Hasan Aksay

Hasan Aksay

İran olaylarının kökleri, yönü ve sonu

İran olaylarının kökleri, yönü ve sonu

Hadiseler, eldeki bilgilere göre değerlendiriliyor. Nasreddin Hoca, anlatana göre hüküm verince, davacıya da davalıya da haklısın demek zorunda kalıyor. Medyanın gücü burada. Ancak propaganda, eylem ve çeşitli güçlerin doğurduğu bilgi atmosferi, geniş kitlelerde, insanlık değerlerinin doğurduğu iklimi aynı derecede etkileyememektedir. Onun için medya, senaryo ve eylemlerle doğrulup beslenen plan ve projelerin, genel seçimler tarafından tekzip edildiği az değildir. Son İran seçimlerinde yine senaryo tutmamıştır.
Pompalanan bilgi ve senaryolarla, seçim neticelerinin izahı mümkün değildir.
Seçim sonrası doğan yakıp yıkmayı, doğru anlamak ve varacağı yeri görmek için nirengi noktalarını tespit ederek onlardan hareket etmek en emin yoldur:
1) Dünya medyası, çok önceden İran’da karargah kurdu. Bazı olayları, kehanet gibi önceden bildi ama neticeyi ters gördü. Bu terslik, hile iddiasını savunup büyütmeyi gerektiriyor. Aksi takdirde, tezgah daha da netleşecektir.
2) İran’da muhalefeti besleyen kaynaklar tabii olarak vardır. a) Muhalefetin büyük kitlesi, büyük ve tarihi bir devlet olarak şahlık döneminin ayrıcalıklı sosyal sınıfıdır. b) Batı’nın dünya sömürüsü, sadece NATO’nun gladiolarına dayanmıyor. Gladio önemli ama daha önemlisi, başta masonluk, gizli örgütlerdir. İran, mason localarını kapatmıştır. Ama yurt dışında aktif olarak devam etmektedir. c) İran devrimi ilk günden beri Siyonizm’in, dolayısıyla Batı’nın düşman bildiği bir halk devrimdir. Yeni bir devrim için çalışmış ve çalışmaktadır. d) Saddam’ın İran’a saldırısı, Amerika’nın başarısız İran çıkarmasından sonra ikinci teşebbüsüdür. 2007’de, İran’da örtülü bir devrim için ABD bütçesine konan 400 milyon dolar, darbe için olmasa da gösteri ve tahribat doğuracak yerli, yabancı Blackwaterler (paralı asker şirketleri) ve huzur cellatları için önemli bir imkandır. Nükleer tehdidi bu sıralamaya dahildir. e) İsrail’in korkusu, İran’da şartları tam hazırlama sabrını kırmış, acele doğurmuştur. Zira İsrail kamuoyu yoklamaları, İran nükleer silah üretirse, halkın birçoğu Filistin’i terk edecek diyor. f) İsrail, ABD ve Batı’daki yerleşik gücüne, lobi ve imkanlarına rağmen, Obama’nın barışçı tavrının, halkı arkasına alacağından endişelenmektedir. Nitekim bütün Batı, bu kampanya için ayağa kalktığı halde, Obama, İran’a yönelik küçük bir tarafsızlık ikazının arkasından asıl tavrını, CBS televizyonunda yaptığı açıklamada, İran yönetimi için bir “günah keçisi olmak istemem”, “ABD’yi işin içine sokmaktan mutlu olacak İran içindeki bazı güçlerin oyununa gelmek, yapmak isteyeceğim en son şey olur” demek suretiyle bu oyunun dışında olduğunu en dengeli bir şekilde ifade etmektedir. “İran içindeki” sözcüğünün asıl dikkat gerektiren anlamı ise, dışındakileri ifade etmesidir.
3) Muhalefetin teröre dönüşümü! Muhalefetlerde geniş taban, lider kadrosunun peşinden giderek ciddi yanlışlar yapar ama, kendi inisiyatifleriyle terör doğurmazlar. Muhalefet üst kademesinin, iktidardan uzun zaman uzak kalarak ümitsizliğe düşmesi, hırsını millet yararlarının üstüne taşıması hallerinde terör ve darbelere destek verdikleri görülmektedir. Bu iktidar hırsı, sınırlı bir üst grup hastalığıdır. Ne var ki bu grubun tavrı, partide destek görünümü doğurur.
4) Batı ve locaların bu işteki rolü tartışmaya gerek bırakmayacak derecede açıktır.
5) Baştan beri, çok ümitli, “at başı bir mücadele” görüntüsü veren medya, canla başla terörü desteklemeden % 62 oyu, bu büyük farkı izah edemez.
6) Şah’ın oğlu, devrede fazla aktif. Bu şah hamlesi, dış senaryolardan doğan ümitle, 30 yıllık İran gerçeğinin ortaya koyduğu ümitsizliğin doğurduğu “son fırsat” telaşıdır.
7) 1961’de milletvekili olduğumdan beri İran’a çok gittim. Resmi davetler nedeniyle Tahran’da, Tebriz’de, Meşhed’de, Şiraz’da görüştüm, konuştum. Devrimden sonra İran halkı, devrimin sahibi olarak reyine dikkatli ve sahip. Hile yapmak, hele bu derece büyük bir oy farkını hileyle sağlamak imkansız. Ahmedinejad’ın oyu, yüzde 62. Bu, 300-500 bin veya üç-beş milyon oyun yüzde 62’si değil, 39 milyon oyun yüzde 62’sidir. Musevi % 33’te kalmıştır. Böyle büyük sandık hilesi olmaz. Bütün dünyada sandık hilesi ya % 98-99 olur; ya da Bush’un seçimi gibi küçük farkla yetinilir.
8) Sokaklarını yangın yerine çeviren bir muhalefet olamaz. Vatan sevgisinden doğan siyaset, vatanını ve camilerini tahrip eden bir güce dönüşemez.
9) Sandıkların %10’unun yeniden sayılması kararı, ciddi bir şey varsa seçim yenilenecek demektir. Bu tahribat ne oluyor?
10) İran’da asıl yetki, Anayasayı Koruyucular Konseyi’ndedir. Cumhurbaşkanı sadece icranın başıdır. Yani seçimle gelen başbakandır. Konsey, seçimde neticeyi etkileyecek bir durum olmadığını söylüyor. O halde tahribat ve gösteriler, seçime değil devlete, rejimedir.
11) Kapatılan mason locaları, yurt dışında faaliyete devam etmektedir.
12) “Devrim bitti. Maske düştü” gibi sloganlar, seçime itiraz sloganları değildir.
Zulmün ömrü kısadır. Çünkü Allah, “seri ul hisap”tır. Önemli olan Hak’tan ayrılmadan haksızlığa karşı durup, aşırılıktan sakınmasıdır. Allah’tan niyazımız, İslam’ı ve tüm insanlığı fitneden, gizli örgüt düzenlerden, vahşetten korumasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi