Serdar Arseven

Serdar Arseven

Öylesine bir ‘Genel Görüşme!..’

Öylesine bir ‘Genel Görüşme!..’

Haftanın son günü “açılım genel görüşmesi” izlemek üzere Meclis’e geldik…
DTP Lideri Ahmet Türk (kusura bakmasın) hiç ama hiç ilgimizi çekmediğinden, O’nun konuşmasını izlemedik.
“Muhatap İmralı’dır” diyen bir genel başkanı ciddi ciddi izlemek kolay olmuyor!..

Devlet Bahçeli’ye geçelim…
Konuşmalarını nasıl bir ekip hazırlıyor bilemiyorum;
Yarına ilişkin tek bir mesajın olmadığı, ülkeyi çeyrek yüzyıldır perişan eden bir problemin çözümüne dair hiçbir teklifin yer almadığı bir konuşma, bu partinin mevcuduna ne katacak?..
Bahçeli’nin “devleti taksim”, “topraklarımızı ve illerimizi bölme” planı olarak…
“İhanet plânı” olarak ilan ettiği ne?..
Neye karşı çıkıyor?..
Bir saat boyunca bunu anlamaya çalıştık, bugüne kadar yaptığımız gibi…
Pek bir şey çıkmadı.
Bir yerinde malzeme vardı sadece…
Konuşmasının sonunda dile getirdiği; “Bu -açılım- bölgemizin su ve enerjisini ele geçirmeyi hedefleyen BOP’un (Büyük Ortadoğu Projesi) bir parçasıdır” olarak not aldığım bölüm, not almaya değerdi.
Evet, ABD-İsrail kaynaklı, “su ve enerjideki kontrol düzeyini artırmayı, bunun için de bölgedeki etnik farklılıkları kaşımayı” hedefleyen plandan habersiz olan yok.
Lâkin şundan da haberliyiz ki;
Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye’ye yönelik uygulamalarına MHP’li iktidar döneminde start verildi.
Sayın Bahçeli unutmuş olamaz; “Azınlıklara kendi kaderlerini tayin hakkı” verilmesini öngören BM ikiz sözleşmeleri, MHP’li iktidar döneminde kabullenildi.
“BM ikiz sözleşmeleri”nden bahsediyorum…
MHP’li iktidar bu yolu açtı ya…
Türkiye’deki herhangi bir “azınlık unsuru” (Ben bunu asla kabul etmiyorum ama batı Kürtleri azınlıkları içine alıyor) üzerine gidecek olursa…
“Kendi kaderini tayin” imkânını kullanabilir!..
Yani, referandum yolunu zorlayabilir!..
Neyse ki, kahir ekseriyeti ülkeye yürekten bağlı olan Kürtler, böyle bir arayış içinde değiller.
Neyse ki; MHP’li iktidarın açtığı yoldan ilerlemeyi hiç ama hiç düşünmüyorlar!..
Sonraaa…
Bahçeli’nin “açılım dış yapım” yollu iddiaları da, (kendileri açısından) “işe yarar” malzemeler değil.
İktidarları döneminde, koltuğuna dosyalar tutuşturularak Türkiye’ye yollanan Kemal Derviş’in “Türk ekonomisinin kontrolünü küresel sermayeye teslim etme” ameliyesi, bugünkü iktidarın işi değil ki…
İthal Bakan Kemal Derviş’in “Bahçeli ile aynı kabinede” olduğunu ve IMF programının, MHP’nin onayı ile başlatıldığını kime nasıl unutturacaksın?..
AK Parti iktidarının yaptığı MHP’nin açtığı yoldan ilerlemek!..
Kendisinden önce kurulmuş olan oyuna, kendi üslubuyla devam etmek!..

Deniz Baykal’ın konuşmasına gelince…
Ona geçen Perşembe günü neşrolunun yazımızda iyice yer vermiştik…
Genel merkezdeki bazı arkadaşlarımızın zoruna gitmiş;
“Bu kadar da yüklenilmez ki, ayıp ama” diyorlar.
Tepki gösterenler tamamen haksız değil de…
Baykal bu, ben ne yapayım.
Bakın dün yine, halk çocuklarının “eğitim imkânından” büyük ölçüde mahrum bırakılmasından şikâyetçi oldu.
Ve bu sıkıntının bir an evvel giderilmesini istedi.

Yani bu kadar olur;
Sen halkın okullarının kapatılması için elinden geleni yap…
Hükümet “aileleri fakir, çalışkan ve zeki çocuklardan” ilk etapta 10 binine “ücretsiz özel eğitim imkânı” sağlamak istediğinde de engellemek için bin türlü girişimde bulun...
Milyonlarca genci perişan eden katsayı adaletsizliğinin, başörtüsü yasağının sürmesi için elinden geleni yap...
Halkın çocuklarına her türlü kazığı at...
Ve sonra da çık, “halkın çocuklarının” eğitim imkânından büyük ölçüde mahrum bırakılmasından şikâyetçi ol!..

Geçelim şunu…
Ve gelelim Erdoğan’a…
Konuşmasının girişinde, bolca Atatürk ve İlk Meclis vurgusu yaptı, geleneksel tavır.
Daha önce de söylemişti, Atatürk ilk Meclis’i açarken “Burada maksut olan ve Meclis-i Alinizi teşkil eden zevat, yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir; fakat hepsinden mürekkep (oluşmuş) Anasır-ı İslâmiye’dir” demiş.
Atatürk’ün bu lâikliğe fevkalade aykırı ifadeleri, “öylesine ihtiyaç duyduğu için kullandığını” söylese de CHP’liler…
Doğru; Atatürk, ne için demişse demiş, doğru demiş!..

Erdoğan, “Bu meclis 89 yıl öncesinin gerisine düşemez” dedi, o da doğru…
O “Dualı Meclis”e dönüş lazım, yıllardır altını çizdiğimiz gibi!..
UFUK URAS YILDIZLAŞTI
Bu arada, kişisel görüşlerini açıklamak üzere kürsüye çıkan bağımsız vekillerden Ufuk Uras’ın hakkını vermek lazım.
Adam resmen yıldızlaştı.
Hele, 10 Kasım’da Meclis’te CHP’liler tarafından sergilenen pankart “açılımı” ile (bilinen yerlerdeki) “Aç aç geceleri” arasında paralellik kurması ilginçti…
“Aç aç” geceleri malûm…
Ahlâksız işi!..
CANAN ARITMAN TAM BİR CHP’Lİ...
Meclis’teki izleyici locasında bir eylem vardı; Türkiye Gençlik Birliği denilen naylon organizasyona mensup bir kız ile bir “oğlan” bağırdı çağırdı.
Bu eylemden bir süre sonra bir başka “kadrolu eylemci” de onlara katıldı.
Gazetemizin parlamento muhabiri Ali Eyvaz, ufak bir araştırmanın ardından bu “eylemcilerin” CHP’li Canan Arıtman tarafından organize edildiğine dair bilgiler almış.
Bunun üzerine sorular yönelttiği Arıtman’dan da “Evet ne var bunda, benim misafirlerim” açıklaması gelmiş…
Aferin!..
Ben CHP’linin böylesini severim!..
AÇILIMA GELİNCE
Unutmuş olmayalım da…
İçişleri Bakanı, “açılım”a ilişkin bir şeyler söyledi.
Anayasa değişikliğinin şart olduğunu dile getirmekle birlikte, bu konuda herhangi bir “ümit” vermediğini belirtmek lazım.
Açılıma dair “somuta yakın” maddeler de ortaya koyması gerekiyordu...
Onları da şöyle sıraladı:
1) Ayrımcılıkla mücadele için bağımsız bir komisyon kurulacak.
2) Kolluk soruşturmalarına karşı şikâyet komisyonu kurulacak.
3) Üniversitelerde Kürtçe bölümleri açılacak.
4) Seçim mitinglerinde farklı dillerde propaganda imkânı sağlanacak.
5) Etnik kökene bakılmaksızın temel hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi sağlanacak.

Bunları söyledi de... İçerikte bir şey yok ve sürecin ucu açık olduğundan, söylenen pek bir şey olmamasına şaşıran da yok.
Böyle bir mevzu işte!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi