Serdar Arseven

Serdar Arseven

Genelkurmay-hükümet... Oh be nihayet!..

Genelkurmay-hükümet... Oh be nihayet!..

“Şer zannettiklerinizde hayır...”
Ne güzel;
Özlenen “mutabakat” sağlandı!..
Kim demiş bu ülkenin kurumları uyumsuz diye...
Bakın,
Mevzu “mayın” olunca, Genelkurmay’la hükümet nasıl da uzlaştı!
Kimin “özde” kimin “sözde” lâik olduğunu değerlendirmeye alacak kadar “niyetlere yoğunlaşan” askerimiz, hükümetin mayın düzenlemesinin ne önceki ne de revize edilen halinde “art niyet” arıyor...
Bu uyum tablosunu çok ama çok özlemiştik;
Sevinmemek elden gelmiyor!..

Asker, rejimin temel niteliklerini ve bilhassa da bir niteliğini koruyup kollamak için ne gerekiyorsa onu yapabilir.
Hatta gerekenden fazlasını da yapabilir.
Mesela;
Hükümetleri, (Kutlu Doğum etkinlikleri düzenlemek, okullarda ilahi okutmak dahil) türlü konularda uyarabilir.
İcap ederse eğer;
Tankları “eğitim amacıyla” şöyle bir “dolaştırabilir”; bu ameliyeyi de pekala “balans ayarı” olarak nitelendirebilir.
İstediği zaman ve istediği medya mensuplarını bir araya getirebilir; bu toplantılarda filanca kanunun “çıkarılması ya da çıkarılmaması gerektiğini” söyleyebilir...
Bunlar ve çok daha fazlası olabilir de...
Gömdüğü mayınları (bilmediğim ve akıl erdiremediğim sebeplerden dolayı) temizleyemez.
İşte bu Genelkurmay’la hükümet arasındaki “mutabakat” noktasıdır.
Ve netekim...
Yani nitekim;
Sayın Başbakan, son grup toplantısında “mayın mevzuunda askerle mutabakat halinde olduklarını” ilan etmiştir.
Dahası, önceki sabahın ilk ışıklarına kadar Meclis’te tâkip ettiğimiz “son mayın oturumunda” söz alan AK Parti temsilcileri de, “bu konuda” Genelkurmay’la aralarında en ufak bir sorun bulunmadığını defalarca dile getirmiştir.
Ne güzel;
“Kutlu Doğum etkinliklerinden bile” mânâlar çıkartan ve bunu da 27 Nisan Muhtırası’nda ilan eden irade “mayın meselesinde” sakınca görmedi.
Suriye sınırındaki mayınlı araziler konusundaki hükümet tasarrufuna kayda değer bir itirazda bulunmadı.

Umut fakirin ekmeği;
Bir bakmışsınız, mutabakat alanı genişlemiş!..
Bir bakmışsınız, Genelkurmay, Meclis’in yetki alanına giren diğer meselelerde de aynı usulü takip etmiş...
“Mayın” gibi kendisini birebir ilgilendiren bir meselede dahi hükümetle “mutabakata” özen gösteren Asker’den, farklı konularda çok daha “mutabık” bir tavır beklemek hakkımız değil mi?..
Madem mutabakat havası var;
Mesela “eğitim özgürlüğünün” önündeki “mayınların” temizlenmesini de bekleyebilir miyiz?!..
UĞUR DÜNDAR VE “KARAR”I!..
Hürriyet’in “Tesettür Faciası” haberini biliyorsunuz...
Uğur Dündar imzalı haberde, iki hanım doktorun “testislerinden rahatsız olan” bir genç çobanın tedavisini yürütmekten “günah” diye imtina ettikleri ve bundan dolayı da testislerden birinin işlevsiz hale geldiği iddia ediliyordu...
Bizler, o günlerde bu olayın üzerine gidip haberin “gerçekleri yansıtmadığını” gözler önüne sermiştik.
Araştırma raporu da yazdıklarımızı doğrulamıştı.
Bu gelişmeler üzerine, haberin neşredildiği gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, köşesinden “Uğur Dündar adına özür dilemek” mecburiyetinde kalmıştı.
Efendim, aynı Özkök geçtiğimiz günlerde “Özür dilemekte acele mi ettim” yollu bir makale yazınca, konu yeniden alevlendi...
Efendim, mesele şuymuş:
Bu iki doktor, Hürriyet gazetesi aleyhine tazminat dâvâsı açmış...
Sözkonusu dâvânın Asliye Hukuk “aşamasını” kim kaybetmiş dersiniz?!..
Evet; doktor hanım!..

Muhabirimiz Hakan Gündüz’ün bugünkü gazetemizin manşetindeki haberine konu olan “karar”a bakıyorum...
Aman Allah’ım!..
Bu da ne demek?..
Bu nasıl bir yorum?..
Böyle mi yazıyor...
Yoksa...
Ben mi yanlış görüyorum?..
Bakın, ben bir şey söylemeyeyim...
Mahkemenin şu “karar”ını okuyun lütfen ve hükmünüzü verin:
“Dâvâcı kamu görevi gören doktor olarak, okuduğu müspet ilmin ve akılcı bilimin AKSİNE başına taktığı türban’ın altındaki ZİHNİYETİ NEDENİYLE eleştirilmesine, bu eleştiriler ağır da olsa KATLANMAK zorunda olduğundan, ispat edilmeyen dâvânın reddine karar verilmesi gerekmiştir!..”

Evet, “karar”ı okudunuz....
Ve sorayım, nasıl buldunuz?..
“Doktor olarak okuduğu müspet ilmin ve akılcı bilimin aksine başına taktığı türbanın altındaki zihniyet nedeniyle!..”
Bu nasıl bir yaklaşımdır?..
Bir karar nasıl olur da böylesine “yorum”lara dayanır.
FAYDASIZ ÇIRPINIŞLAR!..
Bu karar, Uğur Dündar’ın haberini asla ve kat’a doğrulamıyor...
Hem haberin “içeriğine” ilişkin bir karar değil, hem de “hukuki” bir karar değil!..
O çobanın filmi “tesettürlü” uzmanlar tarafından defalarca çekilmişti...
“Gerçek dışı” bir habere üstelik “Tesettür Faciası” başlığını kondurmak bir “insanlık suçu”ydu...
Çırpınışlar, bu gerçeği değiştiremez!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi