Serdar Arseven

Serdar Arseven

“CHP’li Zülfü”den Baykal’a: “Atatürk’

“CHP’li Zülfü”den Baykal’a: “Atatürk’

Deniz Baykal’dan AK Parti’ye tam destek.
Niçin olmasın, her durumda karşı çıkacak değil ya…
Baykal’ın takdir ettiği AK Parti icraatları da var!..

“Misal” mi?..
Güncel olanını vereyim: AK Parti hükümeti, CHP’li “yazar” Zülfü Livaneli’nin, BM-UNESCO’ya direktör olmasına destek vermedi…
Ve bu tavır; CHP’nin Genel Başkanı Deniz Baykal tarafından cân-ı gönülden desteklendi!..
Normal şartlar altında; Deniz Baykal’dan ortalığı birbirine katması beklenmez miydi?..
Yani ne demek oluyor;
“Siyonizm karşıtlığı ile” ünlü bir Arap’ın UNESCO’nun başına geçmesine destek için, Zülfü Livaneli gibi Türkiye’den bir sanatçının kenara itilmesi!.. Deniz Baykal için ne malzeme…
Çık grup kürsüsüne…
“Bunların gözlerini” de…
“İdeolojik ayrımcılık ve bağnazlık” de…
“Öylesine bürümüş ki…”de…
Ve şöyle çak AK Parti’ye: “Sayın Zülfü Livaneli gibi dünyaya mâl olmuş bir ‘Türk’ sanatçısının UNESCO’ya Direktör olmasını engellemekten bile çekinmiyorlar!..Bunların ‘bizden olan-bizden olmayan’dan başka bir dertleri yok!.. İşte biz bu zihniyetin açılımına karşıyız… İşte biz…”
De işte, Deniz Baykal değil misin?..
“CHP’li Kemal Derviş’i UNDP Başkanlığı’na ve yine CHP’li Hikmet Çetin’i de Afganistan’daki koltuğuna taşıyan AK Parti hükümeti değil miydi?” diye soran mı olacak?..
Lâf; Baykal’da tutarlılık arayan mı çıkacak?..

AK Parti’nin Zülfü Livaneli’ye “geçit vermemesi”, O’nun CHP’li oluşundan filan kaynaklanmıyor elbette…
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun İslâm Konferansı Örgütü Başkanlığı’ndaki görev süresinin uzatılmasına destek karşılığı, bir Mısırlının UNESCO Direktörlüğü’ne gelmesine destek… Al gülüm ver gülüm durumları yani..
Ve bu arada; Mısır’ın adayının sonuca ulaşamamış olması da “Siyonist lobini”nin takoz koyuşundan.

Meselenin bu tarafları hiç önemli değil. Doğrusu “Zülfü Livaneli”nin UNESCO’ya direktör olmasının Türkiye’ye bir fayda getireceği filan da yoktu!..
“Türkler 1 milyon Ermeni’yi soykırıma tabi tuttu” yalanıyla ünlü Orhan Pamuk’un ödülü ne kadar “bizim” ise, O’nun UNESCO Direktörlüğü de o kadar bizim olurdu!..
Ben meselenin orasında değilim; bu politika ne “pis” bir uğraş alanı haline geldi; onun derdindeyim!.. Şu hale bakın... AK Parti’nin diplomatik teamüller gereği CHP’li Livaneli’ye destek olmamasına en büyük desteği CHP’nin Genel Başkanı veriyor, tepkisiz kalışıyla!..
Ana Muhalefet, AK Parti’yi “yıpratma” imkânına sahip olduğu bir konuda sessiz kalmayı tercih ediyor!..
Niçin yapıyor bunu?..
Cevabı basit: “Zülfü Livaneli bir CHP’lidir ama Deniz Baykal’a muhalif olan bir CHP’lidir!..”

Sebep bu… Ve bundan dolayı da Zülfü Livaneli, AK Parti’ye siteminin bin katını Deniz Baykal’a gönderirken… CHP’nin böyle bir konuda hükümete yüklenmemesinin ne kadar “ayıp” olduğunu anlatıp duruyor!..
Matrak bir durum;
Deniz Baykal’ın sözcülerinden Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş de, Zülfü Livaneli’yi, “Kendisine en büyük keleği atmış bulunan Tayyip Erdoğan’dan tırsmasından dolayı” tepkisini yeterince dile getirmemekle suçluyor!..
Karşılıklı olarak “Erdoğan’a boyun eğmekle” itham ediyorlar birbirlerini, gözlerinde bu kadar büyük bir lider Recep Tayyip Erdoğan!..

Zülfü Livaneli’nin ve Yılmaz Ateş’in kapışmasını izledim…
Fevkalade ilginç,
Zülfü Livaneli, CHP Genel Başkanı’nı (siyasi kaprislerinden dolayı) kendisine destek vermemekle, etkili muhalefet yapmamakla itham ettikçe…
Öbür taraf yükleniyor; “Seni engelleyen hükümet ama sen tutmuş bize çatıyorsun, yiyorsa oraya yüklensene!..” kıvamında…

Tartışmanın sonrası da evlere şenlik;
Zülfü Livaneli “Ayıp ayıp” filan diyor…
“Tayyip Erdoğan’ı kim Başbakan yaptı!.. Deniz Bey, Beylerbeyi’ndeki gizli toplantıda, Erdoğan’a hangi sözleri verdi?.. Sen Erdoğan’ı Başbakan yap, sonra beni AKP’ye yeterince tepki göstermemekle suçla!..”
Bu salvoya cevap veren Ateş de Zülfü Livaneli’nin yazdığı gazeteyi, yani Aydın Doğan’ın VATAN’ını da içine alan hücumlar gerçekleştiriyor…
VATAN, ne manşetler atmış Tayyip Erdoğan’a destek için!..
Zülfü Bey’in çakışı da dört dörtlük: “Atatürk’ün resmine bakın ve utanın!..”
Eee, tabiî… Zülfü Livaneli’nin UNESCO’nun başına geçirilmemesine tepki göstermeyen Atatürk’ten utansın!..
Atatürk yaşasaydı, Zülfü Bey UNESCO’ya direktör olurdu!..
Yani; “koltuğun” söz konusu olduğu her durumda, Atatürk’ü atıyorlar ya ortaya; Anıtkabir’in önünden her geçişimde içim sızlamakta!..

Şimdi buraya kadar yazdıklarımdan ne çıkar?..
Ne çıkacak, “saf” CHP’lilere birkaç mesaj çıkar: “Siz siz olun, Sayın Baykal’ın ya da öbürünün…
Türkiye’yi, CHP’yi, vatanı, milleti ve de Sakarya’yı düşündüklerine filan inanmayın!..
Biri sadece ve sadece koltuğunu düşünüyor;
AK Parti karşıtlığı bile şeklî; bütün mevzu küçük müçük o koltuk gitmesin alttan!..
Diğeri de aynı hikâye;
Bir “eski Komünist” olarak ABD’nin desteğini almıştı ya… “Arkamda ABD varsa, UNESCO’daki koltuk garanti” diyordu…
Hesapları tutmayınca koltuğa oturamadı, hepsi bu!..
Onun şaşkınlık ve hıncı ile etrafa sataşıyor… Onun için bağırıp çağırıyor, “Karlı kayın ormanı”nda!..

Bu böyle bir zihniyet dünyasıdır işte; “kişisel” menfaate odaklanmıştır!..
Zülfü Livaneli, muhalefet eden bir CHP’li olmasaydı da, değirmene su taşıyan bir CHP’li olsaydı, onun UNESCO direktörlüğüne destek vermemesinden dolayı AK Parti’yi ve Erdoğan’ı hedefe yerleştirecekti Baykal…
“Bir Türk’ün UNESCO direktörlüğüne getirilmesini engellemek ihanettir” diyecekti!..
“Ülke çıkarının peşkeş çekilmesidir!..”
(En azından) “Nasipsizliktir, basiretsizliktir!..”

Öte yandan; Zülfü Livaneli de, Deniz Baykal’dan “koltuğu kapma” mücadelesinde destek görmüş olsaydı… “Atatürk’ün resmine bak ve utan” diye bağırmayacaktı!..
Atatürk’ü böyle kullanma ihtiyacını hissetmeyecekti!..

“O taraf”taki malzeme bu!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi