Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Yüksek Yaşama Sanatı

Yüksek Yaşama Sanatı

Bu haftaki kitabımız Timaş Yayınları’ndan. Recep Şükrü Apuhan’ın yazdığı eserin adı; “Yüksek Yaşama Sanatı.” Mutlaka okunması gereken bir kitap diye söze başlamalıyım.
Eserin adına bakınca, bu kitabın da diğer kişisel gelişim eserlerinden biri olduğu düşünülebilir. Böyle sanılmasına geçmeden önce kişisel gelişim kitapları ile ilgili birkaç söz etmem lazım.
Bir dönem kişisel gelişim kitapları çok sattı. Epey insan bu eserleri aldı ama okumadı. Okuduysa da hayata geçiremedi. Geçmesi de mümkün değildi. Çünkü kitaplarda yazılanlarla hayatın gerçekleri birbirinden çok farklıydı. Bu ayrıntı fark edildiğinde iş işten geçmişti.
Şimdilerde malum kitapların balonları söndü. Zaten bu mesleği yapanlar da seminer boyu insanlara kendi “yaşamadıklarını” ve “yaşayamadıklarını” üfleyerek bırakıyorlardı. Böylece şişen balonlar, seminerden sonra da hayatın gerçekleri ve kişilerin değişmesi mümkün olmayan huy ve karakterleri yüzünden kısa sürede patlıyordu. Olan masum ve iyi niyetli kişilerin cüzdanlarına ve zamanlarına oluyordu.
Bazı okuyucularımız ve tanıyanlarım bilirler ki, ben de bu mesleğin içinde bulundum ve halen de varım. Yalnız her seminerimde ve yazılarımda, kişisel gelişimin balon bir meslek olduğunu, değişmek isteyen insanın önce “inanç değerlerini” gözden geçirmesi gerektiğini, batının çimentosuyla doğunun taşının tutmayacağını, insan kendisini bilmeden ve anlamadan, dışarıdan üflenen balon sözlerle gelişmeyeceğini hep anlatmakta ve yazmaktayım.
Ayrıca yine batı kaynaklı kişisel gelişim kitapları, insanları bencilliğe sevk etmektedir. Doğu toplumları veya Müslümanlarda ise “paylaşma, yardımlaşma ve kardeşlik” esastır. Gerçek kişisel gelişim ve değişim ise ancak Kur’an ve Hadis kaynaklı öğretiyle mümkündür. Çünkü insanların bir arada mutlu şekilde yaşamasını öneren kitap, Kur’an-ı Kerim’dir ve Efendiler Efendisi (s.a.v.)’nin bütün insanlığa sunduğu hayat düsturlarıdır.
İşte bu hafta tanıtmaya çalışacağım kitabın özü de budur. İnsanın insanca yaşaması, gelişmesi ve değişmesi adına, Recep Şükrü Apuhan tarafından hazırlanmış mükemmel bir eser. Öncelikle kendisini anlamaya karar veren ve toplumun bütün kesimleriyle barışmak isteyen kimselerin okuması gerektiğini tavsiye ederek, bazı alıntılar sunmak istiyorum.
“Birçok eserde hayatın insanla ilişkisi incelendi ve okura nasıl yaşaması gerektiği konusunda faydalı tavsiyelerde de bulunuldu. Ne var ki biz bu eserlerin bir kısmında gerçek mücevherlerin, sahtelerinden duruş ve değer dersi almaya zorlandıkları gibi bir hisse kapıldık. Ayrıca çok uzak yerlerden gelen kimi çözümlerin, daha parlak ve gerçek olanlarının aslında yanı başımızda durduğunu görmek ya da bilmek de doğrusunu isterseniz, rahatsız ediciydi.
Bu kitap; “Nasıl Yaşamalı” sorusuna İslâmiyet’in verdiği cevapları içeriyor. Biz o cevapların şekillendirdiği yaşama üslubuna “Yüksek Yaşama Sanatı” dedik. Hayatın ihtiyaç duyduğu insanla, insanın ihtiyaç duyduğu hayat arasındaki çelişkiler çözüldükçe daha iyi bir dünyaya doğru ilerleyeceğiz. Yüksek yaşama sanatı, hepimize çelişkisiz bir insan-hayat ilişkisi vaat ediyor.
İnsanlar farklılıkları sayesinde birbirlerini etkileyebilirler. Herkes aynı zekâ, yetenek, eğilim ve beğenilere sahip olsaydı; herkes aynı konuda ve hep aynı yöntemlerle düşünseydi, bir “hayat”tan bahsedemezdik. Hayat, bu yönüyle insanlardaki farklılıklardır. Nice değerler de insanların farklı farklı yaratılmış olmalarından doğmuştur. Herkes sanatkâr yaratılsaydı, sanat değeri oluşamazdı. Her farklılık, ayrı bir görev yapacak, herkes bir diğerinin görevinden faydalanacaktır. (Zuhruf, 32)
İnsanların birbirlerinden farklı imkânlar kullanacak olmalarının, “Birbirinize sahip çıkın” şeklindeki anlamını, “Birbirinizi ezin” şekline sokacak ahlaksızlık, Yaratıcı tarafından şiddetle reddedilmiştir. İnsanlar, dünyayı talan etmişler; birbirlerini ezip aşağılamışlar; adaleti, sevgiyi, saygıyı ateşe vermişler ve nihayet kendi çıkardıkları yangınların aleviyle tutuşarak yanıp gitmişlerdir.
İnsan hiçbir zaman topraktan geldiğini unutmamalıdır. Toprak kadar verimli, toprak kadar güzel, toprak kadar sabırlı, toprak kadar mütevazı olmalıdır.” Evet, işte sözün özü. Daha fazla kelâma hacet var mı? Mesaj son cümlede yatıyor.
Eser hakkında bilgi için Timaş Yayınları; (0212) 511 24 24

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi