Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Açılım”ın en büyük eksiği!..

“Açılım”ın en büyük eksiği!..

Gündemin tozu dumanı arasında yeterince dikkat çekmeyen bir gelişme oldu.
Dünkü yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, “Ermenistan”, “Ruhban Okulu”, “Sırbistan” gibi sorun alanlarındaki “açılım”larıyla parmak ısırtan hükümet, az daha çok büyük bir yanlışa imza atıyordu!..
Hükümet, 28 Şubat sürecinde yaptırılamayanı yapacaktı ki…
Şükür…
Son anda vazgeçti.

Efendim mesele şu:
Uzun yıllardır çıkartılamayan Diyanet Teşkilat Yasası, Bakanlar Kurulu’nun önündeydi.
Ve hatta birkaç bakanın da imzasından geçmişti.
O birkaç bakanın imzasından geçen metinde, bundan sonra yapılacak olan camilerin mülkiyetlerinin “Diyanet İşleri Başkanlığı”nda olmasına dair bir hüküm yer alıyordu.
Özelleştirme çağında devletleştirme yani!..

Camilerin bir bölümü malûm, “Külliye” şeklinde yapılıyor; “Kur’an Kursu”, “Kültür Merkezi” vesaire…
Milyonlarca öğrencinin dini hizmet aldığı bu mekânların giderlerinden bir bölümü de, “Külliye”lerin birer parçası olan dükkânların kiralarından karşılanıyor.
Son derece yanlış bir adıma sürüklenen hükümet, bu dükkânların kira gelirlerine de okkalı vergiler koyacaktı az daha…

“Özelleştirme”nin adeta “kutsallaştırıldığı” bir dönemde…
Sivil toplum faaliyetlerinin demokrasinin olmazsa olmazları arasında yer aldığının “şüphesiz- şeksiz” kabullenildiği bir dönemde…
Külliye-Cami; mülkiyetiyle de Diyanet’e bağlanacaktı…
Ve “Dini faaliyetler” için ayrılan “vakıf” akarları, Maliye tırpanına muhatap olacaktı.
Yapımına devletin zerre katkıda bulunmadığı…
Tamamen, hayırsever vatandaşlarımızın, vakıflarımızın, derneklerimizin çabalarıyla inşa edilen bu mekanların mülkiyeti bundan böyle devlette olacaktı...

Dini faaliyetlerini büyük ölçüde sekteye uğratacak…
Güneydoğu’daki terörün belini kırmayı hedefleyen “açılım” faaliyetlerine de büyük darbe vuracak bir adımdı bu.
Terörün etki alanından “Kur’an eğitimi” sayesinde uzaklaşacak olan pek çok gencin, kaybedilmesi anlamına gelecek bir adım!..

Neyse ki…
Hayırsever vatandaşlarımızın gazetemize gönderdiği tepki ve uyarı mesajlarının yanı sıra, yayın kurulumuzun hassasiyeti ve bizim Ankara’daki sıkı takibimiz vesile oldu da…
Mesele çözüldü;
Diyanet teşkilat yasa tasarısından o zararlı maddeler sökülüp atıldı!..
Külliyeler kurtuldu.
Camiler kurtuldu.
Hükümete, uyarılara kulak vermiş ve kamyon devrilmeden duruma müdahale etmiş olmasından dolayı teşekkür ettiğimizi belirttikten sonra geçelim bir başka meseleye….

Bu dini faaliyetler mevzuu fevkalade hayati.
Maneviyat boyutu eksik bırakılmış açılım, bırakın çözümü filan…
Felâkete yol açar!..
Doğu ve Güneydoğu’da, malûmunuz, aşiret düzeni büyük ölçüde çözüldü.
Milyonlarca vatandaşımız, aşiretlerinden koparak “bağımsızlıklarını” ilan etti.
Bu bir bakıma iyi, ancak yıllar boyunca “bir otoriteye” bağlı olarak yaşamaya alışmış olan vatandaşlarımızın, o kültürden gelen gençlerimizin bir “boşluk” içine düşmeleri gibi bir tehlikenin baş gösterdiğini de gözden uzak tutmamak lâzım.
Gençlerimiz, işsizliğin ve eğitim imkanlarındaki yetersizliğin de etkisiyle, olmadık taraflara yönelebilirler…
(Ki, bölgeye yaptığımız her gezide, maalesef bu tür yönelim ve eğilimlerin gittikçe arttığına şahitlik ediyoruz!..)
Genci, böyle bir yanlışa yönelmekten kurtaracak olan hiç şüphe yok ki, manevi faaliyetlerdir.
Camidir, Kur’an eğitimidir.
Kur’an ahlâkıdır.

Mesele bu kadar önemli.
Lâkin, “açılım” çalışmalarını yürüten ekip ne yazık ki, “manevi faaliyetleri” o kadar da öncelikli bir ihtiyaç alanı olarak görmüyor.
Ya da şöyle diyelim; bu ihtiyacın “Diyanet tarafından” giderilebileceğini düşünüyor!..
Hayır, sivil toplumu, hür teşebbüsü işin içine sokmazsanız ya da yeterince sokmazsanız bu tür faaliyetlerin önünü açmazsanız, meseleyi çözemezsiniz.

Peki bu nasıl olacak, bu alanda neler yapılması lâzım?..
Hükümetin ne gibi katkıları olabilir?..
Bu mesele çok önemli.
Ne önemlisi hayati!..

Bundan dolayı da…
Müsaadenizle, (Diyanet’e verilen görevlerin dışında) yapılması gerekenleri yarına bırakıyorum.
Ha bu arada;
Sütunumuzun yazılarımıza katkıda bulunmak isteyen “hayırseverlerimiz”e açık olduğunu da, unutmadan belirtmiş olalım.…
Hep beraber yapılacak bu işler…
Birlikte “açacağız” alanı!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi