Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Adıyaman Besni Kim Bilecek Bizi

Adıyaman Besni Kim Bilecek Bizi

Gezi yazıları yazmak hoşuma gidiyor. Belki de ülkenin kargaşa dolu gündeminden kaçıştır. “Kaçan kovalanırmış” misali, nereye varsak klasik soru gelip yapışıyor insanın suratına; “Ne olacak bu memleketin hali, Ergenekoncular ve dikta yanlısı malum çevreler, Türkiye’ye rahat verecekler mi?”
Ben de soruya kısa bir cevap veriyor ve diyorum ki;
“80 yıldır milletin ensesinde boza pişiren ve bütün maddi kaynaklarını da devletin kasasından alan sömürgenlerin, devletle ve halkla oynaştıkları yetti artık. Devlet milletine, millet de devletine hizmet edecek. Dünyada hiçbir dikta zihniyet, 100 yıldan fazla yaşamamıştır. Nihayet bizdeki; ‘devlet rantlı dikta imanlıların’ muslukları kesildi ve kesilmeye de devam ediyor. Halk devletiyle, devlet de halkıyla buluşuyor.”
Geçelim. Adıyaman’da üç petrol kuyusu daha bulunmuş. Petrol kuyuları yerli ve yabancı petrol şirketlerine geçmiş yıllarda olduğu gibi peşkeş çekilmeden bizzat devlet tarafından işletilmek üzere harekete geçilmiş ve hele Şambayat’taki kuyulardan fışkıran petrolün değeri oldukça yüksekmiş. TPAO’nun Adıyaman’da çok başarılı ve genç bir yöneticisi var. “Devletin ve milletin malını; kurda, kuşa ve sağdan soldan gelen oklara kurban etmeden işimize devam edeceğiz” diyor.
Neler yazmayı planlamıştım, neler yazıyorum. Gerçi petrol kısmını da anlatacaktım ama bugünkü yazının içinde değildi. Tabii yazıya vatan millet sakarya duygularıyla başlayınca arkası da böyle geldi. Oysa Gaziantep üzerinden Besni’yi geçerek, Adıyaman’a gidişimde gördüklerimi paylaşacaktım.
Şunu her zaman söylüyorum, yazmaya ve konuşmaya da devam edeceğim. Dünya üzerinde bizim topraklarımız kadar bereketli topraklar yok. En bilgininden, en âlimine, en âliminden en profesyoneline kadar bu işlerden kim anlıyorsa, hepsiyle tartışmaya hazırım. Bizim topraklarımız, dünya üzerindeki en bereketli topraklardır. Aksini iddia edebilecek veya kendisine göre ilmi açıklama yapacaklar varsa, onların ayakları toprağa basmamış, ellerine bir avuç toprak alıp; “Bu nedir” diye incelememiş masa başı bilginleri ve tecrübelileridir (!).
Gaziantep’ten Adıyaman’a giderken, Yavuzeli ve Araban ilçesine kadar neredeyse bütün arazi taşlı, hem de insan vücudu kadar tarlalarla dolu. Çalışmak ve başarmak isteyen aileler, bu taşları ayıklayıp tarlanın bir kenarına yığmış, pamuk ekmiş, kavun, karpuz, domates ve bilumum sebzeleri yetiştirmiş, mısırdan çileğine kadar her nimeti tarlalarda bulmak mümkün. Yalnız üzülerek belirtmek lazım ki, pek çok sebze ve meyve tarlada yatıyor.
İşte bu noktada devlete büyük görev düşüyor. Çalışan vatandaşın emeğinin, içeride veya dışarıda bir şekilde pazarlanması için kolay ve anlaşılır bir sistem getirilmesi şart. Büyük kentlerde pahalı pahalı yediğimiz meyve ve sebzeler, buralarda sebil olarak dağıtılıyor. Aradaki pazarlamacıların yüzünden hem devlet hem de üretici ve tüketici vatandaşlar büyük mağduriyet yaşıyor.
Yazının başında da ifade etmeye çalıştığım “rantlı dikta imanlıların” içinde yer alan belli çevreler, maalesef buralara da el atarak, vatandaşa tarlada 10 kuruş ödeyip, büyük kentlerde yaşayanlara on liraya satıyorlar. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, “rantlı dikta imanlıların” kumpasından kurtulabilsek, ülkemizin bütün yöreleri son derece sağlıklı, ucuz ve kaliteli yiyeceklerle beslenip, neidüğü belirsiz ilaç ve gübrelerden kurtulmuş olacaklar.
Adıyaman Besni’ye girerken daha mümbit arazilerle karşılaştım. Aklınıza hangi meyve ve sebze geliyorsa, hepsini istediğiniz anda bulabileceğiniz bir arazi yapısı var. Allah; rızkı için elini ve ayağını hareket ettiren herkese karşı son derece cömert. İsteyen istediğini alıyor. Yeter ki insanoğlu başkalarınınkine değil, kendi emeğine göz diksin. Harama değil, helale varsın. Görecek ki, nimet ganimet gibi Maaşallah.
Söz yine uzadı, Besni’de Hatice teyzeyi ziyaretimize yer kalmadı. Hatice teyzeyi gıyaben 15 yıldır tanırım o da beni gıyabımda tanır. Telefonla konuşur duasını alırdım ama şimdiye kadar yüz yüze gelmişliğimiz hiç yoktu. Besni’den geçerken bir sürpriz yapıp uğradım ve hayır duasını aldım. Öyle bir sevindi, öyle bir sevindi ki anlatamam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi