Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Bu güzel ülkeyi yaşanmaz hale getirenlere dur deme zamanı gelmedi mi?

Bu güzel ülkeyi yaşanmaz hale getirenlere dur deme zamanı gelmedi mi?

Sanıyorum ülkenin birinci öncelikli konusunun yeni bir sivil anayasa hazırlanması olduğunda giderek daha geniş bir mutabakat oluşuyor. Özellikle bir takım darbe planlarının gündeme gelmesi darbe anayasaları ile ülkenin idare edilemeyeceği, edilmeye çalışılsa bile demokrasinin sağlanamayacağı konusunda genel bir kanaat oluşmuş durumda. Bu bakımdan artık laf yarışını bırakıp, bazı askerlerde oluşmuş olan ülke yönetme hevesleri üzerine konuşup durmanın derde deva olmayacağı da görülüyor. Çünkü, işbaşındaki iktidarlar ister başarılı ister başarısız olsun bir takım darbe hevesleri her durumda bir gerekçe üretiyor. Sivil iktidarların paçasından çekiştirmeler başlıyor.

Bu bakımdan diyebilirim ki ülkemizin tek meselesi askerlerin sivil mahkemelerde yargılanıp yargılanamaması değildir. Demek istediğim o ki askerlerin sivil mahkemelerde yargılanabilmesi için anayasa değişikliği elbette yapılabilir ama sistemde var olan sorunların bu yolla tümden giderilmesi mümkün değildir. Ülkemizde zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır. Bunun içinde yeni anlayışın anayasa hükmü haline getirilmesi eski alışkanlıklarından vazgeçemeyenlerden yeni anayasa ve bu anayasaya göre yapılmış yeni hukuki düzen içinde hesap sorulabilmenin yolu açılmalıdır. Bunun yolu ise kesinlikle yeni bir sivil anayasadan geçmektedir.

Hemen belirteyim ki yeni bir sivil anayasa hazırlanması, kimler gerçekten demokrasiden ve insan haklarının teminat altına alınmasından yanadır kimler değildir bunu da ortaya çıkartacaktır. Çünkü ülkemizde demokrasiye en çok sahip çıktıkları görüntüsü verenler nedense her fırsatta darbecilerle kolkola olmuşlardır. Hatta bazı siyasi kadrolar darbe hazırlıkları sebebiyle yargılananlara yargının sonunu beklemeye bile gerek duymadan kol kanat germektedirler. Aynı kadrolar bir bakıyorsunuz yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını savunuyor, siyasi iktidarın yargıya müdahalesinin zararlarını dile getiriyorlar ama aynı kadrolar darbe hazırlığında adı geçenlerin yargılanmasına sıra gelince yargının baskı altına alındığını ileri sürüyorlar. Kısacası bir takım çelişkilerle kamuoyu yıllardan beri oyalanıyor, hatta kandırılıyor. Artık tüm bu kandırmaca ve oyalamalara son verecek, hiçbir sebeple sivil iktidara müdahale edilemeyecek bir anayasal zeminin hazırlanması gerekiyor. Son Balyoz planı bu zarureti iyice ortaya sermiştir. Bu arada ortaya çıkan her yeni darbe planının ardından Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada böyle bir planın kendilerinde bulunamadığı belirtilmek suretiyle mesele kapanmaya terk ediliyor. Söz konusu açıklamalar ise kamuoyunu tatmin etmiyor. Böyle olunca da TSK'nın yıpranması gündeme geliyor. Bu bakımdan yeni bir sivil anayasa TSK'nın yıpranmasını da engelleyecektir. Her fırsatta asker millet olduğumuzla övünülürken TSK'nın yıpranmasının bir çelişki olduğunun artık her kesim farkına varmalıdır. Bunun yolu ise halkın seçtiklerinin sadece halk tarafından görevden uzaklaştırabileceği mekanizmanın oluşturulmasıdır. Bu mekanizmanın oluşturulması ise yeni bir anayasa ile mümkündür. Artık yeni bir anayasaya olan ihtiyacın lafını etmenin sonu gelmelidir. Ne kadar çok yeni bir anayasadan söz ederseniz edin ortaya yeni bir sivil anayasa çıkmaz. Bunun yolu harekete geçmek, hazırlamak TBMM'ye sunmak, buradan çıkacak sonuca göre de ister referandum yoluyla ister doğrudan Cumhurbaşkanı'nın onayı ile yürürlüğe koymaktır.

Elbette yeni bir sivil anayasanın hazırlanmasını ve yürürlüğe girmesini engellemek için bazı çevreler ellerinden geleni yapacaklardır. Hem de bunu demokrasi adına(!) insan hakları(!) , hatta rejimi korumak (!) adına yapacaklardır. Ancak; bu oyunun mutlaka bozulması gerekiyor. Aksi davranış bu milletin kendini yönetecekleri seçecek kabiliyete ve birikime sahip olmadığı gibi bir iddiaya haklılık kazandırmış olur ki bu da gerçekten bu millete hakaret anlamına gelir. Artık, milleti hafife alan, millete güvenmeyenlerin devrinin sona ermesi gerekiyor. Tepeden inmecilerin önü kesilmeli, biz ne dersek bu millet ona inanmalı, biz ne istersek ona boyun eğmelidir şeklinde özetlenebilecek bir anlayış ve geçmiş uygulamalara son vermeden bu ülkede huzur ve istikrarın temini mümkün görünmüyor. Artık sırf kendi arzularını, anlayış ve inançlarını hakim kılmak adına bu Cennet vatanı cehenneme çeviren kesime dur demek durumundayız. Kolay olmadığını biliyorum ama başka çere de yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi