Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Erdoğan işin farkında!

Erdoğan işin farkında!

Bana kalırsa Erdoğan, Baykal’dan da, Kanadoğlu’ndan da, Yalçınkaya’dan da, Başbuğ’dan da çok daha rahat, kendinden emin. Daha dengeli ve tutarlı bir politika izliyor..
Mesela ben Yalçınkaya’nın çevresinden gelen telkin ve baskılardan bunaldığını ve herkesten eleştiri aldığını düşünüyorum.. Onların yerinde olmak istemezdim.. Kimsenin onların yerinde olmak isteyeceğini sanmıyorum. Ama biraz da bunu kendileri istedi gibi sanki.
CHP için de köşe başlarını tutmuş, Masonik, derin devletin avukatlığına soyunmuş bir grub dışında aklı selim ve vicdan sahibi kimse Baykal’ın sözlerini ciddiye almıyor diye düşünüyorum..
Baykal için söyleyecek tek söz şu: Gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalbi var hissetmiyor. Öfke aklını zail etmiş sanki.. Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir..
Aslında Başbuğ da gerçeği gördü. Bu iş böyle olmayacak. Darbeciler bütün şanslarını kaybettiler. Kendi aralarında konuşurken de bu gerçeği telaffuz etmekten çekinmiyorlar. Korku ve panik içindeler..
Ordu içinde darbecilere karşı çıkanlar, artık seslerini yükseltmeye başladılar.. İktidara bilgi akışı artarak devam ediyor..
Yalçınkaya’ya ulaştırılmak istenen mesaj, adresine varmadan Başbakan’ın çevresine ulaşıyor..
Bahçeli niye susuyor. Demirel niye sustu.. Cindoruk neden sessiz.. Birileri söz gümüşse, sukûtun altın olduğunun farkında.. Sahi Encümen-i Daniş’in sesi niye çıkmıyor bu aralar..
TBMM’den sonra yakında Çankaya’da da muhafız alayı sembolik düzeye indirilirse şaşmayın.. Herhalde Yalçınkaya’nın “beni Jandarma korusun” diyecek hali yok.
Ha sahi, Başsavcı neden hâlâ İP ve CHP hakkında kapatma davası açmıyor.. Vicdanı rahat mı bu konuda.. Dışarıdan bakıldığında orasının nasıl göründüğünü hiç merak etmiyor mu?
Zaten uzun sürmez, Jandarmanın yeniden yapılandırılması da gündeme gelecektir..
Bizim darbecilere kötü bir haberim var, iktidarın ve savcıların elinde, topluma, basına açıklananlardan, internete düşenlerden daha fazla bilgi, belge ve tanık var.. Her inkâra on belge ile cevap verecek kadar iktidarın eli güçlü..
Hani yakında Baykal ve bazı emekli-muvazzaf yargıç ve askerî şahıslar, bürokrat, işadamı, siyasi şahıslar hakkında darbecilerle işbirliği yaptıkları, demokrasiye karşı suç işledikleri, silahlı çetelere yardım ve yataklık iddiası ile yurtdışında suç duyurusunda bulunulursa şaşırmayın. Hani şu İsrail Dışişleri Bakanı hakkında Gazze olayları sebebi ile suç duyurusunda bulunulmuştu da tutuklama kararı çıkmıştı ya İngiltere’de. Bakarsınız İngiltere, İtalya, Belçika’da benzer davaların açılması için insan hakları savunucuları suç duyurusunda bulunmuşlar..
Baksanıza, zavallı Evren, Türkiye dışına çıkamıyor.. Daha birçok darbeci de ahir ömründe aynı şeyi yaşayacak..
Muhalefet akılsızca işlerle aslında bir yandan iktidarın değirmenine su taşımaya devam ediyor. Öte yandan derin devletin avukatlığına soyunarak bindiği dalı kesiyor ve kendi cehennemine sırtında odun taşıyor..
Baykal suikast iddialarından sonra şimdi de darbe iddialarını sulandırma gayretinde.. Sulu siyaset sadece siyaseti sulandırmakla kalmıyor, Baykal’ın ciddiyetini de sulandırıyor, dibe vuran karizmasını kazımaya devam ediyor.. Baykal kendisi ile birlikte partisini, partisi ile birlikte savunduğunu sandığı kadrolar ve çevreleri de tüketiyor..
Şu global kriz ortamında, darbe ve suikast tehditleri, terör ortamında bile Türkiye hâlâ ayakta ve yürüyüşünü sürdürüyor.
Şu parti kapatma davasının Türkiye’ye maliyetini düşünebiliyor musunuz?
Baykal ayağını frenden çekmemesine rağmen, yine de parlamento çalışmalarını sürdürüyor.. Türkiye’nin kredi notu, ABD’nin, Japonya’nın notu düşerken yükselmeye devam ediyor..
Türkiye darbe, çete, mafia, kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı siyaset prangalarından kurtulsa kim bilir neler olur bu ülkede..
Baykal’a göre yargıya karşı, orduya karşı, devletin kurumlarına karşı savaş açılmış vaziyette ve iktidar darbe istismarı yapıyor ve darbe demagojisi yapılıyor.. Baykal TEKEL işçilerine umudunu bağlamış durumda.. Gerçek Türkiye’nin gündeminin farkında değil. Kendini Ergenekon’la özdeşleştirmiş durumda. Onların penceresinden bakıyor. Mesela yargıyı ve orduyu istismar ederek ele geçirme iddiasındaki çetelerden hiç söz etmiyor.. Bu çetelere karşı verilen mücadeleyi, ordu ve yargıya karşı veriliyormuş gibi göstermeye çalışıyor..
Erdoğan EMASYA’nın kaldırılacağını söyledi. Dahası kırmızı kitabın sıradan bir genelgeden öte, bir anlamı ve değeri olmadığını söyledi. “İç düşman” tanımını da doğru bulmadıklarını söyledi.
Söyledi söylemesine de EMASYA genelgesi madem geri çekiliyor, bu çerçevede yapılan çalışmalarla ilgili bilgi, belge ve arşivlerin, Valilikler eli ile İçişleri Bakanlığı’na gönderilerek kurulacak özel bir arşivde toplanması ve bu evrakların özel olarak incelenerek tesbit edilen hukuk dışı işlemlerle ilgili olarak sorumluları hakkında soruşturma açılması gerekir..
EMASYA çerçevesinde Milli Güvenlik derslerinde görevlendirilen askerî kişilerin yaptıkları çalışmaların ve raporların, tutulan fişlerin de imha edilmeden önce İçişleri Bakanlığı’na intikalinin sağlanması, Savcı, Bakanlık Müfettişleri, MİT ve Emniyet İstihbaratından kişilerin incelemesinden sonra gerekli görülürse imha edilmesi gerekir..
Bu fişlemelerde adı geçen kişiler hakkında bu fişlerin bundan sonra bir zarar doğurması mümkün değil. Aksine bundan sonra bu fişler, fişleri düzenleyenlerin başına bele olacak türden şeylerdir..
Özgür Eğitim-Sen Tokat Temsilciliği’nin sorduğu gibi gerçekten “Öğretmen ve öğrenciler EMASYA çerçevesinde fişleniyor mu?” idi.
Hani bir de bunları öğrensek ne iyi olur..
Eski köyde yeni bir şeyler oluyor. Hayırdır inşallah.
Selam ve dua ile.
NOT: Geçen hafta basına konu olan MHP Adana Milletvekili Kürşat Atılgan, benim de köşeme taşıdığım, bu iddialarla ilgili bir açıklaması olup olmadığını sormam üzerine, dün telefonla aradı ve bu iddiaları dile getiren bir yazara gönderdiği tekzib metninin suretini gönderdi.. Atılgan’ın açıklamasına göre, 2004’de 28 Ekim’de, her yıl olduğu gibi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı provaları sırasında, bir F-4 uçağı ile kendisinin de katıldığı alçak uçuş sırasında, filodaki, bir başka pilotun kullandığı 2 numaralı uçak, güzergâhta bir kartalın görülmesi sırasında rotasını değiştirmek zorunda kalmış ve o sırada söz konusu kaza meydana gelmiştir.. İddia edildiği gibi bir olay söz konusu olmadığını ifade etti ve Atılgan böyle bir şeyi asla kabul etmediğini ve doğru da bulmadığını, olay anı ile ilgili video kaydı bulunduğunu belirtti. Ancak yerinde ve zamanında ani bir refleksle, uçak kurtulmayı başarmış ve bir kaza önlenmiştir.. Tuğgeneral Atılgan’ın konuya ilişkin açıklaması bu şekildedir. Okurlarımın bilgilerine sunulur..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi