Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Dünden-bugüne Tekel... O zaman nerelerdeydiniz?

Dünden-bugüne Tekel... O zaman nerelerdeydiniz?

Her zaman söylerim; hiçbir olay “tek boyutlu” değildir... Ve yine, hiçbir olay “göründüğü ve gösterildiği gibi” değildir... Meydana gelen her olayın bir “öncesi” vardır... Olaylar hakkında “değerlendirme” yaparken veya “yapılan bir değerlendirme”nin “doğru” veya “yanlış” olduğu konusunda “hüküm” verirken, öncelikle “bilgi” sahibi olmak gerekir... İnsanların çoğu; “bilgi” sahibi olmadan “kanaat” sahibi olmakta ve dolayısıyla, zaman zaman “yargısız infaz”lar yapmaktadır... Açık söylemek gerekirse, “okuyan” bir toplum değiliz... Ne “kitap” okuyoruz, ne “gazete”lere göz gezdiriyoruz... Çoğu insan, maalesef “seyirci”dir!.. Olan-biteni sadece seyretmekte, dolayısıyla, “manipülasyonlara açık” hâle gelmektedir!.. Bunun sonucu olarak da; kişilere veya kurumlara ya “düşman” olmakta, ya da “sevgi” beslemektedir!..
Aslında; ne “düşman”lığının, ne de “dost”luğunun dayanığı vardır!.. Sadece ve sadece “kendisini yönlendirenler”in gösterdiği istikamette düşünmekte, o istikamette “tavır” geliştirmektedir!.. Kendisini “manipüle” edenlerin “durduğu yer”i veya “baktığı pencere”yi maalesef hiç dikkate almamakta, “mandepsiye bastırıldığını” hiç düşünmemektedir!..
Oysa insan, “okumalı”dır... “Kitap” okumalı, “gazete” okumalıdır!.. Ki, “bilgi sahibi” olabilsin, “rüzgârın önünde sürüklenen bir hazan yaprağı” olmasın!.. Her zaman söylediğim gibi; eğer “okumaz” ise, bir gün gelir “canına okurlar” da, haberi olmaz!..
BUGÜNÜN 13 YIL ÖNCESİ VAR!
Yazıya, böyle bir “girizgâh”la başladım ki; “okuma”nın ve “bilme”nin önemi iyi anlaşılsın!..
Evet, okumadığımız ve bilmediğimiz için, “kanaat”lerimiz, “fikir”lerimiz ve “tavır”larımız da “sakat” oluyor!..
Meselâ, şu “Tekel işçileri” meselesi...
Meseleyi yeterince bilmediğimiz, işin doğrusu Hükümet de bunu yeterince anlatamadığı için, herkes zannediyor ki; “Tekel işçileri”ni bu karda-kışta “eylem” yapmaya mecbur eden “özelleştirme” ihalesi, “bu hükümet tarafından” yapılmıştır!..
Herkes zannediyor ki;
“Hükümet Tekel’i özelleştirmiş, işçileri de aşsız ve ekmeksiz bırakmıştır!”
İşin doğrusu; “muhalefet” partileri de, kamuoyunu, bunun böyle olduğuna inandırmak için, “manipülasyon üstüne manipülasyon” yapmakta, Hükümet’i “günah keçisi” gibi göstermek için, “bel altı vurmak” da dahil, her yola başvurmaktadır!..
Oysa; “eyleme giden süreç”te, bu hükümetin pek büyük bir dahli yoktur!.. Çünkü; “Tekel’in özelleştirmesi”ni yapan; bu hükümet değil, “28 Şubat darbecileri”nin kurdurduğu “Anasol-D Hükümeti”dir...
O hükümetin başında da; Tayyip Erdoğan değil, Mesut Yılmaz vardı... Evet, Mesut Yılmaz “Başbakan”dı... Bülent Ecevit de “Başbakan Yardımcı”sıydı... Herhalde söylemeye gerek yok, bugün “timsah gözyaşları” döken Hüsamettin Cindoruk da, “Anasol-D’nin içinde”ydi!..
YIL 1997... SÜRECİN BAŞLADIĞI TARİH!
Peki, ne yaptı bu üçlü?..
Bilirsiniz; ben “bilgi ve belge” sahibi olmadan yazı yazmam... İşte, şimdi de “13 yıl öncesi”ne gidip, o günkü gazetelerde yer alan “haberler”den özetler aktarmak istiyorum.
Bu haberleri aktarıyorum ki; “Tekel işçilerini kullanan ve onları kışkırtan” muhalefetin ne kadar “dürüst”(!) olduğunu gözlerinizle görün!..
Buyurun, 18 Ağustos 1997 tarihli Zaman’da; “4 sigara fabrikası kapatılacak” başlıklı haber:
“Tekel, eski teknoloji ile çalışan sigara fabrikalarını belli bir süreç içinde kapatmayı planlıyor... Tekel Genel Müdürü Mehmet Akbay, yaptığı açıklamada, kuruma ait sigara fabrikalarının bir bölümünün teknolojisinin çok eski olduğunu söyledi. Tekel'in halen işlettiği 7 sigara fabrikasından sadece 3'ünün gelişmiş teknolojiye sahip olduğunu kaydeden Akbay, ‘Kalanları 1960'larda yapılmış fabrikalar. Oysa sigara sanayiinde kullanılan makine ve ekipmanın ortalama ömrü 15-18 yıl... Akhisar konusunda bir adım atılırsa İzmir'deki fabrikayı da kapatacağız. Peyderpey Adana, Malatya ve Bitlis fabrikaları da devre dışına çıkarılacak.’”
Şimdi de, 24 Eylül 1997 tarihli Sabah’taki, “Tekel özelleşmesinde geri sayım başladı” başlıklı haberi okuyalım:
“Yılbaşına kadar özelleştirilecek olan Tekel için uluslararası firmalardan teklif yağmaya başladı. Satış için yasa çıkarılmasına zaman kalmadığını, bunun için de özelleştirmenin fabrika bazında ortaklıklar kurularak yapılacağını hatırlatan Devlet Bakanı Eyüp Aşık, Akhisar sigara fabrikası için Avrupalı firmaların sıraya girdiğini söyledi.”
ÖZELLEŞTİRME Mİ, İMTİYAZ DEVRİ Mİ?
Yine “13 yıl öncesi”nden, bu defa Hürriyet’ten bir haber... “İngiliz ortak tartışması” başlıklı haber şöyle:
Tekel'in Akhisar Sigara Fabrikasında, British American Tobacco (BAT) ile ortaklığa girip en çok satan Türk sigarası olan Samsun'la birlikte Yeni Harman'ın da üretim hakkını vermesine ilişkin prosedür tamamlandı. Gerekli YPK kararının imzalandığı öğrenilirken, bu ortaklık hakkında kuruluşundan işleyişine kadar yanıtlanması gereken birçok soru işareti ortaya çıkıyor. Tekel'in Akhisar Fabrikası ile Samsun ve Yeni Harman markasını BAT'a satmasıyla ilgili tartışılan noktalar şöyle sıralanıyor:
¥ Neden ihale açılmadı?.. Bu bir özelleştirme mi, yoksa özel pazarlıklar sonucu yapılan imtiyaz devri mi?.. Fabrikalar BAT’a verilince, ne Akhisar’ın bir işlevi kalır, ne Malatya’nın!..”
Ve 1997’den son haber...
27 Aralık 1997 tarihli Milliyet’teki, “Samsun çok ucuza gitti” başlıklı haber şöyle:
“Devlet Bakanı Aşık, Samsun sigarasının isim hakkını satın alan İngiliz BAT şirketinin Tekel'e 300 milyon dolarlık yatırım yapacağını açıklarken, YPK bunu doğrulamadı. Tek Gıda-İş, bakanın gerçekleri saptırdığını belirtti.”
SORULAR VE KUŞKULAR
O yıllarda, bu konu çok tartışılmış, “soru”lar ve “kuşku”lar peşpeşe sıralanmış...
Meselâ, denilmiş ki;
¥ 280 milyon dolarlık projede neden 5 firmadan teklif istendi? Neden ihaleye çıkılmadı?
¥ Bu kadar büyük bir projede herhangi bir yerli ya da yabancı firmadan danışmanlık hizmeti alındı mı? Yoksa Tekel tüm organizasyonu kendi kadrolarıyla mı yürüttü?
¥ Samsun ve Yeni Harman'ın isim hakkı bedelleri hangi kriterlere göre belirlendi? Ortada serbest rekabete uygun şeffaflıkta tekliflerin toplandığı söylenebilir mi?
¥ Tekel gibi dev bir KİT'e bağlı fabrika ve varlıkların satışı neden Özelleştirme İdaresi tarafından yürütülmüyor?
¥ Fabrika tamamlanıncaya kadar Tekel, Samsun ve Yeni Harman'ı fason olarak üretip BAT'ye verecek. Tekel'in ürettiği sigaralar BAT'ye hangi fiyattan satılacak?
Şimdi sormak gerekmez mi;
“Tekel işçileri” ve “sendikalar” o zaman neredeydi?.. Niye, “günler süren eylem”ler yapmadılar, niye “açlık grevi”ne yatmadılar, niye “ölmek var, dönmek yok” sloganı atmadılar?..
Niye AK Parti Hükümeti’ne gösterdikleri tepkiyi Anasol-D’ye göstermediler?..
“Tehlike”nin yavaş yavaş geldiğini görmediler mi?.. “Perşembe’nin geleceği, Çarşamba’dan belli” değil miydi?..
ÖZELLEŞTİRMEDEN SONRA İŞE GİRENLER
Sormaya devam edelim:
Bugün “açlık grevi” yapan, “çocuğum öldü, ailem aç ve perişan” diyerek, bir anlamda “medyanın gazı”na gelen işçiler, “hangi tarihte” işe girmişlerdir?..
1997’den önce mi, 1997’de mi?..
Bu sorunun cevabını merak ediyorum, çünkü 30 Aralık 1997 tarihli Milliyet’te, “hem özelleştiriyor, hem işçi dolduruyor” başlıklı şöyle bir haber var:
“Tekel'i ortak almak yoluyla özelleştirmek için adımlar atan, 500 milyon dolarlık Samsun ve Yeni Harman sigaralarının isim hakkı ile Akhisar Sigara Fabrikası'nın yüzde 51'ini 140 milyon dolara devredince büyük tartışmalara neden olan Devlet Bakanı Eyüp Aşık, Tekel'le oy avına çıktı.
Tekel'e 2 bin 335 işçi alınıyor. Simsarların işçi başına 1 milyar lira aldığı iddiaları konuşulurken; işçilerin bir bölümü, en az 50 bin ton tütünün yakılacağı Güneydoğu'da görev yapacak.”
Düşünebiliyor musunuz;
Tekel’i özelleştiren zamanın Hükümet’i; bir yandan da “oy avcılığı” yapmış!.. Bugün “eylem” yapan işçiler arasında, “parayla işe giren” işçiler de var mı acaba?..
Eğer varsa, işte o zaman “işçi haklıdır” derim!.. Öyle ya; işe girmek için sen kalk “1 milyar lira” ver, “ömür boyu maaş” garantisi al, 10 yıl sonra da kapının önüne koysunlar!..
İşçi, eylem yapmasın da n’aapsın?..
Hele de, daha “1 milyar”ı bile kazanamamışsa!..
Ama, niye “Hükümet’e tepki” gösteriyorlar ki?.. Gitsinler, Eyüp Aşık’ın, Mesut Yılmaz’ın veya Hüsamettin Cindoruk’un yakasına yapışsınlar!..
Çünkü, “özelleştirme”yi yapan, onlar!..
Buyrun, 26 Aralık 1997 tarihli haber:
“Samsun sigarası üreten Akhisar fabrikasına yüzde 51 hisse ile İngiliz-Amerikan şirketi BAT ortak oldu. BAT, 49 yıllığına Samsun ve Yeni Harman sigaralarının marka hakkını devralıyor. Konu ile ilgili YPK kararı çıktı.”
Peki, Yüksek Planlama Kurulu’nda kim var?..
Başkan Mesut Yılmaz... Üyeler Bülent Ecevit, İsmet Sezgin, Güneş Taner, Hüsamettin Özkan, Işın Çelebi, Zekeriya Temizel, Yaşar Topçu, Mustafa Taşar, Yalım Erez, Cumhur Ersümer, Osman Güvenen!..
Sizin anlayacağınız;
“Tekel’i satanlar” işte bunlardır!..
BAYKAL VE BAHÇELİ’YE SORULAR
Peki, “sonrası” yok mu?..
Elbette var... 22 Şubat 2008’de yani “mevcut hükümet” döneminde, “Tekel’in tamamı, 1 milyar 720 milyon Dolar’a satıldı!”
Evet, “5 dakikada” satıldı!..
Geldik bugüne...
İşçiler, şimdi “aç” ve “açık”ta!..
Ama, yaptıkları eylemin, bir “hak arama” eylemi olmaktan çıktığını, “muhalefetin, malûm medyanın ve illegal örgütlerin oyuncağı” olmaya başladıklarını söylemek durumundayım!..
İşçiler, ellerini “vicdan”larına koysunlar ve kendilerine “gaz” veren Deniz Baykal’a sorsunlar;
“Senin belediyelerinde hiçbir hak tanınmadan tasfiye edilen işçileri niye ziyaret etmiyorsun da buraya geliyorsun?”
Devlet Bahçeli’ye de sorsunlar: “Sizin döneminizde de özelleştirmeler oldu, binlerce işçi sokağa terkedildi... Bugün, hangi yüzle buradasınız?”
Bakın; ben, “12 yılı tütün tarlalarında geçen, tahsilini tütün parasıyla yapan bir üretici” olarak yazıyorum bunları...
Bugün, “tütün tarlaları” yok!..
“Tütünden ekmek yiyen köylüler” de iyice azaldı... Artık, başka şeyler ekip, biçiyorlar!.. Ne yapsaydılar?.. Onlar da mı eylem yapsaydılar?..
Anlasanıza...
“Pazar”ı da kaptırdık, “paça”yı da!..
İşin tuhaf tarafı;
Geçmişte bu “özelleştirme”leri yapıp “işçi”leri kapı önüne koyanlar, bugün “zeytinyağı” gibi üste çıkmaya, “timsah gözyaşı” döküp, kendi “vebal”lerini örtbas etmeye çalışıyorlar!..
Diyeceğim o ki;
Uyanın ey işçiler!..
Çünkü etrafınızda; sizin “masum duygu”larınızı ve “hak arama” eylemlerinizi “istismar” edip, bunu “Hükümet’e muhalefet” olarak kullanmak isteyen “çakal”lar var!..
“Çakal”lara alet olmayın!..
Çünkü onların “hesabı” başka!..
Onlar, “oy devşirme”nin peşinde!..
Bunları bilin!.. Bilerek tavır koyun!..
Malûm, insan, “bilmediğinin düşmanı”dır!..
“Düşmanlık”la bir yere varamazsınız!..
=================
Öğretmen Olamayanlar Birliği!!!
Çocuklarımdan, hiç olmazsa birinin “öğretmen” olmasını çok istemiştim...
Ama, “formasyon” almak için girdikleri sınavda ‘“iyi bir puan” almalarına rağmen, “daha yüksek puan” alanların gerisinde kaldılar ve dolayısıyla “2 yıl daha” okuyup, öğretmen olamadılar!..
İşin doğrusu, “sözleşmeli öğretmen” olmak da istemediler!..
Peki, ne yapacaklar şimdi?.. “İsyan bayrağı” mı açacaklar, yoksa “Öğretmen Olamayanlar Birliği” adlı “sözde kuruluş”a üye olup, “Tekel işçilerine destek”(!) mi verecekler?..
Hem sınava girip başarılı olamayacaksın, hem de “niye öğretmen olamadım?” diye cayırtı kopartacaksın!.. Olur mu böyle komedi?.. Tamam, “sistem” tartışılır...
Ama, “Pedagojik Formasyon hakkı” almak için ter dökenlerin “hak”larını gasp etmeye ne hakkın var?..
Bu iş, iyice komik olmaya başladı... Ne demek Öğretmen Olamayanlar Birliği?!?.. Senin ne işin var “Tekel işçileri”nin arasında?..
Gir sınava, kazan ve oku!.. “Öğretmenlik yapma hakkı”nı kazandığın halde, eğer “tayin”in yapılmıyorsa, ondan sonra bağır!..
Şu “ucuzculuk” ve “kolaycılık”tan vazgeçelim artık!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi