Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

YASADIŞI GİZLİ BİR ÖRGÜT!

YASADIŞI GİZLİ BİR ÖRGÜT!

Birileri bizimle dalga mı geçiyor? Olmaması gereken bir kurumun izni mi olur?
Özel Harp’den, hani şu NATO’nun Gladio’sundan, Gayri Nizami Harp, Seferberlik Tetkik Kurulu, filan dedikleri yer var ya, şu Kontrgerilla merkezinden.. Darbe karargâhından söz ediyoruz..
Buyurun size bir haber: Genelkurmay Başkanlığı, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda, başkanlık bünyesinde “JİTEM” adında kurulmuş herhangi bir birimin mevcut olmadığını açıkladı. Aralarında terör örgütü PKK itirafçılarının da bulunduğu 11 sanıklı “JİTEM” davasında Mahkeme'nin Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdiği ve “JİTEM adlı bir birimin olup olmadığının, var ise hangi tarihte kurulduğunun, faaliyetine devam edip etmediğinin, iddianamede belirtilen kişilerin kuruluşa üye olup olmadıklarının” sorularını içeren yazının cevabı mahkemeye ulaştı. Genelkurmay Başkanı namına Ceza Hukuk İşleri Şube Müdürü Hakim Albay Orhan Önder imzalı yazıda, “Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde kurulmuş (JİTEM) adında herhangi bir birim mevcut değildir” denildi.
JİTEM diye bir örgüt yok. Birileri hayal görüyor. Ya da birileri bilmiyor, bilmek istemiyor..
Yok adı JİT oldu, MAK oldu gibi sözler.. Kinaye ve te’vil yolu ile itiraf gibi bir şey bir sözkonusu mu bu açıklamada bilmiyorum.
23 Mayıs 1993’te Bingöl’de şehit edilen 33 er olayıyla ilgili 16 Aralık tarihinde NTV’de yayınlanan Canlı Gaste programına konuk olan dönemin Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Necati Özgen, Can Dündar’ın olayı JİTEM’le ilişkilendirenleri hatırlatması üzerine; “Biz ne oluyoruz, nasıl bizim haberimiz olmadan JİTEM bu işi yapıyor. JİTEM’de iki tane üç tane adam var, kim yapacak bunu?” yorumunda bulunmuştu. Necati Özgen’in bu yorumu JİTEM’in varlığının isbatı sayılamaz mı?
Kanlı 1 Mayıs’ın sırrı neden çözülemiyor? Sakın gerçekler Kozmik odada saklı olmasın! Faili Meçhuller, Maraş, Sıvas, Çorum, Başbağlar olaylarının sırrı bu 40. Oda’da saklı olmasın..
Peki şuna ne demeli: Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından varlığı hiçbir zaman kabul edilmeyen JİTEM'in kurucusu olarak gösterilen emekli Albay Arif Doğan 15 Ağustos 2008'de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdiği ifadede şunları söylemişti: "Ben Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı ve JİTEM Grup Komutanlığı görevlerinde bulundum. Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı, kadrosu Genelkurmay'ca tasdikli olunan bir görevdir. JİTEM ise yine üst düzey, daha doğrusu yetkili komutanların bilgisi ve kararları doğrultusunda denenmek üzere kurulmuş bir yapılanmadır. Ben de bunun kurucusuyum. Faaliyet alanı OHAL bölgesidir. Dışına taşması söz konusu değildir ve kadrolu elemanları yoktur. Denenme sürecinde olduğu için biz mesailerimizden ve mesai sonrası saatlerimizden zaman ayırmak suretiyle, yasalara uygun olarak terörle mücadele ettik."
Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, Seferberlik Tetkik Kurulu'nun, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu tür arşivlerine girilmesi gerektiğini söylüyor.
Özel harbe gelince, orada ne arıyorsunuz beyler. Girdiğiniz yerin varlığı su. Ne belgesi arıyorsunuz orada.. Hani öyle bir örgüt yoktu.. Sizi kozmik odaya giriyorsunuz diye başka bir odaya buyur etmesinler sakın. Hani steril bir ortama da buyur edebilirler ya da eğitim stüdyosuna mesela. Ya da sizi buyur ettikleri odada, öyle “istihbari” bilgilere ulaşırsınız ki, dudağınız uçuklar. Siz başka şey ararken, bakarsınız sizin eski defterler, ya da AK Partili bazı milletvekillerinin özel ses ve görüntüleri çıkar..
Şimdi askeri kişiler sivil mahkemeler tarafından yargılanabiliyorsa geçmişe yönelik olarak suç işleyen askeri kişiler neden yargılanmasın.
Bana göre gelinen nokta Ergenekon davasından çok daha önemli bir nokta.. Geri adım atamazsınız. Buradaki gerçeği görmeden de bir adım bile ileri gidemezsiniz.. 40. Odadaki derin gerçek ortaya çıkartılmadan bundan sonra hiçbir reform paketi, hiçbir açılım anlamlı olmayacaktır..
Daha dün ne haltlar karıştırılıp da ordudan atılmayanları yazmıştım. Ya da hafızasını kaybetti diye ifade vermeyenler, ya da hastanede tutulup hâlâ sanık sandalyesine oturtulmayan Ergenekon sanıkları varken, BTP’lilere yönelik yargılama sürecindeki tavrı anlamak çok kolay değil.. Hani herkes eşitti, çifte standart olmayacaktı?!.
Hani bakarsınız birileri yanlış bilgi ve belgelerle hedef saptırmaya çalışabilir.
Bu kadar önemli ve özel bilgilerin arşivlenmesi de muhtemelen şifreli bir biçimde arşivlenmiş olsa gerek. Yani kritik belgeler tek bir adreste toplanmış olamaz..
Ne demek “savcı giremez” kardeşim. Böyle bir yapının olmaması gerek. Madem var, alıp hepsini yükler kamyona götürürsünüz mahkemeye. İşi bitince Başbakanlık ya da Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine teslim edilir, onların gözetiminde bu belgeler gözden geçirilir. Legal bir arşive dönüştürülür.. Başka benzeri kayıtlara da el konulur..
Bu aşamada Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı ve Başbakanın duruma el koyması ve olayın yerinde incelenmesi gerekir.. Suikast planı çıksa da çıkmasa da bu konuda yapılması gereken tek şey bu..
Bu örgütsel yapı ile aslında illegal bir yapı, tasfiye edildiği söylenen bir yapı ortaya çıkartılmıştır.. Bugüne kadar bu yapı nasıl muhafaza edildi? Kimler tarafından ne maksatla kullanıldı? Bunu gizleyenler kimler?
Örgütle ilgili ele geçen isimler hakkındaki ve bu isimler konusunda tutulan fişler mide bulandırıcı..
Şimdi bu tür yapılanmaların diğer adresleri ve sorumlularının ortaya çıkarılıp yargılanması ve kadroların tasfiyesi gerekir.. Yoksa kimse bu işin altından kalkamaz sonra.. İş bu noktaya geldikten sonra ipin ucunu bir kaçırırsanız bir daha yakalayamayabilirsiniz.
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi