Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Nesillerin ihyası

Nesillerin ihyası

Yeryüzünde insanın ihyası, İslâm’ın maksududur. İslâm insanı ihya etmeye, saadeti dareyne (dünya âhiret saadetine) ulaştırmaya gelmiş olan bir dinidir. İnsanı ihya etmek yerine imha etmeyi hedef alan hiçbir kurum ve otoritenin İslâm nazarında değeri yoktur.
Asrımızda İslâm topraklarını işgal eden müstevliler, Müslüman nesillerin imanlarıyla oynamışlar, eğitimle, öğretimle, zaman zaman zor kullanarak korkunç bir irtidad gündeme getirmişlerdir... Müslümanları dinlerinden döndürmeye çalışanlar, imana şirki bulaştırmışlar, iktidara tuğyanı taşımışlardır.
Müstevliler tarafından istilâ ve işgal edilmiş bulunan günümüz İslâm toprakları, Nemrud’un egemen olduğu bir Mezopotamya, Fir’avn’ın egemen olduğu bir Mısır ve Ebu Cehil’in egemen olduğu şirkin merkezi hâline getirilen bir Mekke görüntüsü sergilemektedir... Bu topraklarda mahrum ve mazlum İslâm milleti, arasında Halilullah İbrahim (a.s.)’ın, Kelimullah Musa (a.s.)’ın ve Rasûlüllah Hz. Muhammed (s.a.v.)’in mirası olan Tevhid’i yeniden gündeme getirecek yeryüzünün varislerine ihtiyaç vardır.
Tevhid, nesilleri ihya etmenin özüdür. Onu kaybedenler ihya değil imha ederler.
İslâm’ın mahkûm, keyfîliğin ve cebrîliğin hakim olduğu bu ülkede modern hurafelerin etkisinde kalan, aklını kullanmayan, şehvet ve gazap duygularının etkisinde kalan vatandaşlar, “Türkiye Gemisi”ni delmeye başlamışlardır. Onları bu duruma getirenler, eğitim ve öğretim yoluyla gençliğin imanı çalanlardır. Nesiller elimizden çıkıyor. Bizim neslimize bize düşman olanlar sahip oluyorlar. Oysa ki biz kendimizi ve ehlimizi cehennemden korumakla mükellefiz. Rabbimiz buyuruyor: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi öyle bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlarla taşlardır” (et-Tahrîm Sûresi/6). Dini eğitime duyarsızlık hayatımızı karartır. Kendimizin ve çocuklarımızın dini eğitimine zamanında ehemmiyet vermez isek, kendimize yazık ettiğimiz gibi gençlerimizin mükellef olma sonrasındaki hareket ve davranışlarından da sorumluluğumuz devam eder. Kendi nefsimizi ve ehlimizi her daim tehlikelerden korumak gibi bir vazifemiz olduğunu asla unutmamalıyız. Bu ayet-i kerime, bu hususta biz ehli imanın kılavuzudur.
Genelde İslâm coğrafyasının özelde ise ülkemizin saadetinin sağlam ve ümit verici olması, bugünkü nesillerin ciddiyetle ele alınmasına ve geleceğe göre kalb-kafa bütünlüğü içinde İslam atmosferi dâhilinde yetiştirilmesine bağlıdır. Günümüzün talihsiz gençleri, aile ihmâlkârlığının bağrında hayata gözlerini açtı ve kendini insafsız bir çevrenin, merhametsiz hâdiselerin, öldürücü fikir akımlarının, din ve inanç hürriyeti kabul etmez laikçi dinozorların ve felç edici münkir ve müşrik medyanın ve neşriyatın kucağında buldu. Yarınları omuzlarında bayraklaştıracak olan bugünün dinamik güçleri, hâlihazırdaki durumun boğucu tesirinden kurtarılarak onlara kendi irâdeleri ile vahiy atmosferinde var olma ve yaşama yolunu göstermek, zamanımızın Müslüman idareci ve zimamdârlarına düşen rabbânî bir vazifedir. Bu rabbânî vazifeyi ihmal edenler, Allah düşmanlarının işlerini kolaylaştıranlardır.
Hakeza “Biz de Müslümanız” dedikleri halde nesillerine Allahû Teâla’nın ayetlerini, Hz.Muhammed (sav)’in hadislerini belletmek, ezberletmek ve uygulatmak yerine lehvel hadis (laf eğlencesi) kültürü’nün mahsulü olan türkü ve şarkıları ezberletmekle iftihar edenler de nesillerini ihya değil imha etmektedirler. Bunlar da İslâm’sız, Kur’an’sız bir hayatı dayatanların işlerini kolaylaştırmaktadırlar.
Bilgi kaynağı vahiy olmayan eğitim ve öğretim kurumları insanları eğitmiyor aksine eritiyor. İnsanı insanlığından ediyor. Altını çizerek diyoruz ki; İslâm topraklarında İslâm’ı bir hayat rejimi olarak kabul etmeyenlerin ortaya çıkardığı eğitim ve öğretim kurumları, nesilleri eğitmek yerine eritirler. Eriyen nesillerimiz, İslâm’dan arındırılmış cahili eğitim ve öğretim kurumlarının mağdurlarıdır. Nesilleri ihya etmek, öncelikli olarak onların çağın firavunlarının, cahili eğitim ve öğtretim kurumlarının elinden kurtarmak gerekir. Müslüman olarak genelde İslâm coğrafyasında özelde ülkemizde kendi keyiflerini kanun haline getirip hukuk diye dayatanların kalıplaştırılmış sınırlarından kurtulmayı başaramazsak, nesillerimizi vahiyle ihya etmemiz mümkün değildir.
Nesillerin vahiyle ihyası, geleceğin ihyasıdır. Bugünkü nesillerimizi yarının önder ve öncüleri olarak yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Yarınki önderlerimiz ve öncülerimiz bugünkü nesillerimizin içinden çıkacaklardır. Bugün nesillerini cahili eğitim ve öğretim kurumlarına emanet edenler, yarınki önderlerini ve öncülerini yanlış yerden seçenlerdir.
İmanda, amelde, ahlâk’ta nesilleri ihya etmek gerekiyor. Türkiyeli Müslümanlar olarak “kültür soykırımı”na uğramış bir ülkenin sakinleriz. Nesillerimizi bizden çalıyorlar. Değerlerimize düşman olarak yetiştiriyorlar. Teknik ve teknolojiyi Allahû Teâla yerine geçirmeye çalışan müstekbirler ve onların avaneleri, imanı tahrip ettiler. Gençliğin beynine, gönlüne küfrü, şirki, tuğyanı yerleştirdiler. İnandıklarının zıddına bir hayata alıştırdılar. Artık bugün bu ülkede Müslüman olarak İslâm dininden kaynaklanan değerlerini küçümseyip, yetersiz görerek Batı’nın değerlerine sevdalanan mürtecilerle karşı karşıyayız. Nesillerimizi bizden çalanlar, dinimize ve dinimizden kaynaklanan evrensel değerlere düşman hale getirenler, nesillerimizi mürtecileştirdiler. Geleceğimizi değerli kılmak istiyorsak, nesillerimizi mürtecilerin elinden kurtarmalıyız. Şunu biliniz ki; geleceklerini değerli kılanlar, hayatlarını imanlarına şahit tutanlardır. Müslüman olarak hayatınız imanınıza şahitlik edemiyorsa, siz geleceğinizi kaybetmişsiniz demektir. Nesillerine Kur’an ayetlerini, Peygamber (sav) hadislerini öğreterek, uygulamasını göstererek onları ihya etmeye çalışanlar, hayatlarını imanlarına şahit kılanlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi