Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Köhne Bizans!

Köhne Bizans!

Ankara’da Bizans entrikalarından geçilmiyor.. Komplo teorilerinin bini bir para..
- Başbuğ istifa edecek! Başbuğ’la ilgili internete düşen son ses kaydı şok bir gerçeğe işaret ediyor..
Genelkurmay Başkanı’nın yurtdışındaki özel bir toplantısı bile dinlenmiş.. Başbuğ profesyonellerden şikâyetçi olduğu konuda kendisi de aynı hataya düşüyor..
Hem bir suçun ikrarı var, hem de ekibindeki bildiği yolsuzluklarla ilgili ihmali sözkonusu..
Dahası askeri sırlar; manken kızların, illegal örgütlerin ordu içine sızdırdığı fuhuş çetesinin elemanlarının eline geçtiği, kozmik oda dosyalarının bunlara servis edildiği yetmiyormuş gibi kriptoların da ellerinde olması bir yana, bir de en mahrem toplantıların zabıtları bile birilerinin elinde dolaşıyor, mediaya servis ediliyor..
Habervaktim müthiş bir iş yaptı.. TSK’nın istihbarat zafiyetini ortaya koydu.. İllegal işleri, devletin kurumları arasındaki inatlaşmayı, askerlerin siyasi otoriteye karşı, yargıya karşı meydan okumasını ortaya çıkardı. İlker Başbuğ, 'kozmik oda’da yapılan aramayı ise şöyle anlatıyor: "Efendim işte bu Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'na gelecekler, arayacaklar. Giremezsiniz desen ne yapacaklar, girebilirler mi oraya? Nah girerler... Yok böyle bir şey, giremezlerdi yani."
Başbuğ başkalarını eleştirdiği bir konuda kendisi yanlış yaptı.. Gelinen nokta tuzun koktuğu noktadır..
Bu büyük istihbarat açığı, silahlı kuvvetler için ciddi bir sorun halini almıştır. Bir ordu kendi içindeki çeteleşmeyi, darbeci örgütleri, fuhuş çetelerinin, illegal örgütlenmelerin nasıl farkına varamaz? Silah depoları yağmalanıyor, kimse çıkıp bir şey söylemiyor. Her yerden bomba fışkırıyor komutan! Biri de çıkıp “bunlar boru” diyebiliyor.. Kendi vatandaşını inancı, kültürü, geleneği yüzünden dışlayan, fişleyenler, kendi içlerindeki çözülmenin farkında bile değiller..
Peki madem askeri yargı var, askeri savcılar ne iş yaparlar? Peki istihbarat örgütleri ne yapıyor, bütün bunlar olurken?. Yargı ne yapıyor?. Ya hu adamlar, kozmik odalarda kendi başbakanlarını vurma planları yapıyor, silahları gizliyor iddiaları dolaşıyor ortalıkta..
İkrar ve ihmalin hesabını kim soracak şimdi Başbuğ’dan. Başbuğ’un ifadesini kim alacak bu iddialarla ilgili? Bu istihbarat zafiyetinin hesabını kim soracak? Hadi göreyim seni Abdurrahman Yalçınkaya. Ya da buyur AK Parti’ye kapatma davası aç! Sen bilirsin..
Hadi AYM, hadi Yargıtay, hadi Danıştay, hadi HSYK yargıya yapılan bu meydan okumanın üzerine gidin gidebiliyorsanız.. Hadi Baykal! Hadi Bahçeli.. Gücünüz sadece Erdoğan’a mı yetiyor?. Sesinizi duyamıyorum!
- Erdoğan yargı reformu yapamaz (mış). Yargı reformu, Anayasa değişikliğini gerektiriyor. AK Parti anayasa değişikliğinde diretirse, kendi partisi içinden bile yeterli oyu sağlayamayabilir..
-Ergenekon’da bir adım ötesi Demirel’in kapısına dayanır..
Daha neler neler..
- HSYK'nın Erzurum savcılarına yönelik operasyonuna destek veren CHP ile Erzincan soruşturması arasında ilginç bağlantıların ortaya çıktığı ileri sürülüyor... Bu ilişkiyi CHP'nin 25 Aralık 2009 tarihli 'Erzincan Raporu' deşifre etmiş. Baykal yine büyük konuştu ve sonuçta sözü yine ayağına dolaştı.. Şecaat arzederken kendi suçunu itiraf etti böylece bir bakıma.. Baykal geçmişte söylediğinin, yaptığının da farkında değil.. Öfkesi aklından büyük olan insanların başına bu tür olaylar sık sık gelir..
- Cumhurbaşkanlığı seçiminin ne zaman yapılacağı da Baykal’ın ayağına dolandı..
HSYK’nın kırdığı ceviz 40’ı aştı.. Çam üstüne çam devriliyor..
Erzurum savcısının görevden alınması tam bir skandal..
Önce dosyadan bilgileri yok. Usul hatası yapıldığı var sayılsa bile bunun cezası görevden alma olamaz..
Sacid Kayasu’yu hatırlayalım. Ya da Ferhat Sarıkaya’yı. Hani şu Van Savcısını.. Halkın nazarında bu iki savcı HSYK üyelerinin çoğundan çok daha saygın.. Çok daha hukuk adamı kimliğine sahip.. Bakın, Sacid Kayasu kararı AİHM’den geri döndü. Kayasu’nun “suçu”, Evren hakkında fezleke düzenlemekti. Darbeyi soruşturmak istemesi..
Sonuç; HSYK kararı ile görevden alındı.. Darbe ve darbeciler korundu. Yargı baskı altına alındı.
“Ben yaptım oldu” mantığı ile gerçekleştirilen bu icraatın ardından, Şemdinli vakası yaşandı.. Büyükanıt’ın “İyi çocukları”nın karanlık işlerini dava konusu yapan Ferhat Sarıkaya görevden alındı..
Sarıkaya’nın iddianamesi mahkeme tarafından kabul edildi ve sanıklar ceza aldı. Ama Sarıkaya görevinden oldu. Bu nasıl bir hukuk anlayışı.!. Bu nasıl adalet, nasıl bir yüksek yargı bu böyle!..
HSYK, bu icraatları ile “darbeci çetelerin yargının içine soktuğu Truva atı görüntüsü veriyor” şeklinde anlaşılır endişesi taşıyorlar mı?. En azından bu olayları halk böyle okuyor, anlıyor olabilir diye düşünmüyorlar mı?..
Habere bakar mısınız: “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Erzurum'daki özel yetkili savcıların yetkilerini almasını doğru bulan CHP'nin, geçmişte aynı Kurul'u ağır şekilde eleştirdiği ortaya çıktı. CHP tarafından 2001 yılında hazırlanan İnsan Hakları ve Demokratikleşme Raporu'nda, HSYK kararlarının yargı denetimi dışında tutulmuş olmasının sakıncaları sıralanırken, bunun hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı vurgulanıyor. Raporda, HSYK kararlarının yargısal denetim alanı dışında olmasını, 12 Eylül Cuntası ile sıkıyönetim komutanlıklarının yargıdan muaf tutulmasıyla aynı olduğu savunuluyor. Raporda, HSYK'nın yeniden yapılandırılarak yargı denetimine alınması isteniyor.”
Köhne Bizans’ın son demleri bunlar. “Bizim Sovyet” dağılıyor..
Bu süreçteki küçük kayıplar önemli değil. Şu katsayı, Erzurum’da yaşananlar, kozmik oda tartışmaları bir milletin uyanışını hazırlayan birer şok etkisi yapıyor.. Birileri suçluluk psikolojisi ile güç ve kararlılık gösterisi yapayım derken kendilerini ele veriyorlar..
Bu, bir asra yakın bir geçmişin biriken hesaplarının görülmeye başladığının ilk işaretleri.
Bu bir gün yaşanacaktı. Demek gün bu günmüş..
Köhne Bizans’ın “mübtezel aristokratları”, kafayı bulduktan sonra “partnerleri” ile yatlarda, ya da muhkem duvarlar arkasında malikhanelerinde “grup partileri” düzenlemeye, ayık oldukları zamanlarda şifacı doktorların ellerine tutuşturdukları bala karıştırılmış ağularla suikast planları yapadursunlar da, ya o kadın kılıklı elbiseleri ve partnerleri ile suçüstü olacak olurlarsa ne olacak!
Yazı da gelse, tura da gelse, köhne Bizans kaybedecek.. Bizim 2. Sovyet dağılacak! İnsan hakları, hukuk devleti kazanacak, darbeciler, çeteciler, yani bizim Sovyet kaybedecek. Ne kadar çok direnirlerse, ödeyecekleri bedel o kadar ağır olacak..
Bu kazanımı, başka bir çeteye, hukuk dışı oluşuma emanet etmeyelim de. Aman dikkat! Size küçük bir fıkra. Zalim bir papaz, köylülere kan kusturuyormuş.. Adamda her türlü melanet var. Köylüler demişler ki, “gidip komşu Müslüman köye sığınalım. Orada alim ve zahit bir zat var. Müslüman olduk diyelim, yeter ki, şu zalim adamdan kurtulalım..” Köylü anlaşmış ve bir gece sessizce evlerinden ayrılıp komşu köyün yolunu tutmuşlar. Hocanın evine varmışlar. Hoca gelenleri karşılamış, dertlerini sormuş. Demişler “biz Müslüman olmaya karar verdik”. Hoca çok memnun olmuş.. Demiş “Bugün sabah da bir papaz hidayete erdi. Ben yaşlandım. Onu camimize imam seçtim. Bu geceyi camide geçirin. Hem sizi yeni imamımızla tanıştırayım..” Gitmişler ki, bir de ne görsünler. Eski papaz o camiye imam olmamış mı?. Bu fıkrayı Ali Bulaç anlattı.. Aman dikkat!.. Yakında gazetelerde şöyle bir ilana rastlarsanız şaşırmayın: “Yüksek yargı mensuplarına, emekli askerlere, CHP’lilere ilmihal dersleri verilir!” Olmaz olmaz deme olmaz olmaz! Bakın! Bugün siyasi rakiplerinizi yok etmek için size istihbarat ve destek verenler, yarın, rakiplerinizle hesaplaşmaları bitince, o güç sizinle pazarlık için masaya oturacaktır.. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi