Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

CHP Baskısı Milletin Hafızasında Hep Yaşayacaktır

CHP Baskısı Milletin Hafızasında Hep Yaşayacaktır

Bu millete CHP zihniyetinin uyguladığı; “şiddet, baskı ve öfkenin,” hafızalardan silinmesi mümkün değildir. Hatta hafızalarımızı yormaya da gerek yok. Kemal Kılıçdaroğlu, Kemal Anadol, Önder Sav ve yine İzmirli bir hatun milletvekili var, adı hemen aklıma gelmedi, onların sayesinde, halkımızın CHP’den nefretleri hiç eksik olmayacaktır. “Allah devamını sağlasın.” Mesela bu dua bile onları yıldırım hızıyla raydan çıkarmaya yeter.
Eğer insanoğlunun hafızası öyle kolay kolay silinseydi, dünyada hafızası silinmeye çalışılan o kadar çok toplum vardı ki hiçbir hafıza silme devrimi başarılı olamadı, hepsinin de hafızası yerinde duruyor ve onlarla yaşıyorlar. İşte o toplumlardan birisi de bizim halkımızdır.
Bu milleti 14 asırlık değer yargılarından, inançlarından koparmak için harf devrimi yapıldı. 14 asırlık bir medeniyetin tüm alt ve üst yapısı yok edildi, akla hayale gelmedik uygulamalar gerçekleştirildi ama ancak ve ancak bu kadar koparılabildi. İşte malum CHP’liler o kopan kısmı temsil etmektedirler.
Neyse lafı uzatmayalım ve gelelim Ali Öztaylan hocamızın anlattıklarına:
“Behçet Kemal gelmiş bir kere Ayvalık’a, Cuma günü ‘Cuma dersini ben yapacağım’ demiş. Minbere dayanarak; ‘Sizler Avrupa’ya yakın sayılırsınız, nedir bu duvarlardaki Arapça hatlar, nasıl Türksünüz’ diye bağırmış, hakaretler etmiş.
İhtilalden sonra jandarmalar bizim dükkâna da baskın düzenlediler. Fatih’in tablosu vardı dükkânımızda! ‘Hâlâ Osmanlı muhibbi misiniz?’ diye darmadağın ettiler dükkânı. Sandalyeleri, iskemleleri kırdılar. ‘Van’da Kürt hükümeti kuracakmışsınız’ diye suçladılar.
‘Yapmayın’ dedim, ‘Ben Üsküplüyüm Tito ile münasebetim olduğunu söylerseniz bir dereceye kadar. Hayal ile rabıta kurmak mümkün değil.’
Burada NATO’da çalışan bir İngiliz asker vardı. Güzel Türkçe konuşurdu. Son derecede zekiydi. Bizimle de çok samimiydi, sık sık dükkâna gelirdi. İhtilalden sonra bir gün yine geldi ve dedi ki; ‘İğne ucu kadar aklı olan devletlerde ihtilal olmaz. Çünkü ihtilal bir memleketi yüzde 99 götürür, bir ihtimalle ayakta kalır.’ Diyerek ihtilali yapanları ağır kelimelerle yermişti.
Koca bir imparatorluğu teslim aldık, sonra kuşa döndürdük, şimdi de ecdada sebbetmekle (küfretmek) meşgulüz. Hazin bir durum. Şarka silahla gidiliyor artık. Oradan meşâyıhı kaldırdık. Topla tüfekle bir insan ıslah olmaz ki. O güzel insanları astık. Onlar dağdaki adama ‘gel’ diyordu titreyerek geliyordu. Katil silah bırakıyordu.
Her kavmin bir terbiye usulü var değil mi? Bir milletin dinini elinden alırsanız, ondan daha zalimi olmaz. Dinimizi elimizden aldılar yerine ne ikame ettiler? ‘Allah’ demek suç. Vakıflar satılır mı? Camiler satılır mı? Camileri sattılar. Vakfın hududunu Allah tayin eder. Bütün Osmanlı arazisi vakıf üzerine kurulmuştu.
Bir devlet işgal edilse, işgal güçleri vakıf arazilerine bir şey yapamıyor. Vakıf arazisi şahsi mülk olarak mütalaa ediliyor. Ama onlar vakıf arazilerini devletleştirdiler.”
Evet, Ali Öztaylan hocamızın bu meseleye dair hatıraları böyle. Öyle bir zulüm altında insanlar inletilmiş ki, ütüsüz pantolon giyenler namaz kılıyor diye fişlenmiş. Binlerce defa herkes birbirine sorsun, dünyanın neresinde böylesine komik bir fişleme vardır.
Pardon daha komik bir fişleme var. CHP zulüm saltanatının sürdüğü yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’nda odacı görevinde bulunan birinin namaz kıldığından şüphe edilir ama namaz kılarken de kimse görmemiştir. Uyanık bir CHP’li şef, önce pantolonun arka cebini sonra da ceketinin ceplerini karıştırıp namaz takkesi aranmasını emreder.
Bu emir üzerine ceket ceplerini karıştırırlar, ellerine sert bir cisim gelir, “misvak” olduğuna kanaat getirip, “namaz kılıyor” diye damgalarlar. Odacının hakkında soruşturma açılır. Memur “misvak” adını ilk defa duyuyordur. Cebindeki sert cisim ise kurşun kalemdir.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi