Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Bremen Mızıkacıları’nın çağdaş versiyonları

Bremen Mızıkacıları’nın çağdaş versiyonları

“Bremen Mızıkacıları”nın hikâyesini, geçenlerde kısaca yazmıştım... “Eşek, köpek, kedi ve horoz”dan oluşan Bremen Mızıkacıları’nın, bulundukları evlere “yük” olmaya başladıkları için “emekli” edildiklerini ve hatta “ne haliniz varsa görün” denilerek “dışlandıklarını” ifade etmiştim... “Evlerinden atılan” bu grubun, daha sonra “işbirliği” yaparak, “güçlü” görünmeye çalıştıklarını ve işlerini “gürültü” çıkararak yürüttüklerini biliyorsunuz...
Bilmediğiniz, şu:
“Bremen Mızıkacıları”nı niye yeniden gündeme getirdim?..
Daha doğrusu, “Bremen Mızıkacıları’nın günümüzdeki temsilcileri” kim?.. Kimdir, bulundukları yere “yük” olanlar?.. Kimdir “emekliliği” gelenler?..
Ve kimdir, “gürültü” ile etrafa “korku” salıp iş bitirmeye çalışanlar?.. “Elden ayaktan düştükleri” hâlde, hâlâ “güçlü” görünmeye çalışanlar kimlerdir?..
Şöyle bir bakın etrafınıza... Onların kimler olduğunu çok net göreceksiniz... Ve yine göreceksiniz ki; kiminin “oyuncak”ları elinden alınmış, kimi “koz”larını kaybetmiş, kiminin de “rant çarkı”na çomak sokulmuş!.. Şimdilerde, hemen hepsi, “gürültü-patırtı” çıkartarak, adeta; “yıkılmadık, ayaktayız” mesajı verme derdinde!.. Oysa, cümle alem biliyor ki; “devran değiştiği” için, artık onların “boru”ları ötmüyor!..
İSRAİL BAĞIRIYOR, ÇÜNKÜ!
Onlar kim mi?.. Bakın İsrail’e, bakın PKK ve DTP’ye, bakın CHP ve MHP’ye... Çünkü, son günlerde en çok “gürültü”yü bunlar çıkartıyor!..
Buna da mecburlar, çünkü “düzen”leri bozuldu, “oyuncak”ları ellerinden alınıyor!..
Meselâ, İsrail’i ele alalım:
İsrail, niye bu kadar “gürültü” çıkarıyor?..
Çünkü, “eski önemi” kalmadı ve artık eskisi gibi “sırtını sıvazlayan” yok!..
Dün, “hem suçlu, hem güçlü” idi!..
Bugün ise, sadece “suçlu!”
Yani, artık “güçlü” değil!..
Herhalde duymuşsunuzdur;
Varlığını “terör”e borçlu olan İsrail’in Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Türk Büyükelçiliği’nde verilecek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı davetine gitmeyecekmiş. İçişleri Bakanı Eli Yishai de çok sert bir konuşma yapacakmış.
Sebep ne?.. Sebebi şuymuş:
Konya’daki “Anadolu Kartalı” tatbikatlarından “İsrail dışlandığı” için!.. Dahası, Türkiye, “BM’de, İsrail’i insanlık suçu işlemekle itham eden Goldstone Raporu’na olumlu oy kullandığı” için!.. Ve tabiî, TRT-1’deki “Ayrılık” dizisinde İsrail askerleri “gözlerini kan bürümüş katiller” olarak gösterildiği için!..
İşte bu “gerekçe”lerle, İsrail “öfke” kusuyor, burnundan soluyor!..
Tabiî, “gösterilen” gerekçe bu!..
Ama, “gizlenen gerçek”ler farklı!..
Yani, İsrail için, ne “tatbikattan çıkarılması”nın önemi var, ne “Goldstone Raporu”na Türkiye’nin olumlu oy vermesinin!.. İsrail için “Ayrılık’taki vahşet sahneleri”nin de pek o kadar önemi yok!..
İsrail’in asıl derdi;
“Ortadoğu’daki saltanatının artık yıkılmaya başladığını” görmeye başlıyor olması!..
Yıllardır, “ABD’nin şımarık çocuğu” olarak, bölgede at koşturdu... Her zırlamasında; eline “oyuncak” tutuşturulup, hazinesine “dolar” pompalandı!..
Ama şimdi;
“ABD desteği” çekiliyor gibi!..
Bildiğim kadarıyla;
ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama; 18 Mayıs 2009’da, Beyaz Saray’da görüştüğü İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’dan; 2003 yılında belirlenen ‘yol haritası’na uyarak Batı Yaka’daki yerleşim inşaatlarını durdurmasını istedi.
Obama’nın Ortadoğu’da barışın sağlanması için gerekli ön şart olarak yerleşimlerin inşaasının dondurulmasını talep etmesine karşılık, Netanyahu’nun “inşaatlara izin veren” bir karar almasına Beyaz Saray’dan tepki geldi...
Planların İsrail’in önceki taahhütleriyle “tutarsız” olduğunu belirten Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs yaptığı açıklamada “ABD, yerleşimlerin inşasının meşruiyetini reddetmekte ve durdurulmasını talep etmektedir” dedi.
ABD, o günden bu yana İsrail’e kızgın!..
Bu da gösteriyor ki;
Bundan böyle, İsrail, “ABD’nin şımarık çocuğu gibi” davranamayacak.
Sizin anlayacağınız;
İsrail’in asıl öfkesi, bundan!..
“Öfke” ve “hırçınlığının” bir diğer sebebi de, “Antisemitizm oyuncağı”nın “Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından ellerinden alınmış olması!..
Malûm; İsrail, bugüne kadar giriştiği “soykırım” amaçlı “katliam”larına tepki gösteren herkesi “Yahudi düşmanı” olarak yaftalıyor, kendisine kim “terör devleti” derse, anında cevap veriyordu:
“Antisemitist!”
İsrail’in yıllardır kullandığı işte bu oyuncak, Başbakan Erdoğan tarafından geçtiğimiz günlerde ellerinden alındı.
Başbakan, “Siyonist yönetim” ile “İsrail halkı”nı birbirinden ayırarak, dedi ki;
“Bizim Yahudilere saygımız var!..
Onlarla hiçbir sorunumuz yok...
Sorun, İsrail devletinin tutumuyla ilgilidir!”
İşte bu sözler; “İsrail’in tezgâhı”nı bozdu, “yarım asırlık silahını” elinden aldı!..
Başbakan, ayrımı gayet güzel yaptı;
“Devlet” ayrı, “halk” ayrı!..
“Halk”la sorun yok!..
Sorun “devlet”le!..
Söyleyin hele;
Hem “ABD desteği”ni, hem de “antisemitizm silahı”nı kaybetmeye başlayan İsrail, çıldırmasın da n’aapsın?..
Bakmayın siz; “tatbikat”a, “rapor”a ve “dizi”ye tepki gösterdiğine!.. Bu “gürültü” ile “güçsüzleşmeye” başladıklarını gözlerden gizlemeye çalışıyorlar!..
Bir gün gelip de; “Bremen Mızıkacıları”ndan biri gibi; taslarını-taraklarını toplayıp, bulundukları diyarı terketmek zorunda kalırlarsa, hiç şaşmayın!..
İsrail, o günlerin yaklaştığını biliyor!..
PKK’NIN ÇIKARDIĞI GÜRÜLTÜ
Malum; “terör” faaliyetleriyle “güçlü” görünen sadece İsrail değildir... PKK da elindeki “silâh”a güvenerek “terör” estiriyordu!..
Ancak, devran değişti... Kimbilir, belki de “PKK’ya duyulan ihtiyaç” da kalmadı!..
Şimdi, “yeni bir dönem” başladı!..
“Saldırılara” yer olmadığı, “teröre prim verilmediği” yeni bir dönem!..
Sizin anlayacağınız;
“PKK’nın rolü” sona erdi!..
Şimdi, “barış” zamanı!..
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki;
Geçenlerde de yazdığım gibi;
PKK’lıların “teslim” olmaları, bir “lütuf” değil, “mecburiyet”tir!.. “PKK’nın başları” da gayet iyi biliyorlar ki; bundan böyle, arkalarında ne “ABD desteği” olacaktır, ne “Irak” desteği!..
Kuzey Irak yönetimi de “PKK’yı dışlamak” zorundadır!.. Aksi halde, ayakta kalamazlar!..
Kısacası, PKK, “teslim olmaya mecbur”du!..
Bakmayın siz “afra-tafra”larına!...
Bakmayın siz “miting”lerle “gövde gösterisi” yaptıklarına!... Bakmayın siz “Bizi TBMM’ye götürün, isteklerimizi açıklayacağız” dediklerine...
Birileri de çıkar, der ki; “Oha!.. Çüşş!”
Belki de bunu dedirtip, “ortamın gerilmesini” ve dolayısıyla “seslerin daha da yükselmesini” istiyorlar!.. Böyle bir ortam oluşsun ki; “süngülerinin düştüğü” farkedilmesin de, herkes onları “kahraman” zannetsin!..
Geçti o devirler!..
Bu “provokasyon”lar tutmayacak ve “teslim olmaya” devam edecekler!..
Çünkü, arkalarında “destek” yok!.. Artık, “uyuşturucu ticareti”nden de para kazanamayacaklar!..
O halde, ne yiyecekler “dağ”larda?.. “Taş kırığı” mı?
Mecburdular dağdan inmeye!..
Ama, bu mecburiyeti “şov”a dönüştürüp, “hâlâ güçlü olduklarını” göstermeye çalışıyorlar!..
Herhalde farkındasınızdır;
“Bremen Mızıkacıları” da böyle yapmıştı!..
BUNDAN SONRA NE OLUR?
Bakın, size “olacağı” söyleyeyim:
“Dağdan inişler” devam ettikçe, “cenaze törenleri” de duracak!.. Analar-babalar, “asker”e gönderdikleri evlatlarını “yürekleri ağzında” beklemeyecek!.. Cami önlerinde “şehit tabutları” olmayacağı için; hiç kimse, “şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları atıp da, bunu “oya tahvil” edemeyecek!..
“Şehit tabutları” olmayınca; zaman zaman “kurunun yanında yaşların da yandığı” askeri operasyonlar da yapılmayacak!.. Dolayısıyla, Kürt vatandaşlarımızın “mağduriyet”leri de sona erecek!..
Söyleyin hele;
Böyle bir ortam; kimlerin tezgahını bozar, kimlerin tekerine çomak sokar?..
Cevap gayet açık:
“Terörden beslenenler”in!.. Yani, “kan”dan, “kin”den ve “gözyaşı”ndan, “rant” elde edenlerin!..
Bunların “kimler” olduklarını söylemeye herhalde gerek yok...
Vakit okurları “arif”tir, onları gayet iyi tanır!..
Benim diyeceğim o ki;
Onlar, artık birer “Bremen Mızıkacısı”dır!.. Onlar, “Bremen Mızıkacıları’nın çağdaş versiyonları”dır!.. “Yük” olmaya başladıkları için, dışlanmışlar ve evlerinden atılmaya başlanmışlardır!..
Bir araya gelip, bir “grup” kurarlar da “hep birden bağırmaya” başlarlarsa, hiç şaşmayın!..
“Bremen Mızıkacıları” da öyle yapmıştı!..
=================
Halka kapalı duruşma!
Geçtiğimiz Salı günü, TBMM Genel Kurulu’nda 3 milletvekili “gündem dışı” söz alarak, görüşlerini açıklamış... Bunlardan birisi de CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe imiş!..
“Tüm mahkemeler”in duruşmaları “adliye binaları”nda yapılırken, Ergenekon Dâvâsı duruşmalarının Silivri Cezaevi’nde oluşturulan mahkemede yapıldığını söyleyen Ünlütepe, demiş ki;
“Duruşmaları cezaevinde yapılan başka bir yargılama var mı? Burada hukuk ihlal ediliyor. Duruşmalar şehre 60 kilometre uzaklıktaki yerde yapılarak halkın katılımı engelleniyor, açık yargılama yapılmıyor.
Silivri’de dava görülüyor gibi yapılarak görülmemesi sağlanıyor.”
Salı günü bu sözleri söyleyen CHP’li Ünlütepe keşke dün de Küçükçekmece’de olsaydı!..
Küçükçekmece’de olsa ve görseydi, “açık yargılama” yapılmadığını!..
Efendim, 1. sayfamızda da göreceğiniz gibi; Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün, “Aydın Doğan ve kurmayları”nın duruşmaları vardı!.. Ama, ne hikmettir bilinmez, bu duruşmaya “basının katılması” yasaklandı... Yani, “kapalı kapılar ardında bir duruşma” yapıldı!..
Gizlenen, sadece duruşma değildi... “Sanık listesi”ndeki Aydın Doğan ismi de gizlenmişti, iyi mi?. CHP’li Halil Ünlütepe’ye diyeceğim o ki; Küçükçekmece’yi görmeden, keşke Silivri’ye çamur atmasaydın!..
Çünkü, Silivri’deki duruşmalara herkes giriyor!..
Sen, gel de “Küçükçekmece’deki kapalı duruşma”lara gir, girebilirsen!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi