Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Nusret Özcan'ı anıyoruz

Nusret Özcan'ı anıyoruz

Ana haber bülteni yaklaştığında sesler gitgide alçalır ve herkes birazdan başlayacak 'acans'a hazırlardı kendisini. Kahveci usulca radyoyu açar, radyonun o büyülü lâmbası yandıktan sonra, cızırtılar çatırtılar arasında bir ses asıl tonunu buluncaya kadar gitgide yükselir ve nihayet belirli bir seviyede karar kılardı. Vakti gelince de ana haber bülteni pür dikkat ve sessizce dinlenirdi herkes tarafından.

*

Bu esnada gözler dalar, dudaklar büzülür, kafalar sallanır, istihza ile gülümsenir, gözler kısılır, sinirlenilir, hayıflanılır ama asla ses çıkarılmazdı. Öyle ki; kahveci bile kimseye çay götürmez, bu sükûtu bozan olursa onu susturuverir, memlekette olan biten havadisi kaçırmak istemezdi. Bu haber saatlerinde, sadece kahveler değil, ev ve işyerleri de aynı sessizliğe bürünür, o mekândaki bütün insanlar topyekûn, sanki sadece bir kulaktan ibaret hale gelirdi. Kahvelerde neredeyse bir sandık cesametindeki radyolardan bulunur ve kahvenin en hatırlı yerine oturtulurdu.

*

Her önüne gelenin kurcalayacağı bir şey değildi o lâmbalı radyolar, zaten buna kimse de cesaret edemezdi. Radyoyu kullanmayı bilmek lâzımdı. Radyoyu açmak, kapamak kadar uzun dalga, kısa dalga, orta dalga'yı, hangi radyonun nerede çıkacağını da bilmek gerekirdi. Zaman zaman haberlerin sonunda "Seyir, hidrografi ve oşinografi dairesi"nden bir açıklama olurdu denizciler için. Kahvelerde acans sonrası radyo kapatılmışsa, memleket meseleleri üzerinde hararetli tartışmalara başlanırdı.

*

Bu sandık iriliğindeki radyoların aküleri de (veya bazılarının ifadesiyle kömürleri ki; daha sonra pil için de kömür tabiri kullanılacaktı) kendileri gibi iri olurdu. Radyo bulunan evler sahip oldukları bu lüksü konu komşusuyla paylaşmak mecburiyetindeydi. Erkeklerin çoktan işe uğurlandığı ve çocukların okula gönderildiği rahat saatlerde radyosu olan eve "Arkası Yarın" dinlemeye mahallenin neredeyse bütün kadınları kızları örgüsünü oyasını alarak hiç teklifsiz gelir otururdu.

*

Kâh hicranlı iç geçirişler, kâh meraklı soluklarla bu 20 dakikalık süre beklenir, eğer bir önceki bölümünü dinleyememiş olan varsa bu bölümü diğerlerinden sorardı. Sadece Arkası Yarın değil, Radyo Tiyatrosu da o zamanlar henüz kimseciklerin bilmediği büyük bir "reyting"e sahipti.

*

Çocuklar ise akşamüstleri 5'e 20 kala başlayan "Çocuk Bahçesi"ni beklerdi. Bizim küçük çıkmaz sokağımızda "Tepedeki Kulübe", bu Çocuk Bahçesi'nin en merak edilen programıydı. Bir de Pazar günleri Çocuk Saati programına bayılırdı çocuklar. Selçuk Kaskan, herhalde hafızalardadır ve elbete ki efektör Korkmaz Çakar unutulmuş değildir.

*

Sesleriyle Jeyan Mahfi Ayral, Tomris Oğuzalp, Göksel Kortay, Nedret Güvenç ve Yıldırım Önal, Halûk Kurdoğlu, Cihan Ünal, Kerim Avşar, Alev Sezer gibi isimler unutulmazlar arasındadır. Bunlardan bazıları daha sonra televizyonlu dönemlerimizde sadece sesleriyle değil, yüzleriyle de dizi ve filmlerde karşımıza çıktılar.

*

Nusret Özcan'ın satırlarıydı buraya kadar okuduklarınız. 98'in son aylarında yazmış, ilk olarak Dergibi'nin ilk sayısında "Bugün 'acans'ta ne var" başlığıyla Ocak 99'da yayınlamıştı.

Vefatının ikinci yılı dolayısıyla Nusret Özcan'ı anacağız. Abdurrahman Şen'in yöneteceği toplantıda konuşması umulan isimler: Hasan Kaçan, Ayhan Yılmaz, Ali Murat Güven ve bendeniz. Yarın Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde, saat 2'de. Maniniz yoksa bekleriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi