Hasan Aksay

Hasan Aksay

Müftüoğlu ve ebedilik sırrına ermek

Müftüoğlu ve ebedilik sırrına ermek

Mustafa Müftüoğlu’nu, 7 Mart 2006’da, inandığı ebedi aleme, “iyi bir insan olduğuna şehadet ederek” uğurlamıştık. Onu anıp düşünmek, İslâm ahlak ve erdemlerinden örnek ve yakın bir hayat modeliyle dersler çıkarmak bakımından önemli bir imkandır.
İnsan vardır, güne ve çıkar zannettiği şeylere göre değişir, “dün dündür.” İnsan vardır, insanı insan yapan ahlak ve erdemler, her bedeli değer. Bu ölçüyü İslâm kazandırır. Artık hiçbir çıkar, tehdit ve şehitlik onun yol ve yönünü değiştiremez. Bu nedenle ebedi olmak, şahsiyet, anılacak değerler kazanmak, İslâm’la, İslâm ahlak ve erdemleriyle, iyilikten yana, kötülüğe karşı olmakla olur. Müftüoğlu bu imanla daha 19 yaşında, üniversite yıllarında “Volkan Dergisi”ni çıkardı. Büyük bedeller ödedi, yılmadı, yorulmadı, dönmedi. Gücü ve cesaretiyle meydan okuyan, emreden ömer, Müslüman olunca, ebediyet sınırına erdi, Hazreti ömer oldu. İslâm’ı göremeseydi, hatırlanmaya değmezdi. Büyük İslâm halifesi olarak, Kudüs fethine kölesinin devesini çekerek girişi dahi unutulamaz bir destan oldu.
Ebediyet, fani değerlerin üstüne çıkmakla mümkündür ve bu ancak İslâm’la olur. Müftüoğlu’nun yazdığı ve kendinden de dinlediğim bir çanakkale destanı: Kurşun yağmuru. ön siperde arkadaşının vurulduğu gören Mehmet fırlar. Komutan “dur” deyinceye kadar o da vurulur. Fakat, sürünerek döner, son nefesini verirken, “Vardığımda sağdı, -geleceğini biliyordum- gittiğime değdi komutanım.” İslâm, hayatın bile yanında küçük kaldığı yüce değerler sahibi yapıyor insanı.
Müftüoğlu, insanı ebediyete taşıyan yüce İslâm ahlak ve erdemlerini hayat yapmış bir kimseydi. Kıtalar dolaşarak verdiği binlerce konferansında, makalelerinde, kendi çıkardığı dergilerinde, “Yalan Söyleyen Tarih Utansın” doksan dokuzda kalan “Yüz Küçük Adam”, “İlay-ı Kelimetullah İçin” gibi kitaplarında, hep ne pahasına olursa olsun hakkı tutmak, sahteciliğin maskesini düşürmek için konuştu, yazdı.
Ekmek bulunabilirse karne ile, kefen bezi, muhtar ilmühaberi ve Sümerbank’ta nüfus kağıdı damgalanarak alınabildiği yıllar. Dönem, CHP dönemi. Seçim sistemi, “açık oy-gizli tasnif”. Sebilürreşad; Peygamberimiz'in hayatı tefrika ediliyor, hemen yasaklanıyor. Bu şartlar altında Mustafa Müftüoğlu, 1944-50 arası “Volkan”la başlayıp “Kızılelma ve yayıneviyle, mahkemeler, kapanmalar arasında yola devam iradesini yitirmiyor, biliyor.
Nasıl oluyor da böylesine mücadeleci, çetin bir kimse, hayatında mütevazı, gönül insanı ve bu denli huzurlu? Bu sır, ebediyet sırrıdır. ömer’i, Hazreti ömer; Yunus’u, Yunus Emre yapan İslâm’dır. Dikkatle bakınca, bu ebediyet sırrını, ölüm aşan ufku sembolleştiren binlerce hayat ortada. Cat Stevens’ı, Yusuf İslâm, Clay’ı, Muhammed Ali yapan ne? Sigarayı bırakmakta zorlanıyor insan. İslâm’ın içki yasağıyla Müslümanlar bir anda nasıl bıraktılar? Şarap küpleri kırılıp döküldü. Bütün sır İslâm’da...
Müftüoğlu, 1944’de Volkan’ı çıkardı. Ben 1945’de ortaokula gittim. Ama ağabeyimin biri orta; biri lise; biri üniversitede idi ve “Volkan” eve gelir, Necip Fazıl, Osman Yüksel gibi Müftüoğlu’nu da tanırdım. Mehmet Emin Alpkan, “Bizim Anadolu” gazetesini çıkarınca ikimiz de günlük yazılar yazdık. Tâ ki 1973’te ben Milli Gazete’yi çıkarıncaya kadar. 1973’ten sonuna kadar da o çatı altında beraber olduk. Burada Müftüoğlu ailesini de anmak görev. Hanımı, onca gelip gidenden, hizmetten şikâyet yerine, misafirden duyduğu memnuniyeti yansıttı daima. Bu güzel ailenin bütün fertlerine de selam ve saygılar.
Müftüoğlu, İslâmi değerlerle yoğrulmuş bir şahsiyet abidesiydi. Allah mekanını cennet eylesin. Neslini, kendisi gibi ölümsüz şahsiyetler kervanına katsın. Milletçe onu anmalıyız. çünkü büyüklük, büyüklerin yolunda yürünerek kazanılan bir erdemdir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi