Serdar Arseven

Serdar Arseven

Açıklayınız Muhterem Paşam!..

Açıklayınız Muhterem Paşam!..

Muhterem İlker Başbuğ; (tıpkı MHP yöneticileri gibi) “sabrımız taşarsa şunu yaparız, bunu yaparız” deyince, kamuoyunda derin bir “tehdit” algısı oluştu.
Ben de;
“Hangi hakla tehdit ediyor” yollu mesajlar gönderen okuyucularıma şöyle bir karşılık gönderdim:
“Muhterem Paşamız; Başbakan’a ve Hanımefendi’ye yönelik ‘GATA ayıbı’nın savunulamaz olduğunu söyledi ya... O sözleri dengeleme ihtiyacını hissetmiş olmalı. Eylül’e kadar böyle!..”

Muhterem Paşamızın beyanlarının “gerçeklerle” -pek de- örtüşmeyen taraflarına gelince...
Vakit’in şüpheye pay bırakmayan belgeli haberleri, beyanlardaki “yanlışlıkları” gözler önüne serdi.
Tekrara girecek değilim.

Bu sütunda yapılacak olan;
Muhterem Paşamızın bazı “anlamlı” beyanlarına projektör tutmak...
Şu bölüm:
“Biz her şeyimizi hukuk devleti sınırları içinde yaparız. Sabrımızın taşmasından kastım şudur: Biz bütün bu olayların ve yapılanların arka planını biliyoruz. Birileri gerekeni yapar diye susuyoruz. Çünkü devlet adamıyım. Devlet adamı gibi davranmam lazım. Devlete ve hukuka saygımız var ama bunun da bir sınırı var. Sınır aşılırsa bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız.”

Evet bu bölüme bir el atalım...
“Devlete ve hukuka saygımız var ama bunun da bir sınırı var.”
Ne demek bu?..
“Devlete ve hukuka saygımız var”ın “ama”sı nedir?..
Devlete ve hukuka saygının “ama”sı olmaz, “birazı” olmaz...
Saygı dediğin ya vardır, ya yoktur.
Bu; “ama”yı kaldırabilecek bir mesele değildir!..
Muhterem Paşamız; mecbur kaldıklarında, bir sınır aşıldığında devleti, hukuku, hukuk devletini “bir kenara” itebileceklerini mi ima etmektedir?..
Öyle değilse... Ya ne demek istemektedir?..

Paşamız; “Sınır aşılırsa, bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız” diyor.
Bu beyan da problemli.
Nasıl yani; bilinenlerin açıklanması için birilerinin “sınırı aşması” mı bekleniyor?..
Kim ne yaparsa yapsın;
Ordumuzun yararınaysa eğer...
Bildiklerinizi açıklayacaksınız!..

Kimin kimlerle ne türden ilişkileri var?..
Bunları açıklamak için bazı “şartlar” öne sürerseniz, son derece sıkıntılı değerlendirmelere zemin hazırlamış olursunuz.
Bu konularda “şart” olan, bilinenlerin olduğu gibi açıklanmasıdır!..

Ordu içinde veya dışında...
Hukuk dışı faaliyetlerin herhangi bir yönünü sızdıranlara...
Ve sızanları kamuoyuyla paylaşmak suretiyle gözler önüne serenlere selam olsun!..
Onlar, birer halk kahramanıdır.
Bu büyük millet ve bu büyük ordu, onlara çok şey borçludur.

Evet...
Birileri... “Ordu”muzu; içindeki “sıkıntıları” deşifre etmek suretiyle güçlendirmeye çalışırken...
Ve yıllardır; “Peygamber Ocağı” nitelemesinin hakkını vermeye çağırırken...
Bir başkaları da... “Suret-i Hak”tan görünerek, yıpratmaya çalışıyor olabilir!..

Gerçekten de bilgi sahibi ise...
Genelkurmay’ın yapması gereken, gerçekleri olduğu gibi ortaya koymaktır!..
“Sabrın taşmasını” veya “birilerinin sınırı aşmasını” beklemenin anlamı yoktur...
Biliyorsanız, açıklayacaksınız...
Bir “suç”un varlığını bildiği halde, bunu ilgili yerlerle paylaşmayan, “suç” işlemiş olur.
Kim kimle bağlantı içindeyse;
Kim dışarıdan, şuradan buradan besleniyorsa...
Kim, “birtakım çıkar ilişkileri” ve “hukuk dışı gizli bağlantılar” içindeyse...
Bunları deşifre etmek vatan görevidir...
Bu tür işlerde “sınır aşımı”, “sabır taşımı” beklenmez...
Ortada “suç” varsa, “memur”un görevi bunu gözler önüne sermektir!..

Denmek istenen nedir?..
Muhterem Genelkurmay Başkanı, birilerinin “dış güçlerle” anlaşmalı olarak orduyu yıpratmaya çalıştığını mı ima ediyor!..
Eğer öyleyse, bu bilgiyi saklı tutma hakkı yoktur!..
Muhterem Paşamız diyor ki:
“Biz bütün bu olayların ve yapılanların arka planını biliyoruz. Birileri gerekeni yapar diye susuyoruz. Çünkü devlet adamıyım. Devlet adamı gibi davranmam lazım.”

Doğru... Devlet adamı gibi davranmak lazım...
Devlet adamı, “Bilinen arka planı” açıklamakta niçin tereddüt göstersin ki?..
Neyi beklesin, niçin “sussun” ki?..
“Cemaatleşmenin zararlarından” bahsederken, ya da “başörtüsüne tepki gösterirken” susmayan Muhterem Paşalarımız, bazı konularda “sustuklarında” devlet adamlığına yakışanı mı yapmış olurlar?!..
Bu ülkedeki memur sınıfının en çok konuşanı, hatta bazen “muhtırayla” konuşanı asker değil midir?..
Şimdi niçin susacak?..
“Yapılanların arka planını” açıklamaktan alıkoyan nedir?..

Ordumuzu herhangi bir dış veya iç gücün taşeronu olarak yıpratmaya çalışan; namerttir, alçaktır, soysuzdur!..
Ordumuz içindeki veya bir başka yerdeki hukuk dışı faaliyetleri deşifre eden ise adam gibi adamdır, kahramandır.

Muhterem Paşamızın görev süresinin dolmasına kısa bir süre kaldı.
Kimlerin hangi ilişkiler içinde olduğunu, şüpheye mahal bırakmayacak netlikte ortaya koyarsa, memleketimize de, ordumuza da büyük hizmette bulunmuş olur...
“Andıç”sız tarafından ortaya serilsin bütün ilişkiler!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi