Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Ekmek Arası Firig Pilavı

Ekmek Arası Firig Pilavı

Toprağı cömert memleketlerin insanları da cömert oluyor. İnsanla toprak arasında mükemmel bir bağ var. İkisi birbirine ne kadar yakınlaşır, birbirleriyle ne kadar ilgi kurabilirlerse, o kadar güçlü, verimli ve fedakâr oluyorlar.
Anadolu’nun ne tarafına gitsem, fıtratlarına müdahale edilmemiş insanlarla toprağının, hep verimli ve cömert olduğunu görmüşümdür. İnsanların vefalı, özverili, samimi, inançlı olmalarının ana sebeplerinden birisi de beslendikleri temiz ve verimli topraklar olsa gerek.
Hafta sonunda Gaziantep, Adıyaman ve Urfa civarına seyr-ü sefer eyleyip; araştırma, inceleme ve gözlemlerde bulundum. Bu arada dostlarımızla, okuyucularımızla sohbet ettim. Sevgi, muhabbet ve dostluk, ya da Urfa’dan Talat Akay’ın ifadesiyle, arkadaşlığın bir ileri kademesi olan, “tanışlarımızla” hasret giderdik.
Önce Gaziantep’ten başlamalıyım. Gaziantep’te; gazetemiz merkez yönetimi başta olmak üzere, çalışanları, yazarları, çizerleri, temsilcileri, dağıtıcıları ve bütün samimi okuyucularının onur ve gurur duyacağı harika bir bölge müdürlüğü gördüm. Şehrin merkezi caddesinde bulunan bölge müdürlüğü, civardaki 23 vilayet ve ilçelerini kapsıyor.
İçinde konferans salonu, çalışma ofisi, yemek salonu ve şark odasının bulunduğu alan, 450 metrekareden ibaret. Çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetler için düzenlenen salon, çok amaçlı kullanılacak şekilde hazırlanmış.
Bölge müdürlüğünü geçmişte Gaziantep’e büyük hizmetlerde bulunmuş ve her fırsatta adı sıkça dile gelen eski bürokratlardan Burhanettin Aşiroğlu yapıyor. Bölge koordinatörlüğünü Mehmet Aytekin, reklâm ve halkla ilişkileri Mehmet Güngör yürütüyor. Kürşat Aslanoğlu, Ali Kartal ve Atilla Yıldırım da bu ekibin eli ayağı.
Geçtiğimiz Cuma Gaziantep bölge müdürlüğünü ziyaret edip, özlenen ve beklenen çalışmaları yerinde gördükten sonra, Mehmet Aytekin; “İsterseniz bu güzelliği huzur ve huşu içinde kılabileceğiniz bir Cuma namazıyla taçlandıralım” dedi, ben de; “Haydi gidelim” deyip, Cuma Namazı için Küsket Sanayi Camii’nde Ramazan Ceylan hocanın camisine gittik.
Öncelikle caminin avlusu çok hoşuma gitti. Panayır gibi, “Ne ararsan var” cinsinden, yiyecek ve içecek başta olmak üzere giysiler de satılıyordu. Hayrettir ama satıcılar da alıcılar da münasebetlerinde, nerede olduklarını biliyor ve ona göre hareket ederek, herkes birbirine nazik ve saygılı davranıyordu.
Ramazan Ceylan hocanın hutbesini veya vaazlarını Gaziantep’e yolu düşen ya da orada ikamet eden cami severlere tavsiye ederim. Çok güzel bir hitabeti vardı. Fıkıh ilmi ve izahları, “Müslümanca bir terbiye” ile anlamak isteyen herkes için; “akıcı, anlaşılır ve şeytansız akıl” dairesinde idrak edilebilecek nitelikte.
“Umut, güven, huzur, yardımlaşma, dayanışma, sevgi, barış ve iletişim,” Müslüman bir ferdin, asla ve kat’a aklından çıkarmaması gereken çok önemli ve büyük hasletlerdir. Müslüman kimsenin umutsuzluğa düşmesi, güvenini kaybetmesi, yarına dair endişe taşıması, tamamen şeytandandır ve şeytana yoldaş olmaktır.
Bunu nereden çıkardım. Şuradan çıkardım. Ramazan hoca hutbesini verirken umuda ve güven dair belki herkesin bildiği ama söyleniş biçimiyle daha anlaşılır şunları söyledi. “Kur’an-ı Kerim’de adı geçen 124 bin Peygamber’in tamamının sonuna bakın, hepsinin sonu zaferle neticelenmiştir. Hepsi kazanarak bu dünyayı terk eylemişlerdir. Ama onlarla uğraşanların sonuna bakın, hepsinin sonu hüsranla ve felaketlerle bitmiştir.”
Evet, “sözün bittiği yer” diyorlar ya işte burasıydı. Özellikle büyük şehirlerde öyle ürkek, korkak, çelimsiz, zavallı, her şeyde bir anlam çıkarıp, yarın endişesiyle hem kendisini hem çevresini ürküten tipler var ki, bu gerçeği onlara havale ediyorum. Allah’ın takdirinden ve gücünden öte bir güç yoktur. Ve zafer mutlaka Allah’ın olacaktır. Bize düşen iman etmektir. Bunun için de “inandıklarımıza” “iman” etmemiz şarttır.
Yazı bitti Firig pilavına gelemedim. Cuma namazından sonra camide her hafta ekmek arası Firig pilavı dağıtılırmış. Tabii bedava. Öğle yemeği yememiş insanlar ellerine pidelerini alarak sıraya girip, ekmek arasına pilavını koyduruyor ve bir kenara çekilip yiyor. Ben de tattım, doğrusu Firig pilavının tadı damağımda kaldı. Damak tadı ve akıl tadı bırakan diğer intibalarımı kısmetse paylaşmaya devam edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi