Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Devletin zirvesinden saklanan belgeler

Devletin zirvesinden saklanan belgeler

Şu andaki genel kanaat sanki kozmik oda ile cumhurbaşkanı ve başbakan arasında hâlâ önemli bir mesafe olduğu şeklinde.

Kozmik oda.

Devlet sırlarının saklandığı oda.

Seferberlik Tetkik Kurulu ya da Özel Harp Dairesi bilgilerinin saklandığı oda.

Bir rivayete göre ülke güvenliğine dair en mahrem bilgiler yer alıyor orada, başka rivayete göre başbakana suikast dahil, ülke içi mahrem operasyonların bilgileri muhafaza ediliyor.

Acaba hangisi?

Şöyle bir soru sorulabilir değil mi?

-Eğer ülke güvenliğine dair kozmik bilgiler muhafaza edilmekte ise o odanın başbakana, cumhurbaşkanına, daha ötede Milli Güvenlik Kurulu üyelerinin tamamına açılabilmesi lazım.

Diyelim tam da dün-bugün Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapılıyor, yani ülke güvenliğine ilişkin tüm sorunlar masaya yatırılıyor, o toplantıya katılan tüm zevatın kozmik odada var olduğu bildirilen bilgi ve belgelere vakıf olma imkanı var mı?

Bence meselenin bam teli burada.

Düşünelim ki, şu anki gerilim, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik bir suikast girişimi ya da en iyimser yorumla ona bilgi sızdıran bir asker kişinin takibi ile ilgili.

Bülent Arınç kim?

Başbakan Yardımcısı ve MGK üyesi.

Yani talep ederse, bütün güvenlik bilgilerine ulaşabilmesi gereken bir insan.

Ve o, operasyona hedef.

Şöyle bir duygu sizde de mevcut değil mi?

-Bu ülkede cumhurbaşkanı ve başbakandan bile gizlenmesi gereken mahrem bilgiler var.

Onun için "O odaya cumhurbaşkanı girebilir mi" diye sordum.

Ecevit'e, başbakanlığı sırasında suikast girişimi oluyor ve bunu Özel Harp Dairesi'ne bağlı insanların yaptığı bildiriliyor.

Bir ara Milli Güvenlik Siyaset Belgesi bir sır belgesiydi. "Kırmızı kitap" tanımlaması o belgeyi daha da sırlı hale getirirdi. O belgede diyelim Başbakan Erbakan'ın "irticanın başı" olarak suçlandığını öğrenmiştim.

28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, muhtemelen o kozmik odalardan çıkarılan belgelerle Refah Partisi'nin ve onun liderinin "irtica" dosyası ekranlara yansıtılmıştı.

Ordu bir iç güvenlik değerlendirmesi yapıyor ve bu çerçevede MGK'da ülkenin başbakanına yargısız infaz yapıyordu.

Ve şimdi...

Cumhurbaşkanı ve başbakan ne kadarına vakıf o kozmik dünyanın?

Şöyle düşünüyorum.

Cumhurbaşkanı ve başbakan bugün deseler ki Genelkurmay Başkanı'na;

-Sayın başkan, bütün bu spekülasyonları önlemek için haydin gidelim kozmik odalara ve dilediğimiz dosyaya bakalım.

Ne der Genelkurmay Başkanı böyle bir talebe?

Türkiye normalleşmişse bir şey demez ya da;

-Hay hay sayın cumhurbaşkanım, sayın başbakanım der. Sizden saklımız gizlimiz mi var der.

Şimdi problem nerede?

Güven sorununda.

Eğer kozmik odalarda birileri, hükümete veya hükümet içinde birisine suikastı tasarlıyor veya tarassut altına almayı planlıyorsa, bundan Genelkurmay Başkanı'nın haberdar olması gerekir. Değilse, kozmik odada olan bitenden Genelkurmay Başkanı'nın bile haberi bulunmuyor demektir. Öyle bir durumun vahameti ayrıca tasavvur edilmeli.

Şu andaki genel kanaat sanki kozmik oda ile cumhurbaşkanı ve başbakan arasında hâlâ önemli bir mesafe olduğu şeklinde. Ve şu anda, sivil irade ancak yargı marifeti ile o da zorlayarak oraya girebiliyor görüntüsü hakim.

Bu normal değil.

Başbakan, "Tarihi bir süreç yaşıyoruz" derken, sivil iradenin, bugüne kadar nüfuz edemediği alanlara nüfuz edebiliyor olmasını kastetmiş olmalı. "Kurumlararası çatışma yok" derken de, Genelkurmay Başkanı'nın bu süreçte kolaylaştırıcı tavır içinde olduğunu ifade ediyor olmalı.

Ben başbakanın sivil iradenin belirleyiciliği noktasında fark edilir bir kararlılık içinde olduğunu, bunu askerle ilişkide de ortaya koyduğunu, askerin de en azından komutan seviyesinde bu hukuku gözettiğini, onun için de, medyanın sabırla sürecin sağlıklı gelişmesine katkıda bulunmasının yararlı olacağını düşünüyorum.

Bu noktada hem askerin üzerine giderek hem de askerin burnunun sürtüldüğünü söyleyerek askeri savunma psikolojisine itmenin ve hükümet-asker gerilimi çıkarmanın ülkeye hizmet olmadığını belirtmek istiyorum.

Yaşanan olay da normalleşmenin, demokratik hukuk devleti olmanın merhalelerinden birisidir.

Ülke güvenliği dahil son belirleyici karar sivil iradenin olacaktır.

Askerin sivil iradeden mahrem bir güvenlik konsepti olamaz.

Kozmik bilgileri de, Genelkurmay Başkanı'ndan daha çok bilmesi gereken kişiler, cumhurbaşkanı ve başbakandır.

Demokratik bir toplumda bu anlayışın er geç oturması kaçınılmazdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi