Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

İsrail gerilimi

İsrail gerilimi

İsrail ile yaşanan gerilimin benim açımdan en önemli yanı ihmal ediliyor. Son zamanlara kadar İsrail’in ülkemizdeki hatta bölgemizdeki imajı şöyle özetlenebilir: Dünyanın en büyük gücü ABD olsa bile onu Yahudi lobisi yönetiyor ve Yahudilerin en büyük örgütü İsrail. Yahudilerin etkin olduğu ülkeler ABD ile sınırlı sayılmıyor birçok ülkenin aynı etki altında yönetildiğine inanılıyordu. Bu nedenle dünyanın en etkili ülkesi İsrail’di . Onun etkinliğini artıran faktörlerden en önemlisinin de Mossad olduğuna inanılıyordu. Bu görüş dar bir kitleyle sınırlı değildi. Çok farklı kanatlardan insanlar bu görüş etrafında birleşiyordu.
Bu görüş kabul edilirse Türkiye’nin dünyanın en etkili gücüne kafa tuttuğu söylenebilirdi. Ülkemiz, sanıldığı gibi, büyük güçler tarafından yönlendirilmediği için böyle bir davranış sergileyebiliyorduk.

Gerçekte bu görüş yanlıştı. İsrail büyük güçler tarafından Ortadoğu’da kullanılan bir araçtı. Bölgedeki ülkelere düşman olması ve böylece İslam aleminin başka düşman aramasına gerek kalmaması için hedef tahtasına oturtulmuştu. ABD’deki Yahudi lobisinin bile İsrail’i bir araç olarak gördüğü söylenebilirdi. Bu ülkeye sağlanan ekonomik yardımlar, rolünü oynaması için gerekli görülen harcamalar sayılabilirdi.

Bu durumda hangi değişiklik İsrail’i önüne gelenin vurduğu şamar oğlanına çevirdi? Şah döneminde İsrail’in en yakın dostu olan İran şimdi en büyük düşman olmuştu ve böylece İslam alemini kendi yörüngesine sokmak istedi. Türkiye İsrail’e yönelik tavrıyla hem İran’ın rolünü ele geçirdi hem de çok daha geniş yelpazede taraftar topladı.

Bu durum değişen şartların bir sonucuydu. Bölgenin önemi sahip olduğu petrolden kaynaklanıyordu. Artık küresel ısınma ve buna petrol kullanımın büyük ölçüde etkili olduğunun söylenmesi otomotiv kullanımında alternatif enerjiye geçişe öncülük ediyordu. Eğer uçaklarda da alternatif bir enerji kullanılırsa petrol önemini iyice kaybedecekti ve bölgede İsrail- Arap karşıtlığı üzerine kurulan dengeye gerek kalmayacaktı.

Bu durumda yeni model şöyle olabilirdi: İsrail bölgedeki karşıtlık konumunu terk edip arka plana geçecek, üretime dayanmayan zenginliğini kaybeden bölgeye disiplini sağlamak üzere bir vasi tayin edilecekti. Bu neden geçmişte bu işi başarıyla yapmış Türkiye olmasın?

Modelin ekonomik alt yapısı şöyle olabilirdi: Bölgenin zengin döneminde biriken sermaye Türkiye’ye yönlendirilir, ABD gerekli teknolojiyi sağlar ve bu bölge fakirleştiği dönemde Türkiye’nin desteği ile sorun yaratmaz.

Bunun yanında Türkiye, İran gibi, İsrail’in varlığına karşı olmadığı için bu ülke de huzur içinde varlığını sürdürür ve bugüne kadar oynadığı rolün bedelini almış olur.

Modelimi beğenmezseniz daha doğru olduğuna inandığınız bir model üretirsiniz. Ama bir seçeneğiniz her zaman vardır. O da dünyanın en etkili gücüne kafa tuttuğunuzu, onun yönlendirdiği ABD’nin bile buna katlandığını söylemektir. Üstelik bu bakış açısı bugüne kadar egemen olan görüşe de uyar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi