Serdar Arseven

Serdar Arseven

AK Parti artı Saadet: Yüzde 60!..

AK Parti artı Saadet: Yüzde 60!..

Kahir ekseriyetini “CHP” eğilimlilerin oluşturduğu bir grup meslektaşımızla birlikte, “29 Mart seçimlerinde kim ne yapar?..” üzerine laflıyorduk.Biri, “AK Parti çok büyük oranda oy kaybeder” dedi,
diğeri “Bu seçim AK Parti için sonun başlangıcı olur”,
öbür yandaki “Tayyip Bey’in morali bozulur, bundan dolayı da gittikçe sertleşir...”

Baktık ki; herkes AK Parti’nin akıbetine dair tahmin ve değerlendirmelerde bulunuyor... Ve dahi, hepsinin ağzından “gerçekler” değil de “temenniler” dökülüyor...
Biraz “keyif” yapalım dedik...
“Diyelim ki dediğiniz gibi oldu ve AK Parti 29 Mart’taki ‘büyük çöküş’ün ardından, bir iki seçim derken, silindi gitti. O takdirde, siyasetin liderliğini hangi parti alır?..”

Bu soru üzerine orada bulunanlardan biri “Saadet” dedi.
Diğerleri de baş filan sallamak suretiyle iştirak etti.
“Keyif” ya... Biz de gülerek şöyle bir değerlendirmede bulunduk:
“Sizin durum da fecaat yani!.. Hoca’nın eski talebeleri ile hali hazırdaki talebeleri arasında sıkışıp kalmışsınız!.. CHP’nin iktidar olacağından filan ümidiniz yok!... Ya AK Parti ya Saadet!.. Ya kırk satır, ya kırk katır!..”

O taraflarda vaziyet böyle... Kendi adamlarından hayır yok!..
Diyorlar ki;
“Saadet ‘biraz’ yükselse de!..”
“AK Parti ‘biraz’ inse!..”

Şabloncu zihniyet, meseleleri böyle basite indirgiyor...
Hayır öyle değil; AK Parti için “öncelikli tehdit” Saadet değil...
“AK Parti’nin oyları gitse gitse Saadet’e gider” değerlendirmesi yanlış.
Defalarca belirtmeye çalıştığım gibi, Saadet daha ziyade “DP, CHP ve MHP” oylarını çeker.
Gençlerden önemli ölçüde oy alır ve kararsızlardan da buraya bir miktar teveccüh olur. Dolayısıyla, Saadet yükselmeye devam eder ama AK Parti’yi düşürerek değil, “değerlere bağlı” siyasetin alanını genişleterek.
Saadet’in AK Parti’ye zarar vermeksizin yepyeni bir alan açmaya başladığını görüyorum.

Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirilen “mini yerel seçim”in sonuçları da beni doğruluyor.
Hem “yerel” hem de “küçük ölçekli” bir seçimden “genel tabloya” ilişkin “kesin yargılar” üretmeye çalışmak yanlış olur.
Lâkin, 25 ilimizin 30 ilçe ve beldesindeki 80 bin seçmen tarafından ortaya konulan tavrın “hiçbir mesaj vermediğini” söylemek de doğru olmaz.

Geçtiğimiz Cumartesi günü, AK Parti’nin 29 Mart’taki “oy kaybının” çoğu siyasi gözlemci tarafından “abartıldığına” dikkat çekmiş ve “büyük bir çöküş tablosunun” filan söz konusu olmadığını belirtmiştim.
Bu mini seçim sonuçları da gösterdi ki, AK Parti’de büyük bir “erime” filan yok. Aksine, bu seçim bölgelerindeki oy desteğini yüzde 37’den yüzde 43’e yükselttiğini, dolayısıyla 22 Temmuz’daki gücünü büyük ölçüde koruduğunu görüyoruz.
Saadet ise, “Numan Kurtulmuş tuttu!” değerlendirmemize kuvvet verir durumda... Yüzde 13’lük oy oranını yüzde 15’e tırmandıran Saadet’in “yükselişe devam ettiği” anlaşılıyor.

Bu seçim, “Saadet, AK Parti’den değil, diğerlerinden oy alıyor” yollu tespitlerimizi doğrulayan sonuçlar verdi.
Mini yerel seçimdeki oyların üçte birini temsil eden Sakarya-Akyazı’daki tabloya bir bakın:
Saadet, 29 Mart’ta 8139 olan oyunu, bir buçuk ayda 10 bin 26’ya tırmandırmış. Bu oylar da, MHP ile CHP’den gelmiş...
Saadet’in oy patlaması yapmasına rağmen, AK Parti’nin kazandığı Akyazı seçiminin mesajı: AK Parti gücünü koruyor, Saadet yükseliyor...

Bu tablo, “mini seçimin genelinde” de aynen karşımızda.
AK Parti ve Saadet’in toplamda “8 puan” tırmanışına mukabil, CHP ile MHP’nin toplamda “8 puan” yitirdiklerini görüyoruz.
Görülen o ki; Saadet’in AK Parti’yi eritici bir etkisi yok ama, CHP, MHP (ve DP)’yi tüketiyor.
Bu üç partiyi, bir yandan AK Parti’nin, diğer yandan da Saadet’in “tükettiğini” ifade edebiliriz...

Ya...
İlgili ilgisiz...
Erbakan Hoca’nın bir fıkrası geldi aklıma:
Şehirliden aldığı “el feneri”ni sigarasına tutuyor köylü...
Üç dakika, beş dakika, on, on beş dakika, yarım saat...
Şehirli “alaycı” edayla...
“Be adam;
Bu elindeki ışık verir ama ne çıradır, ne kibrittir ne de çakmak. Bununla sigara yanmaz ki!.. Akılsızlık etme de ver şu feneri!..”
Köylü bakıyor, adama...
Ve diyor ki;
“Asıl akılsız sensin, sen!..
El feneriyle sigaranın yanmayacağını biliyorum da...
Benim derdim başka!..
Ben senin pilini tüketiyorum, piliniiii!...”

Bir yandan AK Parti, diğer yandan Saadet...
Birlikte hareket etmiyorlar da elbet...
“Müesses nizam”ın pilini “birlikte” tüketiyorlar gibi!..
“KAZA”MIZ VE DOSTLARA TEŞEKKÜR!..
Bir şeyler oldu...
Oldukça düşük bir süratle (60-70 km civarı) seyrederken, bir anda “kilitlendik” ve dört tur atarak bariyere çarptık, sonra iki tur daha atarak aşağıya düştük. Yüce Allah’a şükürler olsun ki, ailemizle birlikte çok ağır sonuçlarla karşılaşabileceğimiz bir “kaza”yı “ufak tefek yaralarla” atlatmış olduk.
Kazanın duyulmasıyla birlikte, yurdun, dünyanın dört bir yanından telefonlar yağmaya başladı.
Başta Mustafa Karahasanoğlu, Hasan Karakaya, Hasan Hüseyin Maden, Ali İhsan Karahasanoğlu, Metin Hasırcı, Kemal Güler, Nahit Top ağabeylerim, Yener Dönmez, Nazif Karaman, Aslan Değirmenci, Ali Eyvaz kardeşlerim olmak üzere bütün VAKİT emekçilerinin yakın ilgilerinden ziyadesiyle memnun oldum.
AK Parti, Saadet, MHP yönetimlerinden, il ve ilçe Başkanlıklarından gelen telefonlar, mesajlar için de teşekkür borcumuz var.
SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Avukat Selami Çekmegil, Sağlık İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Ankara İl Milli Eğitim Eski Müdürü Mustafa Demirkan da “kaza”yı duydukları andan itibaren ilgilerini eksik etmediler.
Onlara da teşekkür ederim.
En çok da kazanın ardından yardımlarını esirgemeyen Gerede’den Av. Niyazi Sevinç, Av. Fehmi Küpçü (AK Parti İlçe Başkanı), Av. Yaşar Baş ile arkadaşlarına teşekkür borçluyuz. Duacılarımız eksik olmaz inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi