor. Bu bakımdan seçim sonuçlarını değerlendirirken milyonların, "Biz dilenci değiliz. Bunun için verilecek yardımlarla yaşamak istemiyoruz. Devlet olarak sorunlarımıza köklü çözüm istiyoruz" diyerek iktidarı uyardığını unutmamak gerekiyor.

Bugün artık seçim sonuçlarına takılıp kalma günü değil, kitlelerin derdine çare bulma günüdür. Bu çarenin bulunabilmesi için de uygulanan politikaların terk edilmesi, kendimize dönülmesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi