Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Tandoğan’dan, Serindağ’a... CHP’nin “Vali”

Tandoğan’dan, Serindağ’a... CHP’nin “Vali”

Hikâyeyi bilirsiniz… Adam, etrafına topladığı vatandaşlara hitaben “mini etek aleyhinde” konuşmaktadır… Mini etek giyen kadın veya kızların “hafifmeşrep” olduklarını, erkekleri yoldan çıkardıklarını, “düpedüz ahlâksızlık” yaptıklarını filân söylemektedir… Hikâye bu ya; tam bunları söylerken, karşıdan “kendi kızı” görünür… Kırıta kırıta yürümektedir… Üstelik, “mini etekli”dir… Deminden beri adamı dinleyen vatandaşlar, “kızını” gösterirler ve “bu ne hâl” derler… Çünkü bu durum; “elaleme talkın verip, kendi salkım yutmak” gibidir… Ve ayrıca; “Onlar ki lâf ile dünyaya verirler nizamat, bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde” sözünü doğrulayan bir manzaradır… Şu hâle bakın; babası “mini etek” aleyhinde konuşmaktadır ama, kızı mini eteklidir… Dedik ya; etraftakiler “bu ne yaman çelişkidir?” deyince, adam, ne cevap verse beğenirsiniz; “Haspama da yakışıyor hani!”
Hikâye de gösteriyor ki;
Aleme “talkın” veriyorsan, kendin “salkım” yutmayacaksın!.. Ve yine, âleme “lâf ile nizamat” vermeye yelteniyorsan, kendi hanende “teseyyüp” bulunmayacak!..
Yoksa, “işi pişkinliğe vurmak” ve “haspama da yakışıyor” demek zorunda kalabilirsin!..
KILIÇDAROĞLU’NDAN SON İNCİLER!
Bu girizgâhtan sonra, gelelim asıl mevzuya…
Efendim; “Kâğıthane”ye “Kâğıttepe” diyerek “İstanbul’u ne kadar tanıdığını” ortaya koyan Kemal Kılıçdaroğlu; CHP Grup Başkanvekili sıfatıyla dün bazı konularda “açıklamalar” yapmış… Meselâ Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in “HSYK üyelerine psikolojik baskı kuracakmış gibi bir hava içinde” olduğunu ileri sürüp; resmen “ihsas-ı rey”de bulunan ve bir “siyasetçi” gibi konuşan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in de “avukatlığına” soyunup; “Sayın Gerçeker her uzatılan mikrofona konuşan biri değil!” deyip eklemiş; “Şahsî görüşünü açıklamış, dikkatli ve sorumlu bir üslup kullanmıştır!”
Bunlar üzerinde durmuyorum…
Öyle ya;
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “Ergenekon avukatlığı” yaptığı bir Türkiye’de, Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu’nun “Yargıtay Başkanı’nın avukatlığı”na soyunması gayet normaldir!..
Benim normal bulmadığım, Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu sözü oldu:
“AKP’nin Bolu Valisi’ni alıp, AKP kadrosundan Parlamento’ya taşıması gerekiyor!.. İş, o noktaya geldi… Artık o bir vali değil, AKP’nin Bolu temsilcisidir!”
Bazı “söz”ler vardır ki; onu hemen “herkes” söyleyebilir ama, “bazıları” asla!..
Meselâ, “valiler” konusunda herkes, her şeyi söyleyebilir ama özellikle “CHP’liler”in valiler konusunda ahkâm kesmeye hakları yoktur!..
Çünkü CHP’nin “vali”ler konusunda “sabıka”ları vardır!.. Dolayısıyla, Bay Kılıçdaroğlu; “kartel gazeteleri”ndeki Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar ile ilgili haberlere “sazan” gibi atlayıp, onu “AKP’nin Bolu Valisi” olarak itham etmeden önce, “CHP valileri”ni düşünmeliydi…
TANDOĞAN “CHP VALİSİ” DEĞİL MİYDİ?
Meselâ, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ı!..
Hani, “Tandoğan Meydanı”na adı verilen “Vali” vardı ya, işte onu!..
Hani, “Bu memlekete komünizm gelecekse, onu da biz getiririz” diyen “CHP’nin Ankara İl Başkanı, CHP’nin Ankara Valisi ve CHP’nin Ankara Belediye Başkanı” vardı ya, işte onu!..
Malûm; iş bu Nevzat Tandoğan, 3 Mayıs 1944’te tutuklanıp huzuruna çıkarılan merhum Osman Yüksel Serdengeçti’ye hitaben, aynen şöyle demiştir:
“Ulan öküz Anadolulu!.. Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var?.. Milliyetçilik lazımsa, bunu biz yaparız… Komünizm gerekirse, onu da biz getiririz… Sizin iki vazifeniz var. Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek… İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek!!!”
Sadece bu değil… Tandoğan’ın, kendini “devlet” zanneden bu “söylem”leri gibi, yine kendini “devlet” zanneden “eylem”leri de vardı ki; buyurun birkaçına bakalım:
¥ 1929’da başlayıp, 17 yıl valilik ve belediye başkanlığı yapan CHP’nin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, Atatürk Bulvarı’nı her gün süpürtür, sulatır; gece de aydınlatırdı.
“Görüntü bozulmasın” diye köylüleri ve tulumlu işçileri bu caddeden uzak tutardı.
Ayrıca bir genelgeyle hayvanların da caddeye çıkışını yasaklamıştı.
¥ “Sandalyesiz bakan” denilen Tandoğan, asayişin bozuk olduğu sanılır diye cinayet ve hırsızlık olaylarının gazetelere haber olmasını da engellerdi.
“Ankara Palas’ta verilen bir baloyu sokaktan izleyen çocuklar”dan söz etti diye bir gazeteciyi kentten attırmıştı.
Uzatmanın âlemi yok…
“Anadolu insanı”na tepeden bakıp, onlara “Öküz Anadolulu” diyen kişi; hem “CHP’nin Ankara Valisi”dir ve hem de “CHP Ankara İl Başkanı!”
Pardon, “Belediye Başkanı” da odur!..
Yani, her yönüyle “CHP’nin Ankara Temsilcisi”dir!..
VALİ SERİNDAĞ’DAN N’AABER?
CHP kurmayları, özellikle de Bay Deniz Baykal, “kök”lerine yönelik bir lâf söylendiğinde öfkelenir ve havalara zıplar… Başbakan Tayyip Erdoğan, bir defasında “CHP’nin kökü bereketsiz” demişti de, Bay Baykal küplere binmiş, “kök”lerini savunmuştu…
CHP’nin “kök”lerinde, elbette Nevzat Tandoğan da vardır!.. Dolayısıyla onu da savunurlar!..
Peki o zaman soralım, Bay Kılıçdaroğlu’na;
“CHP’nin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan hakkında ne düşünüyorsunuz?!?”
Bay Kılıçdaroğlu düşünedursun, biz kendisine “Bolu eski Valisi M. Ali Serindağ’ı” hatırlatalım…
Şu anda “Merkez Valisi” olan M. Ali Serindağ, hepinizce malûm ki; Mayıs 2008’de, hem de “görevde olması” gereken “mesai saatleri” içinde, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ı ziyaret etmiş, onunla “CHP Valisi” gibi konuşup, “seçim taktikleri” vermişti… Sohbetleri de, tepeden-tırnağa “siyasî” içerikliydi…
Karşılıklı sohbet esnasında;
¥ Başbakan, Bakanlar, bazı cemaatler, cemaat önde gelenleri hedef alınıyordu,
¥ Vali’nin bağlı bulunduğu İçişleri Bakanı’nın “Tarikatçı olup olmadığı” karşılıklı olarak sorgulanıyordu,
¥ Bir Bakan tarikat önde geleninin cenazesine katılmasından dolayı kıyasıya eleştiriliyor ve Vali’nin o cenazeye “Bakan’a tavır koyarak gitmediği” itiraf ediliyordu,
¥ CHP’nin sıçrama yapabilmesi için hangi kamu görevlileriyle nasıl çalışabileceği ve o ilde CHP’nin yerel seçimleri almak için neler yapması gerektiği tartışılıyordu…
Lütfen dikkat;
Vali Mehmet Ali Serindağ’ın “siyasî” konuşmalar yapıp, “seçim taktikleri” verdiği Önder Sav, “CHP Genel Sekreteri”dir!.. Vali Bey de o an, “CHP’nin Bolu Temsilcisi” gibi konuşmaktadır!..
Malûm; Aslan Değirmenci ve Serdar Arseven’in muttali oldukları bu konuşmayı, Vakit’in 26 Mayıs 2008 tarihli sürmanşetinde “Sanki CHP Valisi” başlığıyla duyurmuştuk…
Duyurmamızla birlikte, ortalık karışmıştı…
CHP’liler “en son teknoloji ile ortam dinlemesi yapıldığı”ndan tutun da, “telekulak” paranoyalarına varıncaya kadar her iddiayı gündeme getirmişlerdi!..
Oysa, ortada ne “telekulak” vardı, ne de “ortam dinlemesi” diye bir şey!..
“Telefon özürlü” olduğu söylenen Önder Sav, muhabirimizle konuşmasından sonra telefonun “no” tuşuna basacağı yerde, telefonunu “açık” unutmuş, muhabirimiz de o konuşmalara muttali olmuştu…
Sonra?.. Sonra, CHP Genel Merkezi’nin bütün odalarında “böcek” aradılar, bulamadılar!.. Vakit’i suçladılar, önlerine “belge”leri koyunca susmak zorunda kaldılar!.. “Mahkeme”ye verdiler ama duruşmalara gelmediler!..
VALİ, ŞAHSÎ GÖRÜŞ AÇIKLAYAMAZ MI?
Tabiî, bütün bunlar, kamuoyunun “olayın özü”nü tartışmasını engellemek içindi…
Cayırtı kopardılar ki; “Bir valinin, hele de mesai saatlerinde CHP Genel Merkezi’nde ne işi var?.. Devletin Valisi, CHP Genel Sekreteri’ne nasıl oluyor da siyasî taktik veriyor?” soruları gündeme gelmesin!..
Bu olayı “örtbas” etmek için elinden gelen çabayı sergileyen CHP, şimdi kalkmış, “Bolu Valisi Akpınar’ın siyasî konuşmalar yaptığını” ileri sürüyor!..
Oysa, Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar; gündeme gelen ifadeleri “kendi kurduğu web sitesinde” açıklıyor… Ayrıca, “kişisel görüş”lerini dile getiriyor… Dahası; hiç kimseyi “itham” etmeden, “teklif”lerde bulunup, diyor ki;
“MGK kaldırılmalı, Genelkurmay, Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı, Askerî Yargıtay kapatılmalı, Anayasa Mahkemesi üyelerini Meclis seçmeli!”
Bu “fikir” ve “teklif”ler elbette tartışılabilir… Bunu herkes tartışabilir… Ama CHP’liler, özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu tartışamaz!.. Çünkü efendim; Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in; “şahsî görüşlerini açıkladığını”, bunu yaparken de “dikkatli ve sorumlu bir üslûp kullandığını” söyleyen bir Kılıçdaroğlu’nun, “şahsî görüşlerini açıklayan” Bolu Valisi’ni hedef almaya hakkı yoktur!..
Hele de, geçmişlerinde, Nevzat Tandoğan gibi bir sürü “CHP Valisi” varken!..
Sözün özü: “Vali”ler konusunda en son konuşacak parti, CHP’dir!..
Çünkü, “haspama yakışmıyor!”
=================
İzninizle... İzne çıkıyorum
Biliyorum, “emrivaki” gibi oldu ama, “izin” vereceğinizden kuşkum olmadığı için, “bir süre dinlenmek” isteğimi, onaylarınıza sunuyorum…
Allah nasip ederse, Salihli’ye gidip; hem “eş, dost, akraba”larla hasret gidermek, hem de “rahmetli babam ve annem” başta olmak üzere, aile büyüklerinin “kabir”lerini ziyaret edip, “dua”lar etmek istiyorum…
Eğer mümkün olursa, “köy”lere de uzanmak ve oralardaki “arkadaş”larımla sohbet etmek istiyorum…
Tabiî, bu arada “üretici”nin durumunu da yakından görme imkânı bulacağım…
Hasılı kelâm; bir süre “gündem”den ve elbette “gerilim”den uzak kalmaya çalışacağım, tabiî kalabilirsem!..
Ayrı kaldığımız süre içinde gelişen olayları ve gezip-gördüğüm yerlerdeki intibalarımı inşallah döndükten sonra yazarım…
Şimdilik Allahaısmarladık…
Dualarınızı eksik etmeyin… Ve de, hakkınızı helâl edin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi