Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Açılımda din birliği dil farkını kapatabilir

Açılımda din birliği dil farkını kapatabilir

Türkiye açık oturum havasına dönmüş. Edirne’den Kars’a, Anamur’dan Sinop’a kadar herkes aynı mevzuu konuşabiliyor, tartışabiliyor ve anlaşabiliyor. Ülke gündeminin birinci maddesi, “Demokratik açılım” meselesi.
Dürüst, namuslu ve şereflice düşünen insanlar; demokratik açılıma ırkçılık açısından bakmıyor. İnsan hak ve hürriyetleri bakımından ele alıyorlar. Burada da ortaya çıkan en önemli unsur; “din, millet ve toprak bütünlüğü” olarak karşımıza çıkıyor.
“Demokratik açılımda hükümet başarılı olmak istiyorsa -ki, elbette istiyor-, o zaman din ve millet birliğini sürekli ön planda tutmalı.”
Bu ve benzeri samimi ifadeler; ülkesine, milletine ve devletine bağlı her yurttaşımızın seslendirdiği düşünceler.
Demokratik açılımdan terör estirerek faydalanmak isteyen PKK’nın hemen hemen hiç olmadığı Adıyaman’da, Kürt kökenli vatandaşlarımızın üzerinde ısrarla durdukları nokta, din birliğinin bozulmadan meselenin halledilmesi.
Mesela birkaç gündür İstanbul’da IMF’yi bahane ederek terör meydana getirenlerin içerisinde bir tek Müslüman insan bulamazsınız. Hiçbir Müslüman, ne vatandaşına ne de polisine ateş etmez, taş atmaz, cam çerçeve kırmaz. Ve böyle hiçbir hak elde edilmez. Bu ve benzeri kargaşalar, demokratik açılımın önündeki en büyük engeldir.
Kandırılmayan ve aldatılmayan Müslüman Kürtlerin, asla Kürtçülük adına ırkçılık gibi bir dertleri yok. Örneğin, başörtüsüyle okumak isteyen ve örtüsü sebebiyle okula alınmayan Kürt bir kızımızla, Türk bir kızımızın derdi ortak. Tek istedikleri, hak ve hürriyetleri.
Her iki kızımızın da erkek kardeşleri askerlik yapıyor, şehit oluyor, gazi oluyor, babaları vergi veriyor. Yine her iki kızımız da başlarını açarlarsa okuyor, memur oluyor, amir oluyor, vergi veriyor ve yurttaşlık görevlerini yerine getiriyor, ama açmak istemezlerse, bunların hiçbiri olmuyor. Bu nasıl insan hak ve hürriyetleri peki?
Bir Kürt erkek, Türk kızıyla evleniyor. Bir Türk erkek, Kürt kızıyla evleniyor. Alevi olan erkek, Alevi olmayan bir hanımla, Alevi bir hanım, Alevi olmayan bir erkekle evleniyor ve milyonlarca insan yüzyıllardır; barış, huzur ve güven içerisinde yaşayıp gidiyor.
Bugün ortaya böyle evliliklerin istatistiğini çıkaracak olsak, ülkemiz nüfusunun yarısını teşkil ettiği görülecektir. Ve 72 milyon nüfusumuzun çok büyük bölümü, devletimizin yaşaması için lazım gelen vatandaşlık görevlerini yerine getirmektedir. Bunların çoğunluğu da yine mağdur olan kesimlere aittir.
Halkımızın dini ve sosyal hayat bakımından birbirinden şikâyeti yok. Irkçılık hastalığına müptela olmuş belli çevrelerin dışında, milletimizin bütünü arasında hiç kimsenin ırkından rahatsız olduğu görülmez. Şehirlerde milyonlarca insanımız yaşıyor, apartmanlarda, sitelerde oturuyorlar, komşuluk ilişkilerini sürdürüyorlar, bu ilişkilerde dil farklılığı bir açmaz değil, çünkü din birliği, tek önemli ortak noktalarıdır.
O zaman açılımdan rahatsız olanlar neyin davasını sürdürüyorlar? Adıyaman’da gazetemiz okurlarıyla buluştuktan sonra sevgili dostum Zeynel Abidin’in kızının düğününe katıldım. Düğüne gelenler arasında o kadar çok farklı siyasi ve ideolojik düşünce sahipleri vardı ki, her biriyle düğün boyunca tanıştık, konuştuk, kaynaştık.
Açılım meselesini masaya yatırdık, hiç kimsenin kimseden bir üstünlüğü olmadan, ülkemizin birliği ve bütünlüğü adına; “barış, sevgi ve kardeşliğin” oluşması için, din birliğinin ön planda tutulması gerektiği söylendi. Bu gerçeğin, MHP, CHP ve resmi ideoloji rantçıları tarafından kabullenilmediği de herkesin kafasında not olarak duruyordu.
“Demokratik açılım” projesi; bir “Kürt hakları” projesi falan değil. Bütün halkımızı ilgilendiren insan hakları sorunudur. Türkiye’de var olan ve yıllarca kanayan hak ihlallerinin son bulmasını istemeyen çevreler, işi Kürt meselesine getirip dayamışlardır.
Ayrıca PKK ile Müslüman Kürt halkını aynı kefeye koyma arzusu da yine aynı çevrelerin sahneye koyduğu oyundur. Korku içinde yaşayan ve korkuyu içinden atamayan insanlar, hiçbir zaman özgür olamazlar.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi