Serdar Arseven

Serdar Arseven

Leyla Zana’nın Ataları!..

Leyla Zana’nın Ataları!..

“Kürt açılımı” tartışmalarını ele aldığımız dünkü yazımızı “Şeyhler, Dervişler, Müritler bölgesi olan Güneydoğu’nun meselelerinin ‘Laiklik’ mevzuuna dokunmadan çözülebilmesi ne mümkün” diyerek bitirmiştik...
Diyarbakırlı okuyucumuz Mehmet Çelik, yazıya katkı için bazı hatırlatmalarda bulunmuş...
Diyor ki;
“Buradaki CHP’lilerin, DTP’lilerin babaları, dedeleri birer Şeriat büyüğüdür. Bu insanlar, devletin yanlış kuruluş felsefesinin kurbanları olarak kaybedilmiş gibi görünmektelerse de... Üzerlerine biraz eğilirsek, tarihi arka planları öne çıkar ve bakarsınız kurtulurlar!..”

Evet, bunu biliyoruz...
AK Parti’ye kapatma davası açan Başsavcı’nın atalarının yanı sıra, hayatta olan aile fertlerinin de kahir ekseriyetle dindar olduğunu ilk olarak biz yazmıştık.
Değerlerimizle karşı karşıya gelmiş gibi görünen pek çok zâtın, yakın tarihleriyle hatta bugünleriyle kavgalı olduklarını görmekteyiz...
Mesela; Silvan-Bahçeköylü Leyla Zana; Şeyh Fahri (R.A.) isimli mübarek bir zatın kızıymış, Allah dostu “Ata”larından Şeyh Yahya (R.A.) bölgedeki Nakşi ruhunun önde gelen sembollerinden...
Zana’nın aile fertleri olan “Yeşil”lerden bazıları, büyük inşaat firmalarına sahipler ve ağırlıklı olarak Dubai, Suudi Arabistan taraflarındaki “Şeriat aşıkları” ile uyum içinde çalışıyorlar.
Leyla (Zana) ise, malûm halleri ile bu ruhun uzağında kalmış...
“Kuruluş felsefesi”nin yanlış yollara sürüklediği Leyla Zana, şu sıralar inzivada...
Tefekkür halinde...
Hazır Ramazan da geliyor;
Niçin “tövbe” etmesin?..

Leyla Zana veya bir başkası...
Kişisel durumlar bir yana, Güneydoğu’nun uzak, yakın geçmişteki ve bugünkü “manevi” yapısını göz ardı etmemek gerek...
Hangi yanına baksam Güneydoğu’nun; “İslam”ı görüyorum...
Ve İslam’sız bir açılımı da mümkün görmüyorum!..
KEMALİST DEDİĞİN BÖYLEDİR, PEK AZ DÜŞÜNÜR!..
“Güneydoğu: Şeyhler, Dervişler, Müridler bölgesi” başlığı altındaki yazımıza muazzam tepki geldi...
Dindarlardan tebrik yağarken; Kemalistler hücum halinde...
Atatürk’ün “Türkiye, Şeyhler, Dervişler, Müridler ülkesi olmayacaktır” dediğini yazıp; “emelimize hiçbir zaman ulaşamayacağımızı” öne sürüyorlar.
Lâf!..

Bunu yazanlar, o “sefalarının” devam ediyor oluşunu, büyük ölçüde “cemaat çalışmalarına” borçlu olduklarını bilebilseler!..
Kemalistlerimiz için açmış olalım bu altı çizili cümleyi:
Cemaatlerin yardım elini uzattıkları insanların büyük bir bölümünü “devletin şefkat elinden” istifade edemeyenler oluşturuyor...
Cemaat faaliyetleri, “suç oranlarının artmasına” sebep olabilecek durumdaki insanların birer “hayırsever” haline gelmesine vesile oluyor.
Örnek mi?
Geçtiğimiz günlerde, Fatih Altaylı’nın programında, mesajlarını “espriyle karışık veren” Cübbeli Ahmet Efendi’nin ne kadar sıkıntılı işlere giriştiğini...
Ve ne kadar büyük riskler aldığını kaç kişi bilir?..
Hele, kaç “tuzu kuru Kemalist” bilir!..
Cübbeli Ahmet Efendi; “Sulukule” taraflarının, bolca mahpusluk yaşamış ve tekrar mahpusluk olmaktan endişesi kalmamış bıçkın delikanlılarıyla ne kadar uğraştı...
Onları, içinde bulundukları bataktan kurtarmak için neler yaptı.
Ev sohbetleri mi, vaazlar mı, “nokta kurtarma operasyonları” için mürit görevlendirmeler mi?..
Neler, neler...

Şimdi...
Bize “slogan” gönderen Kemalistler...
Tuzu kuru Kemalistler:
Cübbeli Ahmet Efendi ve diğer vatanseverlerimizin bu çalışmaları olmasaydı ve o “suça meyilli” vatandaşlarımız, “Namaza, abdeste” yönlendirilmemiş olsaydı...
Düşündünüz mü;
Neler gelebilirdi bu ülkenin başına...
Ve bilhassa da tuzu kuru olanlarımızın başına!..
Atatürk’ün “Şeyhler, Dervişler, Müridler ülkesi olmayacaktır” dediği Türkiye’nin çoğu caddesi, gecenin bir yarısında rahatlıkla dolaşılabilecek durumdaysa eğer, bundaki “Cemaat katkısını” hesaba katmak gerek!..
Milyonlarca vatandaşa kucak açmak suretiyle devletin “Sosyal hizmetler açığını kapatan” Cemaatler; -Türkiye sanki “Şeyhler, Dervişler, Müridler Ülkesi”ymiş gibi- tuzu kuru Kemalistlerin de güvenliğine katkıda bulunuyorlar...
Sadece o mu?..
İşte Ramazan’a geliyoruz...
Fitreler, zekatlar verilecek...
Ve bu ibadetler sayesinde, pek çok ocağa “aş” girecek...
Tencerenin kaynamadığı toplumlarda meydana gelebilecek olumsuzlukların çoğu, bu ibadetler sayesinde engellenecek...

Tuzu kuru Kemalistlerimiz, rahatlarını, huzurlarını “Cemaat faaliyetlerine” borçlu olduklarının hesabını yapmaktan âcizler, çok yazık!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi