Gönlümüzdeki sayın Baykal nerede?

Gönlümüzdeki sayın Baykal nerede?

Sayın Yaşar Nuri öztürk üstadımızın çok acele bir kararla ‘Yiğit Yörük delikanlısı’ dediği sayın Deniz Baykal’ı bugün halkın safında göremiyoruz.
CHP içindeki kaynama ve muhalefet, halkın hafızasından silinmeyen 1940’lı yılların CHP’sini hatırlatıyor. Uzun lafın kısası, eski CHP’nin bütün hataları, sayın Baykal’ın sırtına yükleniyor.
Bütün hırçınlığına rağmen, sayın Baykal ara sıra iktidar için çok önemli uyarılarda bulunuyor. Sayın Baykal nasıl hiçbir icraatı beğenmiyorsa... İktidar da onun en faydalı uyarılarını hiç hesaba almıyor. “Bizim kimsenin aklına ihtiyacımız yok” anlamına gelen bir tavır takınıyor. Sayın Baykal hesaba alınmadığını görünce daha fazla hırçınlaşıyor. İster istemez bir avuç elitin kucağına düşüyor. Böyle olunca da demokrasimiz(!) oligarşik bir cumhuriyet olmaktan ileriye gidemiyor.
CHP’nin hırçınlığı, kimi darbe davetçilerinin işine yarıyor. Şahsen ben, bazı dış güçlerin de sayın Baykal’ı kendi partisine harcatmak senaryosu hazırladıkları kanaatindeyim.
Sayın Baykal, Türkiye’nin sürünmesinden yana olan bazı hain çevrelerin, hangi oyunlar peşinde olduğunu herkesten iyi bilir. Ardı arkası gelmeyen tahrik ve teşvikler, parti içi muhalefetler, parti dışı faktörler, Halk Partisi lîderini halktan koparmak için çırpınıyorlar.
Baskıcı, dayatmacı, yabancı güçlerin işbirlikçileri, sayın Baykal’ı CHP’lilere harcatarak ondan kurtulmak istiyorlar. Baykal gibi dürüst bir Anadolu çocuğunun Atatürk’ün kurduğu partinin başında olmasına tahammül edemiyorlar.
CHP’yi ele geçirdikleri takdirde kim bilir bu asîl millete ne ihanetler edecekler?
Sayın Baykal için yazdığım övücü yazılardan pişman değilim. Kim ne derse desin, sayın Baykal hakkındaki iyi niyet ve kanaatimi aynen devam ettiriyorum.
Sayın Baykal, Müslümanlara soykırım uygulanan Kosova’ya en kötü zamanda, her türlü tehlikeyi göze alarak gitmedi mi? Oradan geldikten sonra da İsrail’in hoşlanmayacağını bile bile Filistinli mazlûm Müslümanların dertlerini dinlemedi mi? Mescidi Aksa’ya gidip, orada namaz kılmadı mı? Bunları CHP’nin hangi genel başkanı yapardı? Sayın Baykal bununla da kalmadı. Başörtülü mazlum kardeşlerimize eşarp dağıttı. “Başörtüsü, iffet ve nâmusun simgesidir. O sorunu biz çözeceğiz” demedi mi? Bu sözü çok doğruydu. Ancak söyleyiş biçimi yanlıştı.
O zaman katıldığım bir televizyon canlı yayınında; “Başörtüsü elbette ki iffet ve nâmusun simgesidir. Ayrıca Rabbimizin de hanım kardeşlerimize kesin emridir. Ancak başlarını örtmeyenler, ne iffetsiz, ne de nâmussuzdur. Allah (cc)’ın emrini inkâr etmedikçe kimse dinden çıkmaz” dedim. Bunu canlı yayında ve 70 milyonun karşısında mertçe ve bağırarak söyledim. Bugünlerde bir yazıma da “Halkta ve sokakta başörtüsü meselesi yok; siyasetçilerin kafasında ve gündeminde var” diye başladım.
Sayın Baykal bugün başörtüsünü lâiklik ve cumhuriyet düşmanlığının simgesi gibi görüyor. Ve sorunu TBMM’de çözmek için anlaşan partilere “Yürekleri yetiyorsa yapsınlar!” diyerek meydan okuyor.
Bununla, başörtüsü sorununun, ancak toplumsal uzlaşma ile çözülebileceğini söylemeye çalışıyor.
Yarın toplumsal uzlaşı üzerinde duracağız inşallah.
Bizde parti taassubu yok. Vatanımıza, milletimize hizmet edenlerin başımız üzerinde yeri var.
Bu anlayışla bütün dürüst, nâmuslu ve inançlı vatandaşlarımıza gönüller dolusu saygı, sevgi ve dualarımızla...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi