Yeni dünya düzeni ve açılım

Yeni dünya düzeni ve açılım

Türkiye’de iktidarla muhalefet arasındaki ‘açılım’ tartışması, muhtemelen bu sertlikte devam etmeyecek. Birkaç ay içinde taşların biraz daha yerine oturduğunu, özellikle de muhalefetin Türkiye’nin dünyadaki yeni rolünü kavrama konusunda daha çok mesafe aldığını görebiliriz. Bu aynı zamanda herkesin yeni kurulan düzende alacağı rolün pazarlığını içeriyor.

Bu öngörünün, siyasi partilerin kongre süreçleriyle ilgisi var mı? Dolaylı olarak evet. AK Parti Kongresi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘açılım’ konusundaki kararlılığının yanı sıra, gücünün de ifadesi oldu.

MHP kongresi, bir genel başkan değişikliği beklenmese de, MHP’nin olup biteni daha sakin değerlendireceği bir zemini ortaya çıkaracaktır.

CHP’nin, Sarıgül’ün yaptığı çıkışı genel olarak sessizlikle karşılaması, ‘açılım’ tartışmalarında her şeye rağmen bir açık kapı bırakması da benzeri bir ‘muhasebe süreci’nin bu parti içinde olduğunu gösteriyor.

***

Acaba muhalefet liderleri, İstanbul’da gerçekleşen IMF-Dünya Bankası Guvernörler Kurulu toplantısını dikkatle izlediler mi? Gerek Başbakan Erdoğan’ın konuşması, gerekse diğer tüm mesajlar, Türkiye’nin dünyadaki yeni rolü hakkında çok ciddi ipuçları verdi. Dahası, ‘yeni bir dünya düzeni’nin köşe taşları da bu toplantıda daha açık bir dille ortaya konuldu.

Herhalde şundan daha açık bir ifade olamaz. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ‘Eski düzen yıkıldı, yenisini birlikte kuralım’ dedi.

Erdoğan’ın konuşması, ‘yeni düzen’in oluşumu kadar, Türkiye’nin buradaki rolünü tanımlayan bir metindi. Bu konuşmaya ‘Hayrola, Başbakan sosyalist mi oluyor’ diye dudak bükenler olsa da, olup bitenin ‘küreselleşme’ rüzgarında şekillenen pek çok algıyı şimdi
den değiştirmeye başladığı söylenebilir.

Nitekim, toplantıya katılanların eşlerine yemek veren Emine Erdoğan’ın şu sözleri de ‘sosyalist çıkış’ olarak tanımlandı:

‘Ürettiğinden fazla tüketmek gibi kabul edilemez bir ekonomi daha fazla dayanamaz. Umut ediyorum ki İstanbul’da yapılan toplantılar daha adil, daha özgür ve daha yaşanabilir bir dünya için dönüm noktası olacaktır.’

Başbakan Erdoğan, uluslararası finans kuruluşlarının değişiminden bahsederken, esasen bu tür kuruluşların mevcut haliyle çoktan tarihe karıştığını ifade etmiş oldu. Eski algılarda direnildiği takdirde ‘yeni kriz’lerin kapıda olduğu uyarısını da ihmal etmedi.

***

Bu tartışmalar, herkesi yakından ilgilendiriyor. Ancak Türkiye gibi güçler dengesinde ağırlığı artan ülkeleri biraz fazla ilgilendiriyor. Daha devlet merkezli, ancak uluslararası denetime açık bir ekonomik modelin oluşması, siyasetin mevcut yapı taşlarını yerinden oynatacaktır. Öyle de oluyor zaten.

Yeri gelmişken, MHP’nin ‘açılım’ tartışmalarında sesinin bu kadar fazla çıkıyor olması, gerçekten bölünme kaygısı mı, yoksa siyasetin yeni mimarisinde ‘dışarıda kalma’ telaşı mı? Neden MHP Türkiye’nin bu süreçteki rolüne katkı sağlayacak bir ‘ekonomik model’ üzerinde hiç durmuyor?

‘Başbakan açılım başlatmakla yanlış yapmış, geri adım atmalıymış, terör yeniden tırmanırsa siyasi bedeli ağır olurmuş’ gibi sözlerin hiçbir ciddiyeti yok.

‘Yeni düzen’in kodlarını çözme açısından Tayyip Erdoğan hayli mesafe almış görünüyor ve galiba son iki konuşmasında bunun ciddi işaretlerini verdi. Sürece uyum sağlamada Erdoğan’ın AK Partisi’nin avantajları hayli fazla.

Diğerlerini ve yeni siyaseti konuşmaya devam edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi