Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

YARSAV’a alternatif diyemiyorum

YARSAV’a alternatif diyemiyorum

“Demokrasi ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği” unvanını alan bir derneğin daha anonsu yapıldı. Ama neticede yargıda örgütlenen iki ayrı dernek var.
Hani POL-BİR, POL-DER gibi mi desem...
Gerçi bu derneği kuran Osman Can ve Orhan Gazi Ertekin gibi hakimler özgürlükçü ve demokrat ama iş o değil, ben olaya usulden ziyade esastan bakarak konuşuyorum.
Bu konuda çokça yazı yazdım.
Dedim ki; şayet mesleki bir örgüt düşünülecekse tek çatı altında olsun.
Değilse, yargının bünyesindeki çok sesli örgütlenmeler sonuçta çatışmalara neden olur.
Hem o, hem de dosyalar raflarda balyalarla sıra beklerken hakim ve savcının dernekçiliğe ayıracak zamanı var mı? Dernekler kime karşı kurulur?
Özgürlükle demokrasiyi kimlerden isteyeceğiz?
Gerçi yargının zaman ve zemine göre çokça sorunları var, bunları birlik ortamında çözmek yerine ideolojilere göre kamplaşıp gündeme getirmeye kalkışmak yargı için bir sorundur.
Birini çözelim derken diğeri ayağımıza dolanır.
En azından mevcut iktidarı YARSAV gibi topa tutacağından taraftır.
Ne var ki; Yargıtay eski Başsavcısı Vural Savaş’ın Refah Partisi hakkında açmış olduğu kapatma davasından sonra kurallar değişti. Kimi hakim ve savcılar kararları ile konuşmaları gerekeceği yerde, basının karşısına geçip ideolojik anlamda salvolar savuruyorlar.
Hem de ağızları köpürürcesine...
Şık oluyor mu? Olmuyor...
Bu dernek de aynı yöntemi uygular demek istemiyorum, ama nihayetinde elimizin altındaki bir dernektir. Kurulduğuna göre etkisi de olacak, tepkisi de...
Efendim, Batı’da dernek kurmanın örnekleri vardır, diyecekler.
Ne var ki 150 yıldır Batıdan ithal ettiklerimiz sözde bizi çağdaşlaştıracağı yerde aksine geriletti. İlim kimin malı olsa alınır ama, Batı Batı’dır, Doğu Doğu’dur.
Hava başkadır, yer başkadır, gök başkadır, inançlar başkadır, insanlar başkadır...
Hangi hastalık vardır ki ilacı bir başka hastalığa benzetilerek yazılır?
O bakımdan, içinde yaşadığımız şartlar emniyet, askeriye, yargı gibi kurumlarda dernekçiliğe cevaz vermiyor. Hakimler yasası da hakimin ikinci bir işle iştigal etmesine engeldir.
Geriye kalıyor hakim ve savcının siyaset yapma hevesi.
Engeli mi var?
Heveslisi olanlar benim gibi “hodri meydan” der, soyunur.
Hem kürsü hem siyaset olamaz...
Bu işe biraz da Adalet Bakanlığı’nın kayıtsız kaldığını düşünüyorum.
YARSAV’ın kamudaki görüntüsü bel verdiğinde bakanlık hemen tedbirini almalıydı.
Değilse, yarın bir başka dernek daha kurulur, işler çığırından çıkarsa, arkasından geleceğin ne olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz.
1980 öncesini hatırlayın...
Kurumlar çatışma içerisine girmişti.
Emniyet kuvvetleri derneklerle bölünmüştü.
Öğretmenler aynı şekilde bölünmüştü.
Yargı caydırıcılık görevini yapamıyordu.
Şimdi de sahneler aynı.
Bir tarafta adı konulmayan sokak hareketleri, diğer taraftan güpegündüz şehit edilen askerler.
Ve de çaresizlik...
İşin içerisine bir de yargının dernekçilik adı altında kamplaşması girdiğinde kare tamamlanmıştır. Geriye kalıyor tankların Sincan cadde ve sokaklarında yürümesi...
Yollar oraya doğru gidiyor gibi...
Yine de madem kuruldu hayırlı olsun, dilerim bu arkadaşlar daha sağduyulu davranarak ortamı germeden mesleğin sorunlarına odaklaşırlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi