Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Haloperidol!

Haloperidol!

Biyolojik silahlar, her zaman toplumlara yönelik kullanılmıyor.. Kişilere yönelik de belli dozlarda kullanılabilir. Kişilik değişikliğine ya da saldırganlık, pasifleştirici etkilerinden yararlanılabiliyor.. Mesela belli dozda bir kişiye verildiğinde kendini peygamber sanabilir ya da çok mazbut hayatı olan birini çocuk tacizcisi yapabilir, ensest ilişkilere girmeye zorlayabilirsiniz..
Hani şu Kurtlar Vadisi’ndeki Polat Alemdar’ın adamının İskender Büyük’ün adamı olması gibi..
Bu ilacı NATO ülkeleri de biliyor, Rusya da, Çin de, İran da.. Ve bölgede son zamanlarda büyük ölçüde kullanıldığı söyleniyor..
Son zamanlardaki bazı hafıza kaybı olayları ya da bazı sanıkların uzun süre tecrit edilmesi de bana kalırsa bu kuşkuyu artırıyor.. Bazılarının kanlarını tahlil etmek gerek.. Bu risk, tanıklar açısından da, sanıklar açısından da önemli. Tanık ya da sanık durumunda olmayan, ama sıranın kendisine gelmesinden kuşku duyulanlar için de kullanılıyor olabilir..
Bu ilacın temininde çalışan bazı gazeteciler, televizyoncular, bilim adamlarından olabilir.. Bazı işadamlarından da.. İlaç sektöründen bazı isimlerden de söz edenler oluyor.. Bunlara ne kadar inanılır bilmiyorum ama, son zamanlarda bir Haloperidol tartışmasıdır gidiyor.. Gerçekle gerçek dışını anlamak için iddiaların üzerini örtmek değil, gerçeklerin üzerine gitmek gerek. Bazı kişilerin bu anlamda kan örneklerini almak gerek..
Kişilik değişikliği, kişilik bozukluğu ve hafıza kaybı, bu ilacın dozu ve kullanım şekli ile ilgili.. Eğer deneğinizin işini bitirmek ve onu defterden silmek istiyorsanız, yüksek dozla işini bitiriyorsunuz.. Ama kullanmak istiyorsanız, daha uzun soluklu, sabırlı, düşük dozla paralel olarak ipnozu kullanmanız gerekiyor.. Mesela düşük doz uygulaması ile onu normal şartlarda aklından geçirmeyeceği şeylere zorlayabilir. Sonra bunları kayda alıp belgeleyebilir, daha sonra serbest bırakıp, o utanç içinde köşeye sıkıştırıp, şantaj altında tutabilirsiniz.. İstihbarat örgütleri bunları yapmıyor değil. İstihbarat ve yargının artık, özellikle siyasi davalarda buna dikkat etmeleri gerekiyor..
Aslında adrenalin dedikleri şey de işte böyle bir şey.. Hormon dengesini bozan her şey, bu anlamda uzmanının elinde bir silaha dönüşebilir.. Normal ilaçlarda kullanılan malzemelerden, yüksek dozda kullanarak tehlikeli sonuçlara gitmek mümkün.. Bu ilaçları bulduğunuzda doğrudan bir suç da isnat edemiyorsunuz bu arada.. Önemli olan bu ilaçları, yüksek dozda, kim kime veriyor.
Daha geçtiğimiz dönemde Haberal’in hastanesinde Ecevit’e yönelik böyle bir komplo ortaya çıkarılmadı mı? Bugün Ergenekon savcılarının yeniden açmaya çalıştıkları dosya işte böyle bir dosya..
Bana kalırsa dün Haberal’ın uygulayıcı olmasından kuşkulanılan olay bugün onun hafızasını silmek adına ona karşı kullanılmak isteniyor olabilir.. Bu dünya etme bulma dünyasıdır.. Kim bilir belki de Eruygur da eski dostlarının kurbanıdır!..
Olay sadece sorgu için ipnoz kullanmakla ilgili değil.. Mesela JİTEM’i takip eden bir yargı mensubunu alıp, bir süre sonra onu JİTEM’ci bir zombiye dönüştürebilirsiniz..
Bakın, size sıradan bir komplodan söz etmiyorum.. Özal’ın ölümü ile ilgili olarak, kalp krizine yol açacak biyolojik tetikleyici etkisi olan bir preperattan söz ediliyordu.. Hasan Mezarcı, Özal’ın saç dibi örneklerini aldı morgtan, ama daha sonra bu örnekler kayboldu.. Özal da böyle bir komplonun kurbanı olmuş olabilir. Yani daha önceki tetikçinin yarım bıraktığı işi beyaz eldivenli biri tamamlamış olabilir..
Tetikçilerin çoğunun çocuksu bir kahramanlık duygusu uyandıran “cesaret hapı” kullandıkları söylenir hep.. Tetikçileri yakalamak hiçbir şeyi çözmüyor.. Tetikçiyi, bir başka tetikçiye vurduruyorlar.. Onu da bir başkasına. Sonuncusunu bulsanız bile bir yere varamıyorsunuz. Çünki o kişi, neyi, niçin yaptığını bilmiyor..
Bana kalırsa bütün sanıkların sağlık muayenesi sırasında mutlaka kanlarının alınıp, Haloperidol kontrolü yapılması gerekir.. Bu konuda savcılar, yüksek yargı, barolar ve Adalet Bakanlığı’nın da üzerine düşeni yapması şart.. TSK’da da bu denetim mutlaka yapılmalı.. Üzeyir Garih cinayeti sanığı Yener Yermez, mesela bu açıdan tahlil edildi mi?
Ergenekoncuların Rusya aşkını da araştırmak gerek aslında bu açıdan. “Bizim Sovyet” işini biliyor.. Azerbaycan’daki siyasi muhalifler.. İranlı mollalar üzerinde de sakın birileri bu tür şeyler deniyor olmasın.. Bunların elinde Apo bile bakarsınız bir gün İmralı’dan Türk Milliyetçisi olarak çıkar.. Olmaz olmaz deme olmaz olmaz!
“Soğuk savaşın biyolojik silahları”nı bir kenara not edin, bana kalırsa. Tek dozda bağımlılık yapan uyuşturuculara kaç politikacının kaç bürokratın, kaç işadamının çocuğunun tuzağa düşürüldüğünü biliyor muyuz? Kaç işadamının sürüklendikleri sex bataklıklarında nelerini kaybettiklerini, nasıl tehdit ve şantajla köşeye sıkıştırıldığını araştırmak gerek.. Birileri birilerini bu yolla, biyonik robotlara dönüştürüyor, biyonik köleliğe zorluyor..
Bana kalırsa Erzincan Cumhuriyet başsavcısının da kanında Haloperidol kontrolü yapılması gerekir.. Çünki bu adam eskiden böyle değildi.. İş bu durum yeni çıktı.. Ve tabii bazı Ergenekon sanıklarının da. Hem de Eruygur ve Haberal’dan başlayarak..
Kuklaya değil, kuklacıya bakın.. Sakın bazıları hâlâ aramızda dolaşıyor olmasın..
Anlattıklarım size biraz abartılı gelebilir. Ama size bu konu ile ilgili bilimsel çalışmalardan kısa bir özet sunmak istiyorum: Haloperidol bir tipik ‘antipsikotiktir’ ve ‘butyrophenone’ sınıfından kabul edilir. ‘Vefarmakolojik’ etkileri ‘fenotiyazinlere’ benzer. Haloperidol 1960’dan sonra şizofreni tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak daha çok siyasi amaçla kullanılan sabıkalı bir üründür..
Haloperidol markaları: Aloperidin, Bioperidolo, Brotopon, Dozic, Duraperidol (Almanya) Einalon S, Eukystol, Haldol, Halosten, Keselan, Linton, Peluces.. Serenace, Serenase ve Sigaperidol “Tıbbi argo” olarak kullanılır. Haloperidol bazen “H vitamini” olarak da adlandırılır. Haloperidol, ilk olarak Paul Janssen tarafından keşfedilmiştir. 1958 yılında Belçikalı bir şirket Janssen Pharmaceutica tarafından geliştirilmiştir. İlk klinik deneyler de bu ülkede yapılmıştır. Daha sonra Amerikan şirketi Searle, yan etkileri ve başka amaçlı kullanımı nedeniyle üretimini durdurdu. Ardından ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından 12 Nisan 1967 tarihinde kabul edildi ABD'de McNeil Laboratuvarları tarafından üretilmeye devam etti.
Sovyetler Birliği'nde Haloperidol kullanımı ilk defa yaygın bir şekilde siyasi amaçla ve istihbarat faaliyetlerinde kullanılmaya başlandı.. Sergey Kovalev ve Leonid Plyushch ilk kurbanlardı. Dünya Psikiyatri Derneği bu durumu kınayan bir açıklama yaptı. Ancak SSCB’de bu ilaç üretilmeye devam etti.
Haloperidol’un ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından yabancıların sınırdışı sırasında onun sedatif etkilerini dengelemek için düşük dozlarda kullanmaya devam edildiği de ortaya çıktı bu arada... 2002-2008 arasında, federal göçmenlik bürosunun 356 göçmen için Haloperidol kullandığı ileri sürüldü.. Bu ilacın istem dışı bazı tutuklulara da verildiği biliniyor.. Şimdi bu tehlikeli ilacın Türkiye’de uzun zamandan beri kötü maksatlı olarak kullanıldığı iddiaları gündemde.. Birilerinin bu iddiaları araştırması gerek, ama o kim..
Selâm ve dua ile.
NOT: İddiaya göre, 3. Ordu Komutanı Berk, GATA’da kendine yer hazırlıyormuş. İnşallah bu bilgi doğru değildir.. GATA’ya yazık etmeyin lütfen, TSK’ya yazık etmeyin, Hukuku ayaklar altına almayın!.. Hem komutan emin misin orasının senin için emin bir sığınak olduğundan. Sakın GATA sizi, siz GATA’yı hasta etmeyesiniz... Bazan çözüm gibi görünen şey, aslında “çözümsüzlüğün tâ kendisi”dir. Deşifre olmuş bir sır, sıradan bir bilgiden daha tehlikelidir.. Askerlere bu akılları veren dostları, toplum önünde, siyaset dünyasında böyle “avukatları” varken, onlara düşman gerekmez..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi