Serdar Arseven

Serdar Arseven

Erdoğan yine attı “dayağını”!

Erdoğan yine attı “dayağını”!

Baykal ve Bahçeli gibi iki “zayıf” genel başkanın ardından kürsüye çıkmak büyük nimet. Başbakan, o rahatlık içinde bir vuruyor ki en hırçın olanına...
Bahçeli’nin “iktidarda” olduğu dönemde, “bazı bankaların” Merkez Bankası’ndan mesai saatleri dışında 685 bin liradan yüklü miktarlarda dolar çektiğini...
Ve kurun bu çekilişlerden birkaç saat sonra ikiye katlanmasıyla anında trilyonlarca liralık vurguna imza attığını hatırlat...
Ve soruları sırala:
“Milliyetçiydiniz de bu ülkenin böyle göz göre göre soyulmasına neden seyirci kaldınız?!..
Neden sesinizi çıkarmadınız?.
Akşam karanlığında milli bankamız soyulurken, milletimin bütün imkanları soyulurken milliyetçiliğinizi o gün neden hatırlamadınız?..
Milliyetçiyim diye diye bu millete bu ağır bedeli ne hakla, hangi vicdanla, insafla ödettiniz?..”
¥
Amma açık bir sataşma değil mi?.. Oradaki MHP’lilerin ortalığı birbirine katmaları gerekmez miydi?..
Heyhat;
Gıklarını çıkartamadılar.
Erdoğan’ın ağır sözlerini “kuzuların sessizliği”yle dinlemek mecburiyetinde kaldılar!..
DENİZ BAYKAL’IN ELİNE KİM VERİYOR, BUNLARI!..
Baykal’ı izliyorum.
Komik.
“AKP”yi tepeden inmecilikle suçluyor!..
Tepeden inmeciliğe karşı...
Kim?..
Baykal!..
“Bu millet size niçin oy vermiyor?” sorusuna, “Ülkenin bazı gerçekleri var!” karşılığını veren...
“Bu millet bizi anlayabilecek kadar bilgili değil” demeye getiren Baykal...
“Ne yani, herkes için aynı katsayı mı uygulanacak! Elbette, birileri diğerlerinden DAHA EŞİT olacak” yollu tavırlar sergileyen Baykal...
“Tepeden inmeciliğe karşı” olduğunu söylüyor!..
Bu tuhaf sözün “bağlamını” merak ediyoruz...
“Açılımda CHP yok, MHP yok” diyor!..
Buyur buradan yak!..
Ya Deniz Baykal;
AK Partililerin bir yalvarmadıkları kaldı...
Ve hatta, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; “Yeter ki katkıda bulunsun, elini öpmeye hazırım” bile dedi.
Başbakan ayağına gidecekti;
Baykal tuttu, “Kameralar kurarım sana” muamelesi çekti!..
MHP taaaa başından, “Bu ihanet tablosunda yer almayacağız” restiyle bütün kapıları kapattı.
Hal bu iken; “Açılımda CHP yok, MHP yok, bu ne tepeden inmeciliktir” diyebiliyor Baykal.
Pardon yani; “ihanet planı” dedikleri “Açılım”da CHP de mi olmalıydı?..
Bunu mu istiyordu?..
¥
Gerçekten anlamıyorum; kim anlayabilir ki...
İşte... Hemen bu sözlerinin ardından...
Bir grup PKK’lının Silopi’den giriş yapmasına geliyor...
Ve hükümetin PKK’lıları 221. maddeye sokarak affettiğini söylüyor!..
Aynı Baykal, bir cümle sonrasında İçişleri Bakanı’nı hedef alıp; “Hani Avrupa’dan -15 gün sonra- PKK’lılar gelecekti? Ne oldu?.. Niye gelmediler?” diye sormaz mı!..
Bi dakika yani muhterem Baykal; gelsinler mi istiyorsun, gelmesinler mi?..
Hükümet, İçişleri Bakanı filan getirmekle mi iyi yapıyor, getirmemekle mi?..
Avrupa’daki PKK’lılar giriş yapsaydı, Silopi’den girenlerden farklı bir tarife mi uygulayacaktın?.. “Avrupa görmüş adamlar” diyerek bağır mı açacaktın?..
Ya da şöyle soralım: O gelişlere de tepki göstermeyecek miydin?..
Baykal’ın ya da eline o metni verenin ne demek istediğini anlamadım...
Bir sürü CHP’li var memlekette; içlerinden biri olsun anlamışsa...
Anlatsın da buradan yansıtalım.
SAÇMALAMAK!..
CHP de bir “oyun”un parçası mı acaba?..
Bir Anamuhalefet Partisi olarak, AK Parti’yi vuracak o kadar “açık nokta” varken tutuyor, Başbakan’ın en rahat cevap verebileceği alanlara giriyor.
Mesela; “Tokat’taki menfur terör olayından” bahsederken...
Özetle, “Bu işi PKK üstlendi ama araştırmalarımız devam ediyor” diyen Başbakan’ı “PKK’yı himaye etmekle” suçlayışı...
Bunu, “Danıştay saldırısından sonra da böyle yapmışlardı. Danıştay saldırısının arkasında başka tezgâhların olduğunu söylemişlerdi”ye bağlayışı...
Baykal ya da eline metni tutuşturanlar, burada da baltayı taşa vurmuş oluyorlar.
Başbakan Meksika dönüşünde, “PKK’nın üstlenmesine dair” şüphelerini dile getirirken o uçaktaydık. Ve ne söylediyse teybimize kaydettik..
Baykal, “Başbakan PKK’yı niçin himaye ediyor?” deyince, o bölümü tekrar dinledik...
Bakın, aynen şunları söylüyor Başbakan: “PKK olarak bunun üstlenilmiş olması meselenin bir boyutudur. Ancak gerçeği bu mudur, güvenlik güçlerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Ne olursa olsun terör örgütü şu ya da bu ayağıyla bu işi gerçekleştirmiştir. Olayın yapılışı bölücü terör örgütü tarafından yapıldığını gösteriyor. PKK’nın bu bölgede zaman zaman paslaştığı örgütler var. Geçmişten bu yana müşahade ettiğimiz konular.”
¥
İşte aynen yansıttım. “PKK himayeciliği” bu sözlerin neresinde?.. Düpedüz, PKK ile işbirlikçilerini işaret etmiyor mu Başbakan?!
Danıştay saldırısını, olayın meydana gelmesinden yarım dakika sonra, “Laiklik karşıtlığına” bağlayan Baykal’ın, “Bugün PKK saldırısını başka yerlere çekiyorlar, dün aynı şeyi Danıştay saldırısı için yapmışlardı” demesi de matrak...
“Ergenekon avukatlığı” adamı öyle hallere sokuyor ki; Danıştay saldırısı ile Ergenekon’u Erdoğan’ın değil, “Yargıtay”ın birleştirdiğini bile atlıyorsun!..
Ya da Erdoğan’ın Yargıtay’ı da ele geçirdiğini ima ediyorsun!..
¥
Bu bütçe görüşmesiydi, değil mi?..
Baykal, bütçeyi eleştirirken öyle tuhaf tablolar ortaya koydu ki; AK Parti “fıstık” gibi bir ekonomi devralmış, Ecevit-Bahçeli-Yılmaz üçlüsünden!..
Evet, söylediği düpedüz bu... Ülkenin batma noktasına geldiği, gecelik faizlerin yüzde birkaç binleri aştığı o kara dönemi ancak Baykal gibi bir “politikacı” savunabilir!..
BAYKAL-BAHÇELİ ELELE!..
Bu arada, “vergi kaçakçılığı” cezasına uğrayan Doğan grubunu (ABD’de Erdoğan’ı sıkıştırmaya çalışan “Yahudi” ve “Ermeni” temsilcilerinin yaptığı gibi) savunması da dikkat çekiciydi.
Hadi o neyse de, Devlet Bahçeli’ye ne oluyor acaba?..
O da Bütçe konuşmasında canla başla savunmaz mı Doğan’ı...
Evet, evet...
Kısmetli adam Recep Tayyip Erdoğan... Çoook kısmetli!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi