Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Bu Türkan Saylan'ın ölümü de garip, çok garip!..”

“Bu Türkan Saylan'ın ölümü de garip, çok garip!..”

Ünlü bilim adamı Hubble der ki;
“Çok tesadüf gördüğünüz yerde mutlak bir gerçek vardır, onu arayın!..”

Abba Vite...
Hatırladınız mı onu;
Bülent Ecevit'in Hastane'ye kaldırılmasından kısa bir süre sonra, bizim sütundan müthiş bir ifşaatta bulunan doktor.
Evet,
Bülent Ecevit'e yönelik sağlık komplosunu hem de “raporlar” eşliğinde dikkatlerinize sunan Dr. Vite, Rahşan Hanım'a çağrı göndermişti:
“Kocanızı derhal oradan alıp, eve kapatın!.. O ilaçlardan hiçbirini kullandırtmayın! Eve, hemşire bile sokmayın!.. Göreceksiniz, bugün kemikleri dökülür durumda olan eşiniz kürsü yumruklar kıvama gelecek!”

Biz o günlerde üç yazı arka arkaya “Rahşan Hanım'a çağrı” dedik...
Raporları, bilgileri verdik... O da çekti, aldı kocasını.
Ve “Bizim doktor”un iddia ettiği gibi bir sene sonra “Kıbrıs'ı sattırmaaam!” diye kürsü yumruklayan bir Bülent Ecevit gördük karşımızda.
Yap iyiliği, at denize!..
Bugün bir iyilik de Türkan Saylan'ı sevenlere yapacağım.
Ecevit'e yönelik sağlık komplosunu yıllar önce ifşa eden Abba Vite'in “çağrısına” yer vereceğim...
Bizimkisi, bir nevi kamu hizmeti.
Abba Vite... Uzun uzun “Ecevit dönemi”nden bahsettikten sonra...
Dedi ki dün de;
“Bu Türkan Saylan'ın ölümü de garip. Çok garip!..”

Şimdi... Gazeteci ol da ve hele Ecevit komplosunu bu doktor sayesinde kamuoyuna ilk duyuran gazeteci ol da kulak kesilme!..
Ben dinler halde...
O bakın lafı nerelere getirmekte:
“Hatırlar mısın, 2006 yılında bir Rus ajanı radyasyon zehirlenmesinden öldürülmüştü?..
-Hatırlamam mı?.. Litvinenko... Eeee, ne alâka, Türkan Saylan ve bu mesele!
“Al Litvenenko'nun fotoğraflarını, koy Saylan'ınkinin yanına. Yıkım şekilleri birbirine tıpatıp uyuyor!..”
-Ama, biliyoruz ki Türkan Saylan kanser hastası idi ve radyoterapi uygulandı.
“Türkan Hanım'ın geçen seneki fotoğraflarına bir bakın, ne kadar sağlıklıydı. Tıpkı Litvenenko gibi çok kısa sürede yıkım tablosu gelişmiş demek ki!..”
-Radyoterapi gördü diyorum!..
“ Radyoterapi yapılan yerde her şey yapılabilir! Birtakım yer altı servislerince müdahaleler yapılabilir!..”
-Ben pek oturtamadım!..
“Düşün biraz, 15'inde yaşam destek ünitesine bağlanıyor!..”
-Evet?..
“İki buçuk gün sonra, 18'inde, sabaha karşı da ölüyor!..”
-Evet?..
“Destek ünitesi nedir?.. Şudur: Kendin nefes almazsın, alet senin yerine nefes alır. Vücudundaki kanı kalbinle sen dolaştırırsın ama isterse kalp dursun, destek ünitesi o dolaşımı gerçekleştirir...”
-Yani?..
“Fiş, çekilmemişse eğer hasta aylarca o durumda kalır!..”

Bu Abba Vite, neler söylüyor böyle!..
Hani, biraz daha düşünsek şuralara geleceğiz:
“Danıştay saldırısı da 19 Mayıs'tan üç gün önce, Bayram'a hazırlık biçiminde gerçekleştirilmişti!..”
“Ne anlamlı bir gün bu 19 Mayıs. Ne velüd, ne büyük tesadüflere gebe!..”

Evet, ünlü bilim adamı Hubble der ki:
“Çok tesadüf gördüğünüz yerde mutlak bir gerçek vardır, onu arayın!..”
Atatürk'ün 9'u beş geçe, mesainin başlamasından beş dakika sonra ölmesi de tesadüftü!..
Her şey tesadüf!..
Şu Abba Vite, bizim kafayı karıştırdı yine...
Daha fazla kurcalamayalım da bir an önce bitirsin bari...
Bitirsin bir dizi sualiyle:
1-Saylan'ın ölüm sebebi nedir? Kan değerleri ne kadar düşmüştür de, destek ünitesine bağlanmak mecburiyetinde kalınmıştır?..
2-Kan değerlerinin düşmesine sebep olan ilaç, hangi dozlarda kullanılmıştır?..
3-Radyoterapinin dozu ve süresi nedir?..
4-Eski KGB Ajanı Litvinenko'nun çöküş tablosu ile Saylan'ın 'çöküş” tablosu birbirine aşırı benzemektedir. Saylan'a radyoterapi işlemlerinin uygulanması sırasında güvenlik tedbirleri ne ölçüde alınmıştır?..
5-Hasta son nefesini verdiği için mi yaşam destek ünitesinden çekilmiştir; yoksa destek ünitesinden çekildiği için mi son nefesini vermiştir?!.
6- Saylan, yaşam destek ünitesine bağlandıktan iki buçuk gün sonra mı öldü yani?.. Ölümü ilan eden doktorun, 'Son 24 saate kadar bilinci açıktı' demesi de ilginç. Yaşam destek ünitesine bağlı ise bilinci nasıl açık?.. Hem sonra... Böyle hastalar, aylar boyunca yaşar. Birileri 19 Mayıs'a cenazesi yetişsin diye özel olarak fişi çekmediyse, meselenin aslı nedir?!.
7-Ben bilim adamıyım politikaya girmem ama, “Ergenekoncuların kurtulmasını sağlayacak bir atmosfer oluşsun diye mi ayarladılar” vaziyetleri!.. Doktorlardan ve hastaneden yana şüphem yok ama, Ergenekon'un eli uzun ya!..
***
Evet, soruyor adam!.. Şu Türkan Saylancılar da “adam” olsalar ve “otopsi” talep etseler!..
Son görev!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi