Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Ülkeleri ne böler?

Ülkeleri ne böler?

Kürt açılımı ya da demokratik açılım gündeme geldiği günden beri CHP ve MHP açılımın ülkenin bölünmesine yol açacağını, açılım diye söylenenlerin tümünün ülkeyi bölünmeye götüren bir planın parçaları olduğunu ileri sürüyorlar. Olaya bu açıdan bakınca da açılıma destek verenlere kolaylıkla hain damgası vuruluverdi. Bu yaklaşımın gerçekle bağdaşmadığı hiç düşünülmedi. Bu arada ısrarla bir de Yugoslavya'ya vurgu yapıldı. Yugoslavya'nın Tito'dan sonra dağılması hatırlatılarak toplum korkutulmaya çalışıldı, hala da çalışılıyor. Açılımı desteklemek en azından toplumun büyük bir kesimi açısından dağılmaya çanak tutmak olarak nitelendirilemez böyle bir nitelendirme haksızlıktır.

Ortada bir sorun varsa o soruna çözüm bulunması gerekir. Çözüm bulması gerekenler şimdiye kadar bunda başarılı olamadılar. Kan akmaya devam ediyor. Böyle olunca da bırakın olduğu gibi kalsın, akacağı kadar kan aksın bundan bize ne denebilir mi? Açılımı eleştirmek mümkündür.. Yanlış görünen hususlar olabilir. Bunları dile getirmek elbette herkesin görevidir.

Ancak, Yugoslavya örneği gösterilerek toplumun korkutulmaya çalışılması elmalarla armutların bir sayılmasına benzer. Çünkü, Türkiye ile Yugoslavya arasında şartlar bakımından hiçbir benzerlik yoktur. Yugoslavya'nın dağılma sürecinde iç etkenler kadar dış etkenlerin de rolü vardır. Bir bakıma Batılı ülkeler Yugoslavya'nın dağılmasını özellikle desteklemişlerdir. Saraybosna kuşatmasının bininci günü münasebetiyle davet üzerine Bosna'ya gittiğimizde Hırvatistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinde pek bir sıkıntı çekilmediğini gördük. Hatta, Hırvatistan'ın Almanya desteği ile daha Yugoslavya döneminde yarı bağımsız olduğunu pek çok Yugoslav vatandaşından dinlemiştim. Yani denebilir ki savaş yıllarının ardından ortaya çıkan şartlar ve Tito'nun becerisi ile çeşitli uluslar Yugoslavya üst kimliği altında toparlanmış ve ortada gerçek dayanağı olmayan bir devlet çıkmıştı. Bu birlikteliğin uzun süre devam etmiş olması Yugoslavya'yı gerçek bir devlet haline getirmez.. Ancak, Komünizmin iflası ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Yugoslavya kimliği alında birleşmiş olan çeşitli uluslar kendi kimliklerini hatırlamaya başlamışlardır. Sırp milliyetçiliği Yugoslavya'nın parçalanmasını hızlandırmış, parçalanırken de çok fazla kan dökülmesine yol açmıştır. Çünkü, Sırplar Yugoslavya'nın gerçek varisi olarak kendilerini görmüşlerdir.

Bu noktada Devrim Sevimay'ın "Merhaba Rumeli" yazı dizisinin altıncı bölümünde yer alan eski milletvetkili ve matematik öğretmeni Aysel Bahri ile yaptığı röportajdan bazı aktarmalar yapmak istiyorum.

Aysel Bahri "Ülkeleri haklar değil milliyetçilik böler" diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Yugoslavya'nın parçalanmasına kadar herkes Yugoslav'dı. Bölündükten sonra sanki kopmuş, atılmış gibi hissetti insanlar. Öyle bir kopma oldu ki herkes yaşadığı boşluğun yerine milliyetçiliği koydu. Herkes birden Arnavut oldu, Makedon oldu, Sırp oldu, Boşnak oldu. O zaman biz Türkler de şaşırdık. Biz Türk kökenli Yugoslav'dık, peki şimdi neyiz, kimiz dedik."

Yugoslavya'nın dağılışında olayları yakından izlemiş, iç ve dış etkileri bilen Aysel Bahri Türkiye'deki açılım konusundaki görüşlerini de şöyle ifade ediyor:

"Milliyetçilikler hep birbirini besler. Bir milliyetçiliği geliştireyim dersen, bil ki aynı anda öbürünü de geliştiriyorsun. Şimdi Kürt açılımı tartışılıyor. Oysa bu açılım daha öncelerden açılsaydı belki PKK da olmayacaktı, belki kimse de bu dereceye kadar gelmeyecekti. Bu açılıma yıllar öncesinden yavaş yavaş başlansaydı daha sağlıklı olacaktı."

Elbette bugün gelinen noktada geçmişte niçin başlanmadı diye hayıflanmanın faydası yoktur. Şu anda neler yapılabilir onların tartışılması bu hususta dağarcığında malzemesi olanların onları ortaya koyması gerekiyor. Bu bakımdan CHP ve MHP'nin üzerine büyük sorumluluk düşüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi