Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Doğru söze can kurban

Doğru söze can kurban

Ne buyurmuş Genelkurmay Başkanımız sayın İlker Başbuğ? “Silahlı Kuvvetler üzerinden elinizi çekiniz...” Eyvallah efendim... Başım/gözüm üstüne...
Ben zaten Silahlı Kuvvetler üstüne el koymuşlardan değilim...
Buyrulan gibi:
“TSK üzerinde tutulan eller bu kurumu yıpratmaktadır...”
Bu uyarı keşke ortaya atılmış olmasa da TSK’yı gerçekten yıpratan kişiye veya kişilere yöneltilseydi...
TSK gerçekten çok yıpratıldı...
Mustafa Muğlalı’ya kadar gitmeye lüzum yok...
27 Mayıs askeri darbesi, aradan geçen 50 yıla yakındır tartışılan ve nefretle anılan bir eylemdir...
Eee, kim yıpratmış TSK’yı?
“Zinde kuvvetler” sopası unutulmadı henüz...
“Altımı tutamıyorum” diyen Gn. Kurmay Başkanı ne demek istemişti?
“Genç subaylar zaptedilmiyor” itirafları ne ifade eder acaba?
TSK’yı yıpratanı başka yerde aramak bence Nasreddin Hoca’nın samanlıkta kaybettiği yüzüğünü sokakta aramasına benziyor...
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat hareketleri meşru muydu? Hiç yıpratmamış mıydı TSK’mızı?
Ne yazık ki, TSK’yı idare eden güçlere: “Çekin sivillerin üstünden ellerinizi, herkes kendi vazifesine baksın” diyen olmadı...
Neden?
Korktular çünkü... Bir kesim çırılçıplak, öbür kesim pür silah...
Maalesef generallerimiz her meseleye silahla girdiler... Bu nasıl bir mantıktır ki eğitimin üstünde eller dolaşır durur... Kadınların kılık-kıyafeti ile TSK’nın hangi kanuna göre yetkisi var ki ellerini hep başörtüsünün üzerinde tuttular/tutuyorlar?
Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir general, diktatörlüklerde olsa bile, vatandaşa “balans ayarı” yapmış mıdır?
Bizde yapıldı...
Gazetelerde yayınlanan her makaleden dolayı savcılara “suç duyurusu” adı altında baskılar yapıldı... Ben nerdeyse her yazımdan dolayı savunma yapmak zorunda kaldım... Mahkemede iki rütbesiz asker dinleyici görünerek, zannımca rapor uçuruyorlardı Çevik Paşa’ya...
Peki kim kimi yıpratmıştır bugüne kadar?
28 Şubat diye bildiğimiz “post modern” darbenin üzerinden hayli zaman geçtiği halde bir Gn. Kur. Başkanı: “28 Şubat 1000 yıl yaşayacaktır” falcılığı yapmamış mıydı?
Nereden biliyordu 1000 yıl yaşayacağını?
Tehdit ve remmallığın bu derecesine karşı hangi meşru hakkımızı kullanacaktık?
Neydi o “Batı Çalışma Grubu” pervasızlığı?
Neydi o, Kur’an kursuna giden öğrencilerin, camiye giden memurların, oruç tutanların, başı örtülülerin, akrabaları Hac’ca gidenlerin fişlenme edepsizlikleri?
Halen her yerde İmam-Hatip öğrencilerinin, ilahiyatçıların, “irtica” ile irtibatlandırılmasını yapmıyorlar mı?
Dindar olmak, inandığı dinin hükümlerini yerine getirmek niçin irtica olsun?
Din ve dindar neden tehlikeli addedilsin...
Anlıyorum... Bazı kesimler kafalarında şekillendirdikleri “hukukdışı laikliğin” zarar gördüğünden müştekilerdi...
Aksi bir istikametten düşünürsek, dindarlığın laikliğe aykırı olduğu görüşüne varırız...
Peki ne olmalı?
Türk halkı üç/beş kendini bilmezin kaprisinden dolayı dinini mi terk edecekti?
Asla düşünülemez bunlar...
Diyeceğim o ki, TSK’yı ne dindar, ne demokrat, ne hukuka bağlı kimse yıpratıyor... Yıpratmayı “balans”çılar, kabadayı kahinler, darbeci yobazlar yapmaktalar...
Sayın Orgeneral Başbuğ, ima ederek: “Aramızda barındırmayız” dediklerini TSK bünyesinden çıkartsalar, TSK yıpranmaz... TSK’yı yıpratacak kim olursa olsun bu ülkenin vatansever insanları onları hizaya getirir...
Ergenekon sanıklarını görmeye temsilci göndermek TSK’yı yıpratmaya vesile olmaz mı?
Bunları bir kitap halinde yayınlayan çıkacaktır mutlaka...
Kimin üzerinde kimin eli var, kim neyi yıpratıyor, göreceğiz...
===================
Kürsüde, davetlerde büyük/parlak adamlar
Her an çevrelerinde azgın/torlak adamlar
Kaymak, caymak, döneklik, bariz özellikleri
Karpuza taş çıkartır yus/yuvarlak adamlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi