Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Değişim ve dönüşüm bazı gazetecileri fazla etkilemiş!..

Değişim ve dönüşüm bazı gazetecileri fazla etkilemiş!..

Gelişen teknoloji ve değişen dünya ister istemez bizim mesleği de önemli ölçüde etkiledi. Bundan 40 yıl önce Rüzgarlı Sokağa (O yıllar Ankara'nın basın ve.yayın merkeziydi) adımımı attığım gün ile bugün arasında çok büyük değişiklikler oldu... Değişiklikler sadece teknolojik gelişmeye paralel olmadı, gazetelerin patronları açısından da değişime uğradı. Mesleğe ilk başladığım yılları düşünüyorum da o günler gazete patronu durumunda olanların çoğu ile de birlikte çalıştığım hepsinden çok şeyler öğrendiğim gazete patronları bugün başka alanlarda iş yapıyorlar. Mücadeleciliği ile tanığım gazeteci patronlar bugün kenara çekilmiş durumda. Bunun nedenleri üzerinde duracak değilim. Bir gazete patronunun meslekten gelmiş olması ile iş hayatından gelmiş olması sanıyorum gazeteciliğe bakışta önemli bir değişikliğe yol açtı. Bunu söylerken iş adamlarının gazeteciliğe soyunmasına karşı çıkıyor değilim. Ancak ister istemez iş adamı öncelikli olarak sahip olduğu medya organlarının gücünden yararlanamaya bakıyor. Bir bakıma sahip olduğu gazete ve televizyonların getirdiği ile götürdüğünü mukayese etmek zorunda kalıyor. Sanıyorum 40 yıl öncesine göre mesleğimizde meydana gelen anlayış değişikliğinin temelinde bu husus önemli yer işgal ediyor. Tepe yönetimleri ile sınırlı kalsa da gazetecilere ödenen ücretlerde eskiye göre ortaya çıkan artışlar ister istemez patrona şirin görünme içgüdüsünü harekete geçirmiş, bu arada gazetelerin tepe yönetiminde yer alabilmek için ayak oyunları artmış, sadece iç ayak oyunlarının artması ile kalınmamış bazı gazeteci ve yazarlar çalıştıkları gazeteden alamadıklarını alabilecekleri gazetelere atlamanın bir yolunu arar olmuşlardır. Kısacası meslek ahlakı anlayışında da ciddi ölçüde değişiklik olmuştur.

Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında son zamanlarda bazı köşe yazarlarının gazete patronlarına yönelik bazı yönetici ve yazarların işlerine son verilmesi yönündeki talep ve telkinlerini anlamak kolaylaşıyor. Elbette bu tip talep ve telkinleri sonuç verecek olursa ille de listelerin sahipleri diğer gazetelerde kesin görev alacaklar anlamına gelmeyebilir. Bu talepler iktidar adına da dile getiriliyor olabilir. Yani iktidar sahiplerinin şikayetlerinin dillendirilmesi olarak düşünülebilir. Eğer liste yayınlayanlar iktidara yakın isimlerse böyle düşünülmesinin yadırganacak bir yanı da olmaz.

Gazetecilerin görevi bir başka gazete patrona akıl vermek, kimlerle çalışması gerektiğine dair yol göstermek midir? Gazetecilik ahlakı ile bağdaşır yanı olabilir mi? Bu arada iktidar adına yazıp çizmedikleri halde ısrarla bazı yazarların ve yöneticilerin patronlarına alenen şikayet edilmesinin ahlaki bir izah olabilir mi? Acaba bu gazeteciler kendilerini bazı gazete patronlarından akıllı, kimlerle çalışıp çalışmaması gerektiğini bilemeyecek kadar yetersiz mi sanıyorlar? Kaldı ki farklı görüş ve düşüncelere sahip olmak insanın bir başka meslektaşının ayığını kaydırmak için çabalamasının izahı olabilir mi? Eğer oluyorsa bu farklı görüş ve inanca tahammülsüzlük olmaz mı?

Bu noktada birileri çıkıp "Bu ülkede kimin farklı görüş ve düşünceye tahammülü var ki benim olsun. Madem ki bugün biz güçlüyüz öyle ise bu gücümüzü farklı görüş ve inanç sahiplerini tasfiyede kullanabiliriz" mantığından hareket edebilirler. Ancak böyle bir yaklaşım muvaffak olursa ortada sadece tek tip düşünce kalmaz mı? Böyle bir ortamda gazetecilik yapılabilir mi? Bunun adı demokrasi olabilir mi? Böyle bir anlayış ile geçmişte darbecilere alkış tutan ve zemin hazırlayan gazetecilerden bir farkları kalır mı?

Hemen belirteyim ki bir insanın samimi olarak komünist ya da faşist, inançlı ya da inançsız olmasını anlayabilirim ama ne halt olduğu, kimin yanında durduğu, neye inanıp sahip çıktığı belli olmayan bir tavrı anlayamam, anlayamıyorum. Eğer tüm bunlar kavuşulmuş refah seviyesini korumak adına yapılıyorsa o çok daha vahim. Hemen her gün bu liste tartışmasını sürdüren, birilerini birilerine şikayet eden, onları atında beni alın anlamına gelebilecek yazıları gördükçe inanın bu mesleğe verdiğim 40 yıla üzülmeye başladım.

Çünkü mesleğe başladığım yıllarda bizi heyecanlandıran tek husus gazetemizin o gün ne kadar sattığıydı. Hatta, bir gün çalıştığım akşamları piyasaya çıkan gazete iki baskı yapmış o günkü satışı rekor denebilecek bir sayıya ulaşmıştı. Ancak, olaylardaki gelişme devam ediyordu. Patron ve tüm çalışanlar hemen üçüncü baskı hazırlığına başladık ve gazeteyi bastık. Ama dağıtıcı çocuklar evlerine gitmişlerdi. Patron dahil hepimiz üçüncü baskıdan kolumuzun altına bir miktar gazete alarak Ankara'nın başta Ulus ve Kızılay semtleri olmak üzere çeşitli noktalarına dağılarak gazeteyi kendimiz sattık ve gazeteler bittiğinde patronla bir noktada buluşarak üçüncü baskının parası ile hep birlikte yemek yemiştik. O gün üçüncü baskıyı yapmış olmanın verdiği hazzı hala duyarım. Demek istediğim o ki artık gazetecilikte bu heyecanda kalmadı hedef patronu ya da iktidarı memnun etmekten ibaret hale gelmiş olacak ki birbirlerinin ayağını kaydırma yarışına girilmiş... Ne diyeyim... Yazık... Meslek adına çok yazık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi