Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Dün aklıma geldi

Dün aklıma geldi

Yaşadığımız dağdağalı ve alengirli hayatın sıkletinden olsa gerek; aklımdan da çıkmıştı...
Dün hatırladım...
27 Mayıs darbecileri darbe gününü BAYRAM diye kakalamışlardı da sesini çıkaran olmamıştı...
Yıl 1960 ve ben demişim ki:
İbiş’in saye-i himmetlerinde
Çamura oturduk bir bayram arttı
Kinler halay çekti bayram yerinde
Beş bayram yitirdik bir bayram arttı
Gençler bilmezler... 27 Mayıs, darbeciler tarafından “Hürriyet Bayramı” olarak gündemimize ve tarihimize girmişti...
Sonradan gelen, sözde sivil iktidarlar o kanlı bayramı kaldırmadılar...
Esasında darbe gününün bayram olması özellikle CHP ve onun genel başkanı İsmet İnönü’ye ait bir intikam projesiydi...
Süleyman Demirel 500 sene yaşasa, beşyüz sene kalkmazdı o kanlı bayram... Başına taktığı şapkasından başka her şeyden korkardı çünkü...
Çakma hükümetler ve diğer koalisyon hükümetleri de aldırış etmedi...
“Bayrama geç geldi” diye çok belediye başkanı, muhtar hakaretlere uğradılar ve hapis yattılardı...
Alın size o güne ait bir hikâye:
Büyüktü bizim köy... Belediyelikti... Daha sonra adını değiştirip ilçe yaptılar...
Zübeyde teyze yaşlı bir Demirkırat mensubu (DP).
Çakma bayramda silah atarak halay çeken güruha karşı ters ters bakıyor, yol kenarına tükürüyor...
Bunu bize yaptı diyenlerden birisi şikâyetçi oluyor, diğerleri de yalancı şahit, “Zübeyde Bağcı biz bayram yaparken İnönü ve Gürsel’i kasdederek, iki kocamış iti Ankara’ya gönderdiniz, siz onun bayramını mı yapıyorsunuz” dedi diye mahkemeye verirler... Zübeyde teyze yakalanır, bilahere tutuklanır... Tahminen 5/6 ay hapis yattıktan sonra tayinle yeni gelen hakim tarafından tahliye ediliyor...
O günlerden kurtulduk çok şükür...
Kurtuluşa vesile olan ise bir başka pislik... Yani 12 Eylül darbecileri...
İkinci darbeciler gelince birinci darbecilerin bayramını iptal ettiler... Eğer bu günlere kalsaydı kimse elini vuramazdı...
Görüyorsunuz, Davos’taki kahramanımız Türkiye’ye gelince vatandaşı fırçalıyor...
Niye ki?
Valla benim aklım ermiyor... Bu derecede azınlık yanlısı olmak ve onlar adına tatbik edilmiş kanunları eleştirmek bir yana, bayağı yanlı duruma gelmesi elbette dikkat çekicidir...
Neler söylemedim, ne mahkemeler görmedim ki o zamanlar?
Beni dinle ey kadı
Bozuldu işin tadı
Zulümse eğer adı
Kenan yapsa da aynı
Yunan yapsa da aynı...
Biliyorum, risk almak kolay değildir... Hele de resmi hüviyet taşımayan benim gibi sivil insanlar için...
Hakkını yemeyelim... Kenan efendi malum bayramı kaldırmasaydı şimdi iktidar olanlar kaldırabilir miydiler?
Hayal görmeyin arkadaşlar...
Kaldırılması gereken öyle gülünç hükümler taşıyan kanunlar var ki şayet isimlerini belirtsem “Ömür boyu mahkûmiyetine, siyasi ve sosyal haklardan mahrumiyetine” diye başlayan kararlar verilirdi hakkımda...
Her gün bir başka tür yasaklar çıkıyor meydana...
Daire başkanlığına kadar yükselmiş, çalışkanlığı ile takdir kazanmış genç insanlara, makama çağıran genel müdürün, “Sizi takdir ediyorum, amma BBP (Büyük Birlik Partili) olduğunuz için görevden alıyorum... Siz en iyisi kendi isteğinizle istifa ederseniz kazançlı çıkarsınız”...
Vay be!..
Çalışkan, bilgili amma BBP’li... Taraftar açısından belki küçük, amma mana yönünden korkulacak bir parti galiba BBP...
Hesap ettim ayak altı, baş yedi
Vallahi nazlı yar gene geç kaldık.


Topal kaplumbağalar zirveye önce çıkar
Erbaplar bir pisliği başka pislikle yıkar
Dahiler renkten renge girer gün ortasında
İstikrar meftunları kendi canını sıkar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi