Müminler Kin ve Nefretten Arınmalıdırlar

Müminler Kin ve Nefretten Arınmalıdırlar

İnanan insanların dünyada yaşadıkları mutlu ve huzurlu hayatın önemli sırlarından biri, aralarındaki kardeşlik ve dayanışmadır. Müminlerin arasındaki bu dayanışmayı zedeleyebilecek her davranış, Allah’ın Kuran'da tarif ettiği ahlâka aykırıdır.

Tartışmak, çekişmek, sürtüşmek, düşmanlık, kin ve nefret beslemek inanan insanların titizlikle kaçınması gereken kötü ahlâk özellikleridir. Müminler hiçbir zaman bu duygulara kapılmamalı, her zaman samimi, mütevazı, şefkat ve sevgi dolu olmalıdırlar. Allah’ın buyruğuna uyarak, diğer müminleri incitebilecek söz ve davranışlardan özenle kaçınmalı, sevgi ve güven ortamları oluşturmalıdırlar.

Allah'a ve Resulü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)


Kin, kıskançlık, rekabet ve küsmek, güzel ortamın önündeki önemli engellerdir. Müminler arasında herhangi bir rekabet yaşanmamalıdır. Çünkü her samimi mümin, bir diğerine engel çıkarmadan Allah’ın dinine hizmet edebilir. Tek bir bedende, birbirleriyle uyum içindeki organlar gibi, her mümin bir diğerinin yardımcısı ve destekçisidir. Yapılan işler sonucu Allah’ın verdiği başarı da bu ortak çalışmanın sonucunda gerçekleşir. “Hayırlarda yarış” rahmani bir yarıştır. Bu yarışta kıskançlık ve rekabet gibi duygulara yer yoktur. Kazanılan başarı da ortaktır. Hiçbir mümin kendisinden daha fazla hizmet etmiş olan kardeşine karşı içinde kin, nefret, haset gibi duygular barındırmamalıdır. Duaları Kur’an’da bildirildiği gibidir: "Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Haşr Suresi, 10)

Mümin, diğer müminlerle farklı bir görüşte olduğunda dahi, mütevazı ve saygılı üslubunu değiştirmemeli, konuyu asla tartışma boyutuna getirmemelidir.

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)

Mümin, Rabb’inin rızasını kazanmak için, dinin ve müminlerin çıkarlarını gözetmeli, inananların refahını artırmaya çalışmalı, Allah'ın hoşnutluğunun her zaman en çoğunu arama konusunda ödün vermemeli, şeytanın hile ve vesveselerine kanmamalı, imanını arttırma çabası içinde olmalı, nefsinin bencil arzularına kapılmamalı ve kalbini karartacak kıskançlık, kin ve nefret gibi duygulardan arınmalıdır.

Büyüklenme, kibir, kıskançlık, kötü söz söyleme, çekişme müminlerin değil, inkarcıların özelliğidir ve Kuran ahlâkına asla uygun değildir. Sevgi, merhamet, şefkat, hoşgörü ve tevazu imanın en önemli kanıtlarındandır. Sevgi, yaşamı güzelleştiren çok büyük bir nimettir. Gerçek sevgi ise ancak derin bir iman ve Allah korkusuyla yaşanır. Kur’an’ın öğrettiği sevgi, samimi inananların kalplerini yumuşatır, Allah’ın güzel sıfatlarının, üzerlerinde tecelli etmesine vesile olur.

Müminlerin sevgilerini en fazla yöneltmeleri gereken varlıklar ise Allah’ın birer tecellisi olan diğer müminlerdir. Çünkü, "Mü'minler ancak kardeştirler..." (Hucurat Suresi, 10)

Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi ve muhabbet cennet halkının özelliklerindendir. Orada gerçek mutluluğa kavuşmuş insanların kalplerinde hiçbir kötü duyguya yer olmayacaktır. "Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47)

Dolayısıyla içinde kibir, kıskançlık, çekememezlik gibi Allah katında hoş karşılanmayan duygular barındıran mümin, kendini gözden geçirmeli ve Rabb’ine sığınmalıdır.

Gözleri ve vicdanları körelmiş insanları, içinde yaşadıkları mutsuzluktan kurtaracak tek yol Kur’an ahlâkını yaşamalarıdır. Allah'ı gönülden seven insan, O'nun yarattığı insanları da sever. Bu sevgi, şefkati, merhameti, acımayı, özveriyi, güzelliklerden zevk almayı, huzur ve mutluluğu beraberinde getirir. Ancak o zaman birbirine sevgiyle bakan, nimet ve güzelliklerin değerini bilen insanların yaşadığı güven ve huzur içinde bir yaşam kurulur.

“Sizden önceki toplumların derdi size de bulaştı: Haset ve kin. Kin beslemek, kökten kazıyan şeydir. Allah'a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız.”(Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, ihya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 425)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi