Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Kurt gövdenin içine girince

Kurt gövdenin içine girince

Ergenekon kurdu, Türkiye gövdesinin içine ne zaman girdi henüz belli değil. Ergenekon terör örgütünün başlangıç tarihi netleştiğinde bunu öğrenebileceğiz. Yalnız belli ki uzun yıllara dayanıyor. Dün Özal’dan söz etmiştim, Özal’lı yılları şöyle bir hatırlarken, kim kime neler demiş bir daha görelim isterseniz. Çünkü batı cephesinde değişen bir şey yok.
Bugün Ergenekon terör örgütünün içinde ve yanında olanlarla destekçilerine baktığımızda, aynı Ergenekon çevrelerinin, Özal’la ilgili de benzeri oyunları tezgâhladıklarını görüyoruz. Sahne aynı, oyuncular ise atadan oğula geçmiş garip bir hırs ve öfke iktidarı.
Rahmetli Özal’ın Süleyman Demirel’e hitaben yaptığı bir konuşma var ki, bugünkü iktidara kafa tutan muhalefet ve diğer çevreler, bu tarife tıpatıp uyuyorlar. Rahmetli şunları söylüyor:
“Geçmişte Türkiye’yi iyi idare ettiğini zannediyor. O hep çareyi çaresizlikte aramakta maharet sahibidir. Her sıkıştığında şapkasını alıp kaçmakta, müflis ekonomiyi devretmekte fevkalâde mahirdir. Siyasetçi dün dündür, bugün bugündür diye fikir değiştirmez. İktidar koltuğu her ne pahasına olursa olsun, elde edilecek bir yer değildir.
Kendilerinin Demokrat Parti’nin devamı olduğunu iddia edip, merhum Adnan Menderes’e sahip çıktıklarını ileri sürüyorlar, ancak hükümet olduktan sonra 27 Mayıs’a dayanan anayasayı, ruhu ve metniyle hâkim kılmayı hedef olarak seçiyorlar. Oysa o anayasanın ruhu ve metniyle rahmetli Menderes ve iki arkadaşını idam ettiler.
Kaderin cilvesine bakınız ki, karşımızda iki parti var; bunlardan birisi bütün gelişmelere rağmen kendilerini Demokrat Parti’nin varisi olarak göstermeye devam ediyor, diğerlerinde ise merhum Menderes’in yakasına yapışanlar en ön planda. Bunlar Zincirbozan’da bir araya gelip ittifak oluşturmuşlar.”
Yeri gelmişken söylemekte fayda var. Ergenekon çerçevesinde Mehmet Haberal adlı kişi, İstanbul’a giderken, ilerleyen yaşına rağmen, hasta yatağında karısını bırakarak Haberal’ın peşine koşan ve havaalanından uğurlayan veya kulağına bir şeyler fısıldayan kimdi? Süleyman Demirel değil miydi? Hatta seçimlere girerken kayıtlı olduğu Mason locasından “Mason değilim” belgesi alarak halkı kandıran da o değil miydi?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçilmesinde neler olduğu hepimizin hafızasında tazeliğini koruyor. Gelin bu bilgilerle beraber, bir de Özal’ın Cumhurbaşkanı seçildiği günlere gidelim ve bakın millete dost olmayanların kimler olduğunu görelim.
SHP (yani bugünkü CHP) sine-i millete dönmek için harekete geçti. Demirel zaten bozuk olan ağzını iyice bozmuş, ağza alınmayacak demeçler veriyor, kesinlikle sine-i millete döneceklerini söylüyordu. Kartelci basın ise “Özal Cumhurbaşkanı seçilirse Cuma namazına gider mi, gitmez mi?” tartışması açıyordu.
Nihayet 20 Ekim 1989 tarihinde seçim yapılacaktı. Tüm muhalefet partileri Meclis’e girmeyerek olayı protesto ettiler. Özal’ın karşısına Fethi Çelikbaş aday olmuştu. Anap’tan oylamaya 285 milletvekili katıldı. Bağımsız milletvekili Zeki Çeliker ile SHP’den gözlemci olarak H. Fehmi Güneş de katıldılar.
Meclis localarında kendilerine ayrılan yerlerde ne komutanlar ne de yargı organlarını temsilen kimse vardı! Belli ki muhalefetle birlikte onlar da protesto etmişlerdi. Önemli adamlar safına koyduğu Veysel Atasoy’un bile Özal salona girince ayağa kalkmadığı dikkat çekmişti. Onunla birlikte Alparslan Pehlivanlı, Doğancan Arcayürek, Haydar Özalp ile Encümen-i Danişçi Necmettin Karaduman da aynı tavra ortak oldular.
İlk tur oylama yapıldı. Özal’a 247, Çelikbaş’a 18 oy çıktı. İkinci tur oylamada ise Özal oyunu 256’ya çıkarmıştı. Üçüncü turda ise Özal 263 oy aldı. Sonucun açıklanması ile birlikte salonda bayram havası esmişti.
O, Müslüman Türkiye’nin Cumhurbaşkanıydı. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk Cuma namazını Kocatepe Camii’nde kılmıştı ve Türkiye’de o gün bir bayram havası esmişti. Şimdi bu çerçevede Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına kimlerin karşı çıktığını bir kere daha hatırlarsak, ülkemize ve milletimize kimlerin dost olduğu net olarak anlaşılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi