Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bahçeli ve Baykal Diyalogdan Niye Ürküyor?

Bahçeli ve Baykal Diyalogdan Niye Ürküyor?

Lider özelliğine sahip insanlar, diyalogdan ürkmez ve kaçmaz. Lider olmayı becerebilenler; kendilerine ve ideolojilerine güvenen kişi ve kişiler demektir.
Kendisinden emin olmayan, kendisine güvenmeyen, tabanı ile tavanı arasında sağlam bir bağ kuramayan liderler, diyalogdan sürekli ürker, korkar ve kaçarlar.
Galiba Sayın Başbakan, Bahçeli ve Baykal’ı bu sınıfa sokmak istemiyor ki, onların tüm hakaretlerine, küfürlerine, yalan ve iftiralarına rağmen hâlâ diyalog kurmak istiyor.
Bu anlamda Başbakanı takdir etmemek mümkün değil. “Ya gelin ya da geleyim konuşalım” diyor. Yahu “Gelin konuşalım” diyen bir insana; “Hayır! Gelmem! Sen de bana gelme!” diye karşılık vermek, nasıl bir vücut kimyasına sahip olmaktır Allah aşkına?
Başbakan diyor ki; “Siz henüz demokratik açılımın içeriğini bile bilmiyorsunuz, içeriğini bilmediğiniz meselelerde ahkâm kesiyorsunuz. Gelin size içeriğini anlatayım veya gelip anlatayım. Eğer bir yerde hatamız varsa, yanlışımız varsa, döner sizin dediğinizi yaparız.”
Daha ne desin bir Başbakan bre dostlar. Maalesef, Bahçeli ve Baykal’ın bu sözlere dahi tahammülü yok. R. Tayyip Erdoğan; “Hava bugün çok bulutlu” dese, “Sen bize ördek dedin” diye kıyameti koparıyorlar. Ve direkt reddediyorlar.
Bahçeli ve Baykal her konuda olduğu gibi bu meselede de körü körüne direniyor ve karşı çıkıyorlar. Toplumun refahı, ülkenin barışı, memleketin gelişmesi ve büyümesi gibi hiçbir meseleleri yok. Olması da mümkün değil zaten. Barışa ve kardeşliğe fersah fersah uzak bu kişiler, memleket için bugüne kadar ne yaptılar da bundan sonra ne yapacaklar?
Bahçeli’nin de Baykal’ın da R. Tayyip Erdoğan’a olan nefretleri; gözlerini karartmış, yüreklerini daraltmış, kalplerini sancıya sevk etmiş. Esasında R. Tayyip Erdoğan’ı sevmiyorlar. Sevmemelerinin faturasını da memlekete ve millete ödetiyorlar.
Elbet herkes herkesi sevmek zorunda değildir. Ama eğer bir insan liderse, ülkeyi yönetmeye talipse, diyalogdan yana olmak zorundadır. Tehditlerle, öfkelerle, belden aşağı vurmalarla siyaset yapılmaz, lider olunmaz, memleket idare edilmez.
Bahçeli ve Baykal, çok akıllı, çok bilinçli, çok tecrübeli de bu millet çok mu salak? Henüz kuruluşunun üzerinden bir yıl geçmemiş bir partiyi büyük çoğunlukla iktidara getiren halk, bu ülke sınırlarında yaşamıyor mu? Aynı partinin ikinci kez iktidara gelmesi, hiçbir şey ifade etmiyor mu bu öfkeli varlıklara?
İnsan olan insan kendisine şunu sorar; “Biz bu kadar bağırıyor, çağırıyor, yırtınıyor, akla hayale gelmedik şekilde her söylediklerini reddediyoruz da niye bu milletin nezdinde en küçük bir itibarımız ve güvenimiz yok? Onlara küfretmek yerine kendimize bir dönüp baksak olmaz mı?”
Yürekleri varsa sorarlar ama “eneleri” müsaade etmez. Bencillikleri dağlardan yücedir bu adamların. Başbakan’dan ve ekibinden en çok rahatsız oldukları bir taraf da şu: R. Tayyip Erdoğan’ın adam gibi bir mü’min olması. Fakirin, fukaranın sofrasına oturması, dini vecibelerini açıktan ve net şekilde yerine getirmesi, hem Bahçeli’yi hem Baykal’ı hem de bunların ikisini kullanan belli çevreleri çok rahatsız ediyor.
Yine her ikisinin kimyasına göre; “Allah” “Peygamber” ve “din” diyen hiç kimsenin itibarı yoktur ve böyleleriyle bırakın diyalog kurmayı, yan yana dahi gözükmek istemezler. “Gizli din sevmezliklerini” ancak böyle ifade ederler. Daha ilerisi var da onu diyemiyorum.
Bunları söylerken haksızlık ettiğim düşünülebilir. Baykal’ın ve Bahçeli’nin hayatına bakarlarsa ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Elbette kimsenin dini inançlarını sorgulamak gibi bir hakkımız yoktur. Haddimizi biliriz ama “Görünen köyün de ırağı olmaz.” Halep de burada arşın da.
Bu toprakları ve milleti seven insanlar, “polemik değil, diyalogdan” yana olmak zorundadırlar. Silahla tehdit eden bir öfkeyle mikrofonların başına geçip; “Hiç gelme, git, konuşma,” diye öldürmeye hazır bir surat ifadesiyle açıklamalar yapılıp, sahneden kaçılmaz. Kaçanlar işte böyle muhalefet yapmayı beceremez ve yedi yıllık bir iktidarı muhalefetsiz bırakırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi