Nihat Bengisu

Nihat Bengisu

Müşterekleri mizden bir diğeri: İnanç ve kültür birliği

Müşterekleri mizden bir diğeri: İnanç ve kültür birliği

Birlikte yaşamaktan, örneğin, aile, akraba, aşiret ve millet olmaktan maksat; müşterek değerlerimizi tevhid edip bunlardan karşılıklı istifade etmek, muavenet etmek yani yardımlaşmak, maddi ve manevi gücümüzü yükseltmek; ülke sınırları ve dahi dışında adaleti tesis etmek; destan gibi bir tarih yapmak ve gelecek nesillere güzel bir dini ve kültürel miras bırakmaktır. Dahası; ferdi ve milli ve hatta ümmet ve evren bazında öz güveni geliştirmek, insanca yaşamak ve yaşatmak, mutluluğu ve huzuru yakalamak.. Bu huzuru, bu değerleri sağlam temellere oturtup yarınlarımıza, torunlarımıza ve hatta sıratın da ötesine taşımak, geride hayr amel ve hasenat defterlerimizi açık bırakmak..
Bu süreci bize yaşatacak olan; kalabalıkları, aşiretleri, kabileleri millet yapacak, onları huzurlu, güvenli ve güçlü kılacak olan sosyolojik dinamiklerin başında “inanç ve kültür” birliği gelmektedir.
Yaşadığımız coğrafyada inanç ve kültür birliği denince; sahih kaynaklarının zenginliği, keyfiyeti ve kemiyeti itibarı ile, İslami referanslar öncelik teşkil eder. Elbette İslam ve diğer semavi dinler, mezhepler dışında da siyasi, iktisadi, coğrafi, languistik, ülküsel, tarihsel ve pek çok kültürel birliktelikler vardır. Ne ki, hiçbiri akide, usûl, metod, sistem ve dialektik açıdan İslam dini kadar kalıcı, insanı ve kainatı ihata edici ve birleştirici değildir. İslamın birleştiriciliğine en kadim ve güncel tanık; 1430 senedir süregelen HACC’dır ve üstelik kemiyet kadar keyfiyeti de artmaktadır..
Yeni muhtedilerden İoanne Ridley’in ve ayrıca doğuştan, kökten Müslüman olanların ve dahi sıradan insanların bile gözünde ve gönlünde bir anda devrim üstüne devrim yaratacak cazibedeki Kabe ve Arafat olayı.. Malum; hemen 11 Eylül sonrasında Afganistan’ımızın koalisyon güçleri tarafından işgalinde Taliban’a esir düşen meşhur gayrimüslim İngiliz gazeteci. Hani, Kur’an-ı Kerim’i inceleme ve kanaatini bildirme şartı ile serbest bırakılan cesur gazeteci var ya; özgürlük savaşçılarının en büyük ilham kaynağı sahih Kitap ile karşılaşıp, vahiyle tanışınca vurulurcasına müslim oluyor ve hemen Hacc’a, Rabb’inin evine gidiyor. Ezanla birlikte milyonların bir iki dakika içinde o evin etrafında halka olup, kusursuz saflar oluşturup; huşu içinde, milyonlarla aynı duada buluşup, en büyük müşterek değere, Rabb’e yöneldiğinde, ilk defa karşılaştığı, ama muhtemelen henüz hiçbirinin ismini belleyemediği insanlarla yek vücud ve yek yürek olup bir anda şunu diyen gazeteci:
“İşte biz buyuz. Biz Müslümanlar hep böylesine birlik olsak; dünya bizi yıkamaz”.
Müşterek değerlerimize, aramıza ve kendine hoş geldin sevgili İoanne. O muhteşem müşterek değerlerimizin; Kabe’mizin, ezanımızın, tavafımızın, namaz saflarımızın ve Hacc’ımızın; ümmeti her an ve zamanda, aynı duygu ve dualarda birleştiren gücünü hatırlattığın için tekraren teşekkürler. Bir esaretle birlikte, hem de Taliban içinde, Kitap içinde keşfettiğin müşterek değerlerimizi, ümmet adına Kitap’sızlaşmış Batı cephesinde haykırmaya devam ettiğin için pek çok teşekkürler; sevgili İoanne.
Dünyada hiçbir dini topluluk, ülke veya millet müşterek değerler açısından Müslüman toplulukları ve coğrafyaları kadar şanslı değildir. Öylesine ki, orta yerde şehirlerin anası Mekke; bağrındaki Kabe ile birlikte din, tarih, coğrafya ve kısmen de dil ve kültür birliği avantajları ile birlikte onur ve gururumuzu arttıracak bir “Nil-Fırat Birlikteliği”; Sezai Karakoç kadar bizi de heyecanlandırmaktadır. Medeniyet ufkumuza bir Nil-Fırat; hatta Nil-Tuna birliği ve hatta Dünya İslam Birliği’ni dahi konuşlandırabiliriz. Her hakikat önce hayal ve tasavvur ile başlarmış. Bir gün bu da hakikat olur inş-a’Allah; yeter ki müşterek değer ve gücümüzü keşfedelim..
İnanç ve kültür birliğimizi; önce ülkemiz ve bağlı her açıdan bulunduğumuz bu coğrafya ve hinterlandımız, bilahare dünya ölçeğinde tasavvur etmeliyiz. Buna, şu moralsiz, kaderine ve yekdiğerine küsmüş birtakım insanlarımızın; aile ve toplum huzuru, moral değerleri, barışıklığı bozulmuş bölge ve dünya insanının ihtiyacı var. Her açıdan ve hususen dini değerler ve siyasi açıdan buna; başta Türkiye olmak üzere, bu coğrafyanın gücü, en azından potansiyeli var. Yeter ki müşterek değerlerimiz arasında gören gözle bir keşfe çıkalım.
Müşterek değerlerimizden kültüre tekrar gelince; malum, kültür; sanattan siyasete, düğünden derneğe; her tür toplumsal değer ve figürü mezceden bir harç ve hars. Bir toplumun en geniş çerçevesi; ama gevşek ama sıkı. Her ailede, mahallede, kentte ve memlekette olduğu gibi kültürümüzün ağırlık merkezinde dinin etkisini vurgulamıştık. Buna ilaveten kültürümüzün yoğrulmasında; dil, örf, mahalle, kent ve ülke birliği gibi, müşterek değerlerimiz geniş bir yelpazeyi oluşturur.
Kültür yelpazemizde, dinden sonra dil; yeri farklı din, etnik guruplarımızın dahi; müşterek değeridir. Hemen her ülkede olduğu gibi, genelde resmi ideolojinin belirlediği dil; müşterek dildir. Böyle bir müştereklik; konuşma, yazışma, anlaşma, danışma ve tanışma, bilişme açısından hemen en üst düzeyde gereklidir, elzemdir. Kolay anlaştığınız müşterek bir diliniz yoksa, öyle bir ortamda nerdeyse gurbette gibisinizdir. Böyle bir ortam elbette yanlış değildir, suç değildir, illa da yabancı değildir ve de düşmanlık sebebi hiç değildir. Bir mozayiğin bir karesi, yedi renkten birisi gibidir. İlla ki anlaşırsınız; mesela tercüman kullanırsınız, el-kol işaretleri yaparsınız; ama biraz sıkıntı çekersiniz, biraz başınız ağrır. Ama, orada kalıcı iseniz; oradaki hakim dili öğrenir ve işinizi kolay kılarsınız. Ama resmi veya şahsi dilinizi kimseye dayatamazsınız, kimseyi horlayamaz ve dışlayamazsınız.
Ezcümle; gücümüze güç, güvenliğimize güvenlik, huzurumuza huzur katacak olan bunca müşterekliğimiz varken; senlik, benlik, ayrılık, gayrılık neyin nesidir? Şeytan bunun neresinde?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nihat Bengisu Arşivi