Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Grip salgını ve komplo teorileri

Grip salgını ve komplo teorileri

Benzer her türlü salgın ya da beklenmeyen olaylar karşısında bir takım komplo teorilerinin üretilmesi doğaldır. Önemli olan komplo teorileri üretmek değil bu teorilerin gerçeklik payıdır. Kuş gribi salgının arkasından da resmi ağızların söylediğinin aksine çok farklı şeyler söylendi ve yazıldı. Bugün geriye dönüp bakıldığında resmi açıklamalardan çok bu söylenen ve yazılanların doğru olduğu ortaya çıkınca ister istemez hayal tacirleri meydanı boş buluyorlar.

Domuz gribinin ortaya çıktığı ilk günden itibaren başlangıçta genellikle dış kaynaklı felaket haberleri ülkemizi kaplamaya başladı. Ardından bu dış kaynaklı haberler yerini içe bıraktı. Artık ülkemizde domuz gribi salgını ile ilgili olarak bir takım dış kaynaklı haberlerden çok iç kaynaklı bilgilere dayalı açıklamalar yapılıyor.

Özellikle de söz konusu hastalık ilk kez Meksika'da ortaya çıkıp komşu ülkelere yayılmaya başladığında öylesine haberler gündeme geldi ki, sanki insanlığın sonunu getirecek bir salgın ile karşı karşıya olduğumuz izlenimi doğdu. Bunca gürültünün ardından bir anda ortalık sessizliğe büründü. Toplumda asılsız bir kampanya estirildiği düşüncesi oluştu. Çünkü, o günlerde söz konusu hastalığın aşısı da üretilmiş değildi. İnsanlık tamamen korunmasız yakalanmıştı bu salgına. Ancak, aradan çok geçmeden aşı üretildi, tehlike altındaki ülkeler başta Türkiye olmak üzere aşı siparişleri verilmeye ve uygulanmaya başlandı. Bütün bunlar olurken özellikle aşı etrafında biri birini tekzip eden görüşler ileri sürüldü. Bununla da kalınmadı sanki aşı olmak hastalıktan çok daha tehlikeliymiş gibi takdim edildi. Bu da yetmedi aşının iki türü bulunduğu, birinin içindeki bir madde sebebiyle yan etkilerinin olduğu noktasına gelindi. Kısacası insanımız aşı yaptırıp yaptırmamak arasında sıkışıp kaldı.

Aşı etrafında ciddi tereddütler uyandı. Bu tereddütler tamamen asılsız ve yersiz değildi. Bunun çeşitli sebepleri vardı. Bir defa salgının gerçekten söylendiği kadar tehlikeli ve öldürücü olup olmadığı hususunda insanların tereddüdü vardı. Çünkü, geçmişte felaket çığlıkları atılarak kümes hayvanlarının kökü kurutulmuş ve salgında kuş olup uçup gitmişti. Ardından da kimse toplumu bu konuda yeteri kadar bilgilendirmemişti. Bu bakımdan benzer tereddütlerin toplumda oluşması için birilerinin felaket tellallığı yapmasına gerek kalmıyordu. Tüm bunlara karşı sorumlu makamlarda bulunanların gerekli tedbirleri de alması gerekiyordu. Bu tedbirlerin başında önce toplumun uyarılması sonra da aşı kampanyasının başlatılması geliyordu.

Bu bakımdan tüm komplo teorilerini bir kenara bırakarak özellikle aşı kampanyasına katılmak gerekiyor. Başlatılan kampanyayı aleyhte malzeme haline getirmenin sanıyorum bir anlamı yok. Üzerinde durulması gereken husus ise toplumu tedirgin eden söylentilerin geçmişini araştırmak, toplumun geçmişte abartılı açıklamalar ile tedirgin edilmiş olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu bakımdan yapılan açıklamalarda hedef sadece günü kurtarmak değil, geleceği de düşünmektir. Her fırsatta güvensizliğe yol açan açıklamalar yapılır, toplum ciddiye alınmazsa ister istemez meydan her olayda komplo teoricilerine kalıyor. Bir de komplo teoricilerinin toplumda prim yaptığı, onları daha popüler hale getirdiği düşünülürse ister istemez köşe yazarları bile bir takım farklı görüşler ortaya koyabilmek adına komplo teorilerine sarılıyor, onlar komplo teorileri ürettikçe kendilerine yönelik ilginin arttığını görmenin heyecanına kapılıyorlar. Buna birde siyaset erbabının oy hesabı uğrana muhalefet yapma arzusu eklenince işin aslı oluşan toz bulutu arasında kaybolup gidiyor. Bu noktada var olan belge ve bilgiler ışığında yapılan yorumları komplo teorisi üretmek olarak nitelendirmediğimi belirtmek isterim. Hayal ürünü ve bir takım ihtimaller üzerine bina edilmiş değerlendirmelerden söz ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi