Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

İçi sevgi dolu kutularınız var mı?

İçi sevgi dolu kutularınız var mı?

Öldüğümde bayraklar yarıya inmesin, istemem!..
Varsın televizyonlar, radyolar duyurmasın öldüğümü!..
Varsın gazetelerde tam sayfa “ölüm” ilânlarım çıkmasın!..
Bando-mızıka ile kalkmasın cenazem! (Rahmetli N. Fazıl’ın dediği gibi, tabutumu “Dört inanmış adam” taşısa yeter)...
Övgü dolu konuşmalar yapılmasın cenazemde!.. Politikacılar kara gözlüklerini takıp katılmasın cenazeme!.. Nutuk istemem, şaşaa istemem, tantana istemem, alkış hiç istemem.
Öldüğümü duyanlar, “Seni seviyoruz” deseler ve sevgilerini “fatiha”ya dönüştürseler, yeter.

Adamın biri, üç yaşındaki kızını, bir rulo altın renkli kaplama kâğıdını ziyan ettiği için cezalandırmıştı.
Çünkü maddi durumları hiç iyi değildi. Bu yüzden küçük kızının, ambalaj kâğıdı olarak sattığı kâğıtlardan bir kısmını israf edip anlamsız bir kutuyu onunla sarmasına çok sinirlenmişti.
Kızı ne kadar küçük olursa olsun, böyle bir şey yapmamalıydı. Çünkü ailenin her kâğıt parçasına ihtiyacı vardı. Hele de altın renkli olanlar, en kolay satılanlardı.
Oynamak için daha ucuz bir şey seçebilirdi. Ya da kâğıdı kullanmadan önce kendisine sorabilirdi. Küçük kız ise ceza olarak kapatıldığı odada kahkahalar atıyordu. Bu kadar mutlu görünmesi neyin nesiydi?
“Kes sesini!..” diye bağırdı kızını kapattığı odaya doğru, “yaptığın hatanın cezasını sessizce çekmelisin.”
Kız sustu. O susunca her şey susmuş gibi geldi adama. Biraz sert davrandığını için için kabullendi. Ancak altın renkli kâğıtların israf edilmesini bir türlü içine sindiremiyordu.
Ertesi gün, küçük kız babasının çalıştığı yere geldi. Altın renkli kâğıtla sardığı kutuyu sımsıkı tutmuştu. Gülümseyerek babasına yaklaştı ve kutuyu uzattı: “Al babacığım, sana bir hediye getirdim.”
Adam önce ne yapacağını, nasıl davranacağını kestiremedi. Kızının armağanını reddedemezdi. Ayrıca da merak ediyordu, en kıymetli kâğıtla sardığına göre, acaba içine ne koymuştu? “Teşekkür ederim” diyerek altın renkli kâğıda sarılı kutuyu aldı.
Gösterdiği aşırı tepki için kendini suçlu hissetti, ama kutunun boş olduğunu görünce, için için sinirlenmekten de kendini alamadı. “Birine bir hediye verdiğin zaman kutunun dolu olması gerektiğini bilmiyor musun?” diye bağırdı kızının yüzüne.
Küçük kız babasına yaşlı gözlerle baktı ve şöyle mırıldandı: “Ama kutu boş değil ki...”
Adam daha bir dikkatle baktı kutunun içine. Evirdi, çevirdi, salladı. Kutu boştu.
“İçinde hiçbir şey yok” dedi adam, “bir de utanmadan babana yalan söylüyorsun.”
“Asla!..” dedi küçük kız, “ben asla yalan söylemem. Bakmayı bilirsen, kutunun ağzına kadar dolu olduğunu görürsün.”
Adam bir daha baktı. Görünürde hiçbir şey yoktu. Kızına döndü. Tüm öfkesini tek kelimeye doldurup kızının suratına boşalttı: “Yalancı!..”
Küçük kız kendi yüreğine büzüldü. Kutunun içindekileri, babası neden göremiyordu acaba? Açıklamaya çalıştı:
“Babacığım, ben sarı kutunun içine önce sana duyduğum büyük sevgiyi doldurdum, sonra öpücüklerimi üfledim. Hepsi senin içindi babacığım.”
Adam birden ayıldı:
“Se.. sevgilerini.. öpücüklerini mi?..” diye mırıldandı.
“Evet” dedi küçük kız mırıl mırıl bir sesle; “sevgilerimle, öpücüklerimle tepeleme doldurmuştum altın renkli kutuya.”
İçi paramparça oldu adamın...
Atılıp kızına sarıldı. Sımsıkı kucakladı. Öpücüklere boğdu solgun yanaklarını:
“Canım kızım, bitaneciğim!”
Gözyaşları sel olmuş akıyordu.
“Ağlama babacığım” dedi küçük kız, “ben bu kutuyu ağlaman için değil, sevinip mutlu olman için hazırladım.”
“Biliyorum kızım” dedi adam gözlerini silerken, “çok düşüncelisin. Hata bende ki, kutuya doldurduğun sevgilerini ve öpücüklerini görememişim. Lütfen beni bağışla.”
Adam altın renkli kutuyu yatağının başucuna koydu. Yıllarca sakladı. Her sabah uyanır uyanmaz ona gülümsüyor, cesaretini yitirdiği anlarda ise, kutunun içindeki öpücüklerden birini çıkarıp yanağına konduruyor, kızı tarafından ne kadar sevildiğini düşünerek güç topluyordu...
Kendini mutsuz hissettiği anlarda kutuyu alıp yüreğine bastırıyor, kızının sevgisini hissederek mutlu oluyordu.

Umarım hepinizin içi sevgiyle dolu altın renkli kutularınız vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi