Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Hayat Bin Kays El-Harrani (2)

Hayat Bin Kays El-Harrani (2)

Hayat Bin Kays El- Harrani Hz.leri ile ilgili yazacaklarımız çok elbet. Bugün de yine bazı kerametlerinden söz ederek paylaşmayı sürdürmek istiyorum.
Harran Ovası’nda bazen günlerce suyun damlası bulunmaz; halk, hemen Hayât Bin Kays Hz.lerine koşar, onun duâsını alır, duâsının himmet ve bereketiyle yağmur yağar, halk susuzluktan kurtulur.
Hayât bin Kays el-Harrani Hz.lerinin oğlu Ebû Hafs Ömer şöyle anlatır:
Şeyh Zagîb er-Rahâbî, babamın ziyaretine gelmişti. Babam ise sabah namazından sonra evinin kapısında oturmuş, kendi işi ile meşgul oluyordu. Zagîb er-Rahâbî gelip kapının diğer tarafına oturdu. Babam onunla hiç konuşmadı. Şeyh Zagîb, buna alındı ve içinden:
“Tâ Rahâbe'den geldim de bana hiç iltifat edip konuşmadı. Hiç böyle olur mu?” diye düşündü. Babam ona hemen şöyle seslendi:
“Benim hakkımda kalbinden geçirdiğin şu intizarından dolayı, sana bir zarar geleceğinden korkuyorum. Bunun dış azalarında mı, yoksa iç azalarında mı meydana gelmesini istersin?”
O da: “Dış azalarımda olsun” deyince, babam elini uzattı, o anda gözlerinden bir tanesinin şekli ve yeri değişip rahatsızlandı. Adam kalkıp hürmet gösterdi ve oradan ayrıldı, memleketi olan Rahâbe'ye döndü.
Birkaç sene sonra kendisine bir yerde tesadüf ettiğimde, gözünün iyileşmiş olduğunu gördüm. Sebebini sorunca:
“Bir zikir halkasına iştirak ettim. Orada babanızın talebelerinden biri ile görüştüm. Ellerini hasta gözüme koyunca, hemen iyileşip eski haline döndü” diye cevap verdi ve “O gün, baban benim gözüme parmağı ile işaret ettiği zaman kalp gözüm açılmış, onun feyzi ile birçok garîb şeyler görmüştüm” dedi.
Sâlih bin Gânim Bin Ya'lâ isimli bir zât da şunları anlatır:
“Güzel bir günde, Yemen'den Hind Denizi’ne bir sefere çıkmıştı. Gemi denizin ortasına gelince, şiddetli esen fırtına ve dalgalara tutuldu ve gemi battı. Salih Bin Gânim, bir tahta parçasına tutunarak, kimsenin yaşamadığı bomboş bir adaya ulaştı. Orada bir mescit görüp, içeriye girdi. Mescitte bulunan dört kişi, kıbleye yönelmiş, tâat ve zikir ile meşguldü. Selâmlaştıktan sonra hâlini hatırını sordular.
Yatsı namazı vaktinde, Hayât Bin Kays Hz.leri içeriye girdi. Onların yanına yaklaşıp selam verdi. Namaz kılmak için öne doğru geçti. Onu imam yapıp, yatsıyı cemaatle kıldılar. Sabaha kadar ibadet, tâat ve zikir ile meşgûl oldular. Sabah namazı da kılındı.
Namazdan sonra, Hayât Bin Kays Hz.lerinin; ‘Ey tövbe edenlerin sevgilisi. Ey âriflerin neşe, sevinç kaynağı. Ey âbidlerin gözbebeği. Ey yalnızların dostu. Ey sığınanların sığınağı ve ey ümidini kesenlerin dayanağı. Ey sıddıkların kalplerinin kendisine meylettiği ve sevgililerinin kalplerinin kendisiyle dost olduğu ve korkanların himmetinin kendisine bağlandığı yüce Rabbim’ diye münacatta bulunup, yalvardığını işitti. Sonra ağladı.
O sırada etrafı aydınlatan nurlar gördü. Onlar sebebiyle, ayın on dördündeki parlaklık gibi her taraf aydınlanmıştı. Sonra Hayât Bin Kays mescitten: ‘Sevenin sevgiliye gitmesi, büyük bir iştir. Çünkü kalpte korkulardan meydana gelen dehşetli üzüntü vardır. Ey sevgili, ben ıssız çölleri yürüyerek katediyorum. Karşılaştığım bütün ovalar ve dağlar, beni hep sana gönderiyor’ manasındaki beyitleri söyleyerek çıkıp gitti.
Orada bulunanlar, Sâlih Bin Gânim’e: ‘Bu zâta tâbi ol’ dediklerinde, peşine takıldı. Yer ve gök, denizler ve dağlar, sahralar, onun ayağı altında dürülüyordu. O, her adımını atışında, ‘Yâ Rabbî! Hayât'a hayat ver’ diyordu. Az zaman sonra, bir anda yeryüzü katlanıp, hemen Harran'a geldiler. Oradakiler henüz sabah namazını kılıyorlardı.”
Ebû Abdullah El-Kureşî diyor ki: “Vefatlarından sonra kabirde, hayatlarındaki gibi kerametleri ve tasarrufları devam eden dört evliya gördüm. Bunlar: Ma'rûf-i Kerhî, Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî, Ukayl-i Münbecî ve Hayât Bin Kays El-Harrânî Hz.leridir.”


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi