Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Orak Çekiç Mimarili Köy Enstitüsü

Orak Çekiç Mimarili Köy Enstitüsü

“Yahu şu Rusya sevdalısı solcularda bir sıkımlık muhakeme kabiliyeti yok mudur? Ne diye hiç ipe sapa gelmez işler onlardan sadır olur. Bu zihniyettekiler neden hep yaşadıkları topluma ters düşmek için gece gündüz mesai verirler de bir türlü kendi halkına karşı; barıştan, sevgiden, dayanışmadan yana olmazlar.”

“Bütün ömürleri milletin değer yargılarına muhalefetle geçiyor. Sahneye çıktıkları günden bu yana böyle. İsmet İnönü ile başlayan, daha sonra kabile kabile bölünerek yaşamlarını sürdüren malum zihniyet sahiplerinin, bir gün olsun şu milletin ortak değer yargıları üzerinde ittifak ettiklerini görmedim.”

Yukarıdaki iki paragraf, Rahmetli Menderes döneminde Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan emekli bir müfettişe ait. Nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama bu şekilde not almışım. “CHP darbesi yemiş emekli bir müfettiş” diye de ayrıntı düşmüşüm.

Geçtiğimiz günlerde Köy Enstitülerinin bilmem kaçıncı kuruluş yılı kutlandı. Aklı eren de ermeyen de konuştu. Bir kere Köy Enstitülerinin savunmak için kendinizi bu topluma ait hissetmemeniz lazım. Ancak o zaman savunabilir ve hakkında konuşmalar yapabilirsiniz.

En çok incelediğim Köy Enstitüsü, Hasanoğlan’da bulunan okuldur. Mesela Hasanoğlan Köy Enstitüsüne üsten bakınca orak çekiç görülmekteymiş. Düşünebiliyor musunuz, bu ülkenin çocuklarına eğitim vereceksiniz, bu ülkenin güya aydınlanması için köylere kadar öğretmenler yetiştirip, hizmet edeceksiniz, memleketi ve milleti öyle çok sevecek, öyle çok seveceksiniz ki (!) okulun mimari şeklini orak çekiçli inşa edeceksiniz.

Nasıl bir mantık ve nasıl bir ülkeseverliktir bu Allah aşkına. Orak çekiçli olmazsa o enstitüde eğitim öğretim yapılmaz mı? Rahmetli Menderes iktidara gelince söz konusu okulun durumu başbakana iletilmiş. Başbakan da çok hayret etmiş, “Okul bizim mi Rus’ların mı” diye sormuş ve alaylı alaylı gülmüş.

Rahmetli, “yanlış bir bilgi” diye düşünmüşse de Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir müfettiş görevlendirilmesini istemiş. Müfettiş gitmiş, okulu incelemiş, hakikaten bina, “orak ve çekiç”ten ibaret. Raporunu düzenlemiş ve bakanlığa sunmuş. Bakanlıkta gereğini yaparak, orak kısmının ucuna, sinema salonu ilave edip, şekli bozmuş.

Hasanoğlan’da hikâye bitmez. Köy yerinde bir tek okulda kalorifer vardır. En iyi yakıt da odundur. Odun da dağdadır. Dağdan odunu kim getirecek, elbette öğrenciler. Nasıl getirecekler, her ata bir oğlan bir kız binmek suretiyle dağa gidecekler, hem istedikleri gibi eğlenecek, hem de gelirken bir kucak odun getirecekler.

Sonra bu kızlı erkekli gruplar dağdan kovalanacaklar. Kim kovalayacak? Tabii ki köylüler. Oysa bu kadar öğrenci ve öğretmen köylere hizmet götürmek için gece gündüz çalışırken, at sırtlarında dere tepe demeden, odun toplayıp, devletin masrafın azaltırken, köylülerin yaptığı iş midir(!)?..

Köylüler dağdaki kız ve erkekten oluşan ikiliyi bu yüzden kovuyor olamaz değil mi? Peki neden kovalamış olabilirler. Gerisini anlatmak istemiyorum. Meselenin anlaşıldığını sanıyorum. Bir başka örnek vereyim. Onu da yıllar önce okulda müdürlük yapmış emekli bir öğretmenden dinlemiştim.

Ankara’nın Çubuk İlçesi, Hasanoğlan’a yakındır. Aralarında İdris Dağı vardır. Okula öğrenci kazandırmak amacıyla 40 civarında kız öğrenci getirirler. Bir müddet sonra bu kızlar da dağa oduna gönderilirler. Kızlar ne olup bittiğini anlar ve bir akşamüstü valizlerini toplayarak memleketlerine doğru yola çıkarlar.

Durumu öğrenen Hasanoğlan’ın duyarlı insanları, “Çocukların hali nice olur, Çubukluların yüzüne nasıl bakarız, gidip kızları bulalım ve evlerine teslim edelim” diye atlarına binip, arkalarından giderler ve yarı yolda kızlara kavuşarak, Çubuk’a götürüp ailelerine teslim ederler.

Eğer gerçekten köy enstitüleri toplumumuzla bütünleşerek eğitim ve öğretim yapabilseydi iyiydi fakat art niyetli zihniyetler, milletin; örf, adet, gelenek ve inanç değerleriyle savaştılar. Hangi millet olursa olsun, halklar; kendi değer yargılarıyla savaşan hiçbir ideoloji geçit vermemiştir. Bizim halkımız da köy enstitülerine geçit vermedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi