Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Türkan Saylan'ın bursları...

Türkan Saylan'ın bursları...

Ergenekon ve insani boyut

İnsani boyut devreye girdikçe, Ergenekon davasının zorlanacağı bir gerçek. Bir darbe girişiminin neresinde bulunmuş olursa olsun, çok yaşlı bir insan, çok hasta bir insanın yaşayacağı zorluklar, kamuoyunda duyguları hareketlendirir.

Kuddusi Okkır'ın dava içinde ölümü böyle bir duygu kırılmasına yol açmıştır.

Şimdi Türkan Saylan'la ilgili durum daha derindir.

Haberal'la ilgili olanı o boyuta götürülmektedir. .

Saylan yaşlıdır, ağır hastadır.

Bunun yanında, binlerce kişi ile sıcak ilişkiler kurmuş bir misyon kadınıdır.

Haberal, kişiliğinin, tartışmalı boyutları dışında, bir boyutu ile, insanlara sağlık taşıyan bir sima görünümündedir.

Bunların, Ergenekon davasına yönelik tepkiyi sosyalleştirmesi ihtimali büyüktür.

Ben, Türkan Saylan'ın öncülük ettiği Çağdaş yaşamcı faaliyetin 28 Şubat operasyonu ile paralel geliştiğini düşünürüm.

28 Şubat, İmam hatiplere yönelik operasyon ve başörtüsü yasağı ile bir yandan eğitim alanında islami boyutu azaltmaya çalışırken, çağdaş yaşamcı ve ADD'ci çizginin önü açılmıştır.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Dernekleri, "Sadece İHL ve Fethullah Hoca okullarına karşı çıkmak olmaz, alternatif geliştirelim eğitime yatırım yapalım, maddi gücü yerinde olmayan öğrencilere burs sağlayalım, yurt temin edelim" mantığı ile, harekete geçmiş ve Türkan Saylan'ın öncülüğünde bir hayli mesafe almıştır.

Bu harekette, İHL'liye burs yoktur. Başörtüsü zaten hakim irade tarafından biçilmiş ve yok sayılmıştır.

Bu hareket, 28 Şubat misyonu çerçevesinde bir eğitim harekâtıdır. Bu harekâtın ideolojik perspektifini sağlıklı bulmuyorum.

Ama, Türkan Saylan'ın bir misyon kadını olarak gayretini takdir ediyorum. Onun, ütüye zaman ayırmamak için ütü gerektirmeyen elbiseler giydiğini, eskimeden ikinci bir ayakkabı almadığını okuduğumda, bu takdir hislerim daha da artmıştır. Öyle bir insanın, manevi duyarlılıkları olan insanlar içinden de çıkmasını dilerdim.

Bir şey daha:

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin, bütün ideolojik biçimleme tavrına rağmen, ihtiyaç sahibi gençlere burs vermesini olumlu buluyorum. Ülkemizin gençleri imkan bulsun ve okusun. Burs verip zihinleri çalma operasyonunun her zaman ve bütün zamanlarda etkili olamayacağını düşünüyorum. Hele bu çağda. Benzeri bir şey, burs verip dindarlaştırma amacı için de söylenebilir. İnsanları borçlandırmamak, gönüllerini kazanmak çok önemli. Düşünce oluşumu ise, bugün, akıl almayacak ölçüde çeşitlenmiş bir iletişim zemininde gerçekleşiyor.

Bir şey daha:

Türkan Saylan'ın misyonunu yadırgamak yerine, Türkiye'de eğitime susamış bütün alanlara ulaşmak önemli.

Türkan Saylan'ın, Ergenekon operasyonu içine alınmasını sağlıklı bulmuyorum.

Ama, onu savunurken seslendirilen öfkelerin içindeki kini gördüğümde de, o camiada çok bir insan sevgisi bulunduğuna inanamıyorum.

Üstelik, Saylan'ın sağlık durumunun ve sosyal etkinliğinin, daha da önemlisi öğrencilere sağlanan bursların Ergenekon davasına karşı savaşta kötü biçimde istismar edildiğini düşünüyorum.

-Bugün 1000 öğrenci burs alamadı!

Eyvah, çocuklar aç kalacak!

Peki bu merhametli insanlarımız, CHP'nin girişimi ile belediye bursları kesildiğinde kaç üniversite öğrencisinin burs alamaz hale geldiğine baktılar mı?

Yüreklerinde o öğrenciler için bir acıma hissi doğdu mu?

Yoksa;

-Belediyeler zaten gerici öğrencilere burs veriyordu, iyi ki kesildi, canları cehenneme, gibi fısıltılar mı yükseldi?

Şu rakamlara bakın:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 46 bin 44'ü lisans, 3 bini yüksek lisans, 600'ü doktora olmak üzere 50 bin öğrenciye burs veriyormuş.

Ankara Büyükşehir Belediyesi 20 bin öğrenciye burs veriyormuş.

28 Şubat gibi bir dönemimiz olsaydı, bu burslar yüzünden bir irtica soruşturmasına gidilebilirdi.

Burslar, CHP - yargı marifetiyle tık diye kesildi, birileri oh çekti.

İnsanlık nerede?

Ece Temelkuran, Saylan'cı ve Gülenci (!) çocuklar arasında ayırım yaparken, içi hiç sızlamıyor. Şu ifadelere bakın:

"Gülen de eğitimle ilgilidir, tıpkı Saylan gibi. Fakat o başka türlü çocuklar üretir. Vakti geldiğinde onu Türkiye'ye getirmeye yeminli çocuklar."

Ya şu ifadelere ne dersiniz:

"Gülen de tıpkı Saylan gibi hastadır. Onun sağlığına muktedirler, Saylan'ın sağlığına çoğu aç kız çocukları duacıdır." (Milliyet, 15 nisan 2009)

Nasıl, ne kadar hümanist duygular değil mi?

Saylan hümanizminin altından çocukları bile, hastalıkları bile tasnif eden nasıl korkunç bir kindarlık çıkıyor değil mi?

Saylan'ı önemserim, ama işte onun etrafında odaklaşan bu korkunç öfkeyi ve kini değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi